Vikinglerin pedal çeviren torunları

Her ülkenin kendine özgü sembolleri vardır. Kimini kangurusundan, kimini büyük steplerinden, kimini özgü danslarından, kimini ise tarihî geçmişiyle özdeşleştirir, öyle hatırlarız. Danimarka da âdeta tarih kokuyor.

Danimarka, Vikingler veya Norslar olarak da bilinen kavmin yıllarca hüküm sürdüğü ülkelerden biri. Ülkeye adım atar atmaz ilk dikkat çeken detay Avrupa’ya özgü kapalı bir gökyüzü, sıkça rastlanan bisiklet yolları, yel değirmenlerini çağrıştıran modern dünyanın dev rüzgâr santralleri.

SİGARAYA DİKKAT
Türkiye’nin son dönemde uygulamaya soktuğu “dumansız hava sahası” Danimarka’da daha da ileri boyutlara taşınmış durumda. Bu ülkeye gitmeyi kafasına koymuş olan tiryakiler Danimarka toplumunda yerleşen kurallar sebebiyle bu açıdan özellikle dikkat etmeli. Çünkü, sokaklarda izmarit görmek neredeyse imkânsız.

PEDALA KUVVET
Ülke oldukça düz. Herhangi bir tepeye rastlamak mümkün değil âdeta. Bu durum bisiklet kullanımını da pek tabii artırmış. Bisiklet kullanımı neredeyse otomobillerle yarışacak seviyede. Karşıdan karşıya geçerken hem otomobillere hem de bisikletlere dikkat etmek gerekiyor. Bisiklet yoğun bir ulaşım aracı olunca doğal olarak bisiklet park yerlerinde yer dahi bulmakta zorluk çekebilirsiniz. Bu ülkede bisikletlere ayrılmamış bir yol, cadde görmeniz gerçekten zor. Hatta bazı şehirler arası yolların kenarında bisiklet yolları mevcut.

Sıra sıra mağazaların bulunduğu cadde bizdeki ‘İstiklal’i andırıyor.

KORNA SESİ DUYAMAZSINIZ
Danimarkalılar kurallara özellikle de trafik kurallarına uymada oldukça bağlı. Kurallara bağlılık bir hayat tarzı hâlinde. Türkiye’de trafik denince akla ilk gelen korna bu ülke trafiğinde işitmek ise mümkün değil. Yaya geçitleri de ülkeye ilişkin ilginç başka bir detay. Gece geç saatler de olsa, yol bomboş da bulunsa kırmızı ışık yanıyorsa yine de ışığın yeşile geçmesi bekleniyor. Kırmızı yanarken yoldan geçmek zorunda kaldığınız durumda ise sürücülerin centilmenliği başlıyor. Tüm şeritteki arabalar bir bir durarak yayaya yol veriyor.

Tarihî binalar mimarisiyle dikkat çekiyor.

YABANCI ORANI YÜZDE 11
Yaklaşık 5,6 milyon nüfuslu ülkenin 2 şehri ve 1 kasabasını görme fırsatım oldu. İki şehirden biri Danimarka’nın siyasi ve ekonomik kalbi başkent Kopenhag diğeri ise ülkenin ikinci büyük kenti Aarhus. Bu şehirlerin canlı ve ilginç hayat tarzının çok daha azının yer aldığı Ringkobing kasabası ise gözdem oldu. Ülke nüfusunun büyük bir bölümünü Danimarkalılar oluşturuyor. Danimarka’da da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yabancılar da önemli bir grubu oluşturuyor. Ülke nüfusunun yüzde 11’i yabancılardan oluşuyor. Yabancı kesimi başkentte yaptığınız küçük bir gezintiyle lokanta, kafe ve çeşitli eğlence yerlerinin isimlerinden anlayabiliyorsunuz. Yabancılar arasında Pakistan ve Türkiye’den göç edenler dışında Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan gelen insanlar da var. Türkiye’den gelenlerin önemli bir bölümünü Konyalılar oluşturuyormuş. Kaldığım süre boyunca denk gelmedik ama namı yürüyor.  

Otoyollarda bisiklet yolunu görmek mümkün.

ISSIZ VE SADE: RİNGKOBİNG
Ülkede bir yerden bir yere gittiğinizde seyahatiniz boyunca yeşillikler sizi bekliyor. Bol yağışa paralel olarak Danimarka’nın dört bir tarafı çimen ve ağaçlarla kaplı. Özellikle Ringkobing kasabası rahat ve sessiz bir yer arayanlar için bire bir. Ülkenin en batı bölgelerinden biri. Ülkenin genelinde olduğu gibi burada da birçok yerde rüzgâr türbinleri bulunuyor. Hem fotoğraf çekmeyi sevenler için hem de dinlenmek için son derece uygun bir yer. Aarhus ise Kopenhag kadar olmasa da yoğun bir nüfusu barındırıyor. Başkent ile benzer özelliklere sahip bu şehir de mimarisiyle dikkat çekiyor.

Sokak müzisyenleri şehrin klasiği oldu.

EKMEKLERİ ÇEŞİT ÇEŞİT
Balığın egemen olduğu yemeklerine gelince; mutfak tadı tabii ki Anadolu ile benzerlik göstermiyor. Bize göre oldukça çeşitli olan ekmekleri gerçekten lezzetli. Kahve içmeyi çok seviyorlar. Danimarkalıların günlük hayatı ise modern insanın koşuşturmasının bir özeti. Erken yatıp erken kalkmak Danimarkalılarda gördüğüm bir diğer özellik.

KOPENHAG'IN ÖZETİ

TURİSTİN FOTOĞRAF NOKTASI: NYHAVN KANALI

Başkent Kopenhag nüfus anlamında ülkenin en büyük şehri. Şehrin içinden bir kanal (Nyhavn Kanalı) geçiyor. Kanalda 55 dakikalık yapılan turlar size şehir hakkında birçok şeyi gösteriyor. Kanala gitmek için Nyhavn denen müthiş bir yere varıyorsunuz. Burası rengârenk evleri ve kafeleriyle turistlerin ilgi odağı olmuş durumda. Fotoğraf çekmek için harika bir mekân. Kanalda tur için ise ne pahalı ne de ucuz diyebileceğim bir ücret ödüyorsunuz. Şehrin üniversitesinden, geleneksel salaş yemeklerin yendiği bölgeye, Kraliyet ailesinin balolarını yaptığı binadan çeşitli katedrallere kadar birçok yer sizi bekliyor. Kanal turunda tekneler köprüleri âdeta yalayarak geçerken turistler muhtemel kazalara karşı yerlerinden kalkmamaları konusunda uyarılıyor. Venedik kadar olmasa da kanala sıfır konumda birçok ev bulunuyor.

TOK SATICILAR

KAPATILAN DÜKKÂNI AÇTIRAMAZSIN

Danimarkalıların özellikle de esnafın ekonomik kuralları hem ilginç hem de katı. Ülke genel olarak pahalı. Kişi başına düşen yıllık millî geliri 60 bin dolar. Türkiye’deki bir fast food menüsünü burada ancak 34 TL’ye yiyebilirsiniz. Şehirlerde alışveriş Akdeniz kültürü ile yetişen bizlere oldukça ters olarak akşam saatlerinde neredeyse bitiyor. Mağazaların büyük bölümü hava kararmasına yakın bir sürede kapatabiliyor. Olur da bir dükkânda ışıkların yanık, kapıyı birinin kapattığını görürseniz ‘aa açıkmış’ diyerek bir şey almak için zorlamayın. Öyle ki hediyelik eşya satan bir dükkânın kapısı kapatılırken magnet almak için girmeye çalışırsanız iş yerinden ‘yarın gelin lütfen, kapattık’ cümlesini duyabilirsiniz.

Rüzgârlar ülkesi

Tipik bir Kuzey ülkesi olarak her mevsim tedbirli giyinmede fayda var. Bunun sebebi ise ülke geneline egemen olan ve sert esen rüzgârlar.

OSMAN ÇOBANOĞLU