Sen yeter ki iste... İstanbul'da bir cami

Tek isteği İstanbul'da bir cami yaptırmak olan İbrahim Ağa rüyasının peşine düşer...
İbrahim Ağa İstanbul’da, tevazu ve tevekkül içinde takke yaparak geçinen bir adamdı. En büyük arzusu bir cami yaptırmaktı.
Onun bu isteğini bilen arkadaşları “Daha ekmeğini zor kazanıyorsun çavuş, camiyi nasıl yaptıracaksın?” diye takılırdı.
Fakat Takkeci İbrahim Efendi ümidini yitirmez, devamlı dua ederdi.
Bir gece rüyasında ‘Bağdat’a git, köprünün karşısında hurma ağacının altındaki asmada senin üç üzüm tanesi kısmetin var, al ve ye’ diyen zat görür.
İbrahim Ağa bu rüyanın pek de üstünde durmaz.
Fakat aynı rüya arka arkaya tekrar edince İbrahim Ağa yola çıkar ve aylar sonra Bağdat’a varır.
Medinetü’s-Selam Köprüsü’nün karşısındaki bir aşçı dükkânında otururken gözüne hurma ağacına sarılmış bir asma ilişir. Kalkar, olgun bir salkımdan üç tane kopararak ağzına atar.
Bu sırada bir ihtiyar ile ayaküstü sohbet ederler.
İbrahim Ağa’nın geliş sebebini öğrenen ihtiyar “Ne saf adammışsın. Ben üç seneden beri rüya görürüm. Bana ‘İstanbul’da Topkapı diye bir yere bağlı Topçular’da bir takkecinin kömürlüğünün altında üç küp altın var. Git, al’ derler ama hiç üstünde durmam. Sen üç üzüm için Bağdat’a gelmişsin.”
İbrahim Ağa tarif edilen yerin kendi kömürlüğü olduğunu anlar ve ertesi gün hemen yola çıkar.
İstanbul’a gelir, kömürlüğü kazar, dolu dolu üç küp altını bulur ve camiyi yaptırır.