Edebiyatın da gözüydü!

- Güncelleme:
Edebiyatın da gözüydü!
Türkiye Cumartesi Haberleri

“İstanbul’un Gözü” olarak anılan fotoğrafçı Ara Güler’in çektiği edebiyatçı enstantaneleri ve özel vesikalar, Bomontiada’da sergileniyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ

Türkiye’nin efsane fotoğrafçısı Ara Güler, kamera ve lenslerle olduğu gibi kâğıt ve mürekkeple de bağ kurmuştu. Kamera tutan elleri hikâye de yazmış, liseden beri edebiyata rağbet göstermişti.

Fotoğrafçılık hayatında da edebiyatçılarla tanışıp, portrelerini çeken Güler, dostluk kurduklarıyla sık sık edebiyat sohbetleri yaptı. Galatasaray’daki Güler Apartmanı’nın yanı sıra Sabahattin Eyüboğlu’nun Bronz Apartmanı’ndaki dairesi, Fikret Adil’in evi, Yeditepe dergisinin Cağaloğlu’ndaki idarehanesi ve Samim Kocagöz’ün İzmir’deki hanesinde edebiyatçılarla bir araya gelen Güler, bu buluşmaları fotoğraflarıyla ölümsüzleştirdi. Yani İstanbul’un olduğu kadar edebiyatın da gözü oldu!

Edebiyatçılar hakkında “Onlar benim için yalnızca fotoğrafı çekilen kişiler değil, dünyamı kuran insanlardır” diyen Güler’in işte bu münasebeti, geniş çerçeveli bir sergiyle gözler önüne seriliyor…

Edebiyatın da gözüydü!

KENDİ BASTIĞI FOTOĞRAFLAR SERGİLENİYOR

Ara Güler Müzesi, “Bir Avuç Güzel İnsan” adı verilen yeni sergisiyle, Güler’in çektiği edebiyatçı portrelerinin yanı sıra yazdığı edebiyat denemelerini, mektuplarını, çeşitli belgeleri ve hatıra fotoğraflarını Bomontiada’daki mekânında bir araya getiriyor. Üstelik sergide yer alan fotoğrafların çoğu Ara Güler’in bizzat kendi karanlık odasında bastığı eserler…

TANPINAR’DAN MILLER’A…

Güler’in kadrajına aldığı edebiyatçılar arasında kimler yok ki! Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Edip Cansever gibi Türk edebiyatçıların yanı sıra Arthur Miller, James Baldwin, Alberto Manguel gibi yabancı isimler de Güler’e poz vermiş.
Türkiye gazetesinin sorularını cevaplayan Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi Müdürü Umut Sülün, “Portreler Ara Güler arşivinin çok önemli bir parçası. Fakat o kadar geniş bir portre arşivi var ki; içinde edebiyatçılar, plastik sanatçılar, bilim insanları gibi farklı dünyalardan ve ülkelerden insanların fotoğrafları bulunuyor. Biz de bu fotoğraflarla sergiler açmak istedik ve edebiyatçılara öncelik verdik. İlerleyen dönemlerde ressamlar gibi diğer gruplardan insanların portrelerine dair sergilerimiz olacak” diye konuşuyor.
“Bu sergiyle Ara Bey’in öğrencilik yıllarından itibaren edebiyatla kurduğu ilişkiyi, onu nasıl beslediğini ve edebiyatçılarla dostluklarını göstermeye çalıştık” diyen Sülün, sözlerine şöyle devam ediyor: Ara Güler daha edebiyat tutkunu genç bir lise öğrencisiyken edebiyatçılarla buluşmaya başlamış. Bu dostluklar ilerleyen yıllarda da devam etmiş. Edebiyat ve edebiyatçılar, Güler’i beslemiş.

Edebiyatın da gözüydü!

Bunun yanında kendisinin edebiyatçı tarafı da göz ardı edilemez; hikâye yarışmalarına katılıyor, yayınlanmış hikâye ve maket kitapları var. Belli ki edebiyat dünyasından takdir almak onun için önemli bir şeydi... Notlarında ve günlüklerinde edebiyat heyecanını görmek mümkün.

Edebiyatın da gözüydü!

CANSEVER'DEN GÜLER'E İTHAFLI ŞİİR

Güler’in bazı yazarlarla daha özel dostluklar kurduğunu anlatan Sülün “İlhan Berk ve Halikarnas Balıkçısı gibi yazarlarla mektuplaşmış. Belirli edebiyatçılar da Ara Güler’e ithafen metinler kaleme almış. Mesela Edip Cansever, Ara için bir şiir yazmış. Ara Güler de fotoğraflarıyla edebiyatı beslemiş. Bir kitabevine gittiğinizde onun fotoğraf karelerinin süslediği kitap kapaklarıyla karşılaşırsınız” ifadelerini kullanıyor.

200’DEN FAZLA KARE VAR

153 edebiyatçının 200’den fazla fotoğrafı ile onlarca belgenin yer aldığı sergi, Doğuş Grubu’nun katkılarıyla pazar ve pazartesi günleri hariç İstanbul’daki Yapı Kredi Bomontiada’da görülebiliyor.

***

KİTAP

> Babıali’den plazalara...

Edebiyat mahfilleri üzerine kaleme aldığı eserlerle tanınan Cem Sökmen, “İstanbul Gazeteciliği” adlı kitabında Türk medyasındaki değişimlerin izini mekânlar üzerinden sürüyor. Eserde, merkezi 1830’lardan 1990’lara kadar Babıali’de olan gazetelerin, plazalara geçerek “özel haberlerle” ilişkisinin sekteye uğradığı vurgulanıyor. Akademik yönü güçlü eser, Ötüken Neşriyat etiketiyle okuyucuyla buluşuyor.

> Aytmatov’un son romanı

Cengiz Aytmatov’un ölmeden önce kaleme aldığı son romanı olan “Dağlar Yıkıldığında/ Ebedî Gelin”, Ketebe Yayınları tarafından tekrar neşredildi. Bir Kırgız efsanesi olan “Ebedî Gelin” ile kapitalizmin eline düşen modern insanın yaşadıklarını birleştiren eser; insanın temel değerlerine mercek tutuyor. Masalsı diliyle dikkat çeken roman, modernliğin getirdiği yabancılaşmayı merkezine alıyor.

> “Kayıp eser” raflarda

Yunan yazar Nikos Kazancakis’in ölümünden yıllar sonra keşfedilen son eseri “Yokuş”, Türkiye’de ilk defa Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. İhtiraslı yazarın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra eşi Noemi’yle birlikte Girit’e döndüğünde yaşadığı tecrübelerinden ve görüşlerinden izler taşıyan eser, coşku ve melankoliyi birlikte harmanlıyor. Kitap, Harun Ömer Tarhan’ın tercümesiyle yayımlanıyor…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...