Dayanışma ata mirası bizde

Eyüpsultan’ın kıymetli bir sakini “Dedemden gördüm. Sabah ikinci müşterisi gelince çuvallarının ağzını bir bezle kapatıp ‘Ben siftah yaptım, komşudan al’ derdi” diye anlatmıştı.
Son deprem hem destansı iyilikseverliğimizi hem de sınır tanımaz vahşiliğimizi ortaya koydu.
Lokmasını bölen fedakâr insanların yanında, yağmacıları ve yalancıları da gördük.
Yol kesmek, depremle dalga geçmek, iftira atmak, provokasyon yapmak asil bir milletin mensuplarına yakışmadı.
Osmanlı sadece toprağını genişleterek yeni ülkeler fethetme peşinde değildi. Kalpleri de fetheden bir düstur ve ahlaka sahipti.Eğitimiyle, mimarisiyle, sosyal hayatıyla, ticari ahlakıyla dünyaya örnek bir imparatorluktu.
Öyle ki, insaflı yabancılar bile Osmanlının bu yönüne övgüler düzen çokça kitap, seyahatname ve makale yazmıştır.
Eyüpsultan’ın kıymetli bir sakini “Dedemden gördüm. Sabah ikinci müşterisi gelince çuvallarının ağzını bir bezle kapatıp ‘Ben siftah yaptım, komşudan al’ derdi” diye anlatmıştı.
Şehirleşmede evlerinin birbirinin önünü kesmemesi, komşulukta aşırı derecede “kul hakkı” hassasiyeti, ecdadın temel prensiplerinden idi.rih
Ünlü İtalyan yazar Edmondo de Amicis, Osmanlı esnafını anlatıyor.
“Esnafın topluca bulunduğı Kapalıçarşı koca bir şehirdir.
Her sokak bir çarşıdır ve hemen hepsi süslü bir kubbeyle örtülüdür.
Hepsi ile ana yola çıkılır. Müslüman tüccarların kuvvetli bir imanla nurlanmış simalarını bulabilmek için en içerideki sokakların en loş eski dükkânlarının dip taraflarına bakmanız gerekir.
Orada bağdaş kurmuş bir hâlde hareketsiz ve vakur oturur, ağızlarını açmadan kaderlerinde olan müşterilerini beklerler.
İşler yolundaysa ‘Maşallah’, değilse ‘Olsun’ derler ve başlarını tevekkülle eğerler.
Bir kısmı Kur’ân-ı kerim okur, bazıları İsm-i Celîl’i dalgın dalgın mırıldanarak tespih çeker, bazıları derin düşünceler içindedir.
Ne düşünsünler?
Belki Sivastopol önünde şehit düşmüş oğullarını, belki Peygamber aleyhisselâmın vadettiği Cennet bahçelerini…”