Davalık filmler: Biyografilerin sonu mahkemede bitiyor

Son dönemlerde Türk sinemasında bir furya haline gelen biyografi filmleri davalık oluyor.
Türk sinemasında biyografik filmler âdeta “furya” hâline geliyor. Başta şarkıcılar olmak üzere meşhur simaların hayatları beyazperdeye taşınıyor. O filmler arasından “Müslüm” ve “Bergen” gibi gişede büyük başarı yakalayan eserler de çıkıyor. Bu filmlerin yenileri de yolda; mesela yakında Cem Karaca’nın hayatı da film olacak.
Ancak son yıllarda çekilen biyografik filmler, -haklı haksız- pek çok davaya mevzu oldu. En son Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmenliğini yaptığı ve biyografik unsurlar da taşıyan “Prestij Meselesi” filminin mahkemesi son buldu. Yapımcı Hilmi Topaloğlu’nun oğlu Volkan Topal, filmde babasının itibarını zedelendiğini iddia edip dava açtı. Ancak mahkeme, Kırmızıgül lehine karar verdi.
NİÇİN DAVALIK OLUYORLAR?
Peki, yerli sinemadaki filmler niçin sık sık mahkemeye taşınıyor?
Bazen filmi yapılan kişilerin ailesi, yapımcıların kendilerinden izin almadığını savunuyor. Kendilerinden izin alınan aileler de filmlerin planlandığı gibi yapılmadığı gerekçesiyle dava açabiliyor. Öte yandan senaristler “hak” iddia edebiliyor. Yapımcılar ise kendilerinden daha fazla “para koparmak” için davaların açıldığı kanaatinde...
HER ŞEY “AYLA” İLE BAŞLADI
Aslında Türkiye’deki biyografik film akımının ilki sayılabilecek “Ayla” (2017) ile birlikte davalar da başlamıştı. Türkiye’nin Oscar adayı da olan eserde; Kore Savaşı’ndaki hatıraları işlenen Süleyman Dilbirliği’nin kızı Sebahat Dilbirliği, yapımcı Mustafa Uslu’ya hak ihlali iddiasıyla dava açmıştı. Ancak davayı, yapımcı Uslu kazandı. Sonra “Ayla”yı yazan Yiğit Güralp, ismi jenerikte geçmediği için yapımcı Uslu’ya dava açtı. Mahkeme bu defa Uslu aleyhine tazminata karar verdi.
Arabesk sanatçısı Müslüm Gürses’in hayatını merkezine alan “Müslüm” (2018) filmi, 6,4 milyon kişi tarafından seyredilerek büyük bir gişe hasılatı yakaladı. Ancak Gürses’in o dönem hayatta olan eşi Muhterem Nur, filmden memnun kalsa da bir açık artırma sebebiyle yapımcı Mustafa Uslu’ya dava açtı ve takipsizlikle sonuçlandı. Ardından yapımcı ve senaristler Mine Şengöz ile Yıldız Bayazıt, isimlerinin filmden silindiği gerekçesiyle yapımcıya dava açtı.
AHMET KAYA, “AHMET” OLDU!
Türkücü Ahmet Kaya’nın hayatının işlendiği film de davalık oldu. Zira ölen sanatçının eşi Gülten Kaya filmi istemiyordu. Gani Rüzgâr Şavata ve Hakan Gürtop’un yönetmenliğini yaptığı “İki Gözüm Ahmet” (2019) adlı eser vizyona girebildi ancak soy ismi olmayan “Ahmet” adlı biri anlatılıp meşhur sanatçının şarkılarına yer verilemedi!
BERGEN’İ ÖLDÜREN KOCASI DA DAVA AÇTI
Öldürülen şarkıcı Belgin Sarılmışer’in hayatını mevzu edinen ve yaklaşık 5,5 milyon kişi tarafından seyredilen “Bergen” (2022) de mahkeme koridorlarına taşınan filmlerdendi. Şarkıcıyı öldüren eski kocası Halis Serbest, filmin yapım şirketine, kişilik haklarına saldırı olduğu iddiasıyla maddi-manevi tazminat davası açtı. Eserin senarist ve yazarları ile yapım şirketi arasında da dava söz konusu oldu.
Türkücü Neşet Ertaş’ın hayatını işleyen ve geçen sene güz aylarında vizyona girmesi planlanan “Garip Bülbül: Neşet Ertaş” filmi dava konusu oldu. Prof. Erol Parlak’ın senaryosundan beyazperdeye adapte edilen film, “Babamız film istemiyordu” diyen türkücünün ailesi tarafından mahkemeye taşındı. Uzun müddet devam eden davaların nihai sonucu aileden yana oldu ve Mustafa Uslu’nun yapımcılığını üstlendiği film gösterime giremedi! Hazır hâlde bekleyen filmin akıbeti meçhul… Öte yandan “Çiçero” ve “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filmleri de dava konusu olmuştu.
KİTAP
> Nurullah Genç’ten “Birkaç Deli Güvercin
Türk şiirinin yaşayan en usta isimlerinden Nurullah Genç, bu defa “Birkaç Deli Güvercin” adlı eseriyle okuyucularını selamlıyor. Timaş Yayınları tarafından neşredilen şiir kitabı, okurunu yeniden şairin uzun yolculuğunun ilk duraklarına götürüyor. Eser, “Şiir sadece ilhamla yazılan bir şey değildir. Şair, bilerek yazmalıdır” diyen Genç’in şiirine, şairliğine yön veren unsurları okurlarıyla buluşturuyor.
> Lawrence’in ‘karanlık’ eseri
Orta Doğu’nun 20. asrına damga vuran meşhur İngiliz ajanı Thomas Edward Lawrence’in “Çölde İsyan” kitabı, Kronik Kitap etiketiyle raflarda... Lawrence’in 1919’da kaleme aldığı eser; İngiliz bakış açısıyla bir yandan bölgedeki hadiseleri aktarırken diğer yandan da önemli kişilerin portrelerini çiziyor. Ancak “çarpaz okumayla” mana kazanacak kitap, Arap coğrafyasının girift ilişkiler ağını anlamak için anahtarlardan biri...
> Dönüştürülen yemek kültürü
Tülin Ural, “Sofranın Sergüzeşti” eserinde en tabii ihtiyacımız olan yemek yemenin, medeniyet ve kültürün eliyle nasıl dönüştüğünü örnekler üzerinden anlatıyor. Everest Yayınları, “Aş Kitaplığı” dizisinin ilk eseri olan çalışma, yeryüzündeki varlığımıza mutfaktan ve sofradan başlayarak bakarken yeme içmenin geçmişine Türkiye’de aldığı kimi biçimlere ve çeşitli kültürel ürünlerde nasıl temsil edildiğine tarihî ve sosyolojik açılardan yaklaşıyor.
AJANDA
> Sanatçı Mürüvvet Durak’ın Anadolu’nun zengin kültür yapısını yerelden evrensele taşıdığı “Yerel Yansımalar” isimli sergisi, Trump Art Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor. Durak’ın Türk kültürel imgelerini farklı anlatımlarla modernize ettiği resim sergisi, 30 Haziran’a kadar gezilebiliyor.
> Türkiye’nin ilk interaktif serüveni “Museum of Motivation”, dünya klasiklerinden “Alice Harikalar Diyarında” eserini, gerçeküstü bir sergiye taşıdı. “Alice in Multiverse” Ataşehir Watergarden’da bulunan müzede görülebiliyor.
> Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan Pink Martini grubu, Avrupa turnesi çerçevesinde 30 Haziran’da Turkcell Vadi İstanbul’da Türkiye’deki hayranları ile buluşmaya hazırlanıyor.