Lazio'nun Burak'tan sonra istediği o Türk

nbsp;Sakatlıklar nedeniyle uzun süredir futbol ayrı kalan Şahin Aygüneş, zorlu dönemde yaşadıklarını ve gelecek planlarını Futbol Extra'nın Kasım sayısında cevaplandırdı. Yılmaz Vural'ın Kasımpaşa'da çalıştığı dönemde prenslerinden biri olan Şahin Aygüneş, sakatlığının bitmesinin ardından yepyeni bir dünyaya gözlerini açtı. Genç yetenek, kendisi hakkında merak edilenleri Erdi Aydemir'e açıkladı. Çok heyecanlıyım bu sezon için. Geçen sene neredeyse hiç oynayamadım. Bu benim için daha da büyük bir motivasyon. Zaten bu sezon oynamazsam durum kötüleşecek. Tabii ki Shota'yla sürekli bu konuda konuşuyoruz. Oyuncusuna çok yakın bir teknik adam. Fakat onun da değişiklik için pek şansı yok. Mevkimde de çok önemli isimler. Fakat bu benim için büyük bir engel değil. Ben kalitemi biliyorum. Ben bunu ciddi anlamda düşündüm fakat kulübümüz ve hocamız buna izin vermedi. Benim planlarının içinde olduğumu söylediler. Ben de bu güven nedeniyle burada kaldım. Senin pozisyonunu bir türlü algılayamadık. nbsp;O sorunu ben de çok yaşadım. Çok farklı pozisyonlarda oynadım. Bir tek sevmediğim pozisyon, tek forvet. Fakat çift forvet oynamaktan büyük zevk alıyorum. Ama ben en çok sağ ve sol kanatta oynamayı istiyorum. Siz Yılmaz Vural'dan bir önceki dönemde Barış Başdaş'la birlikte gelmiştiniz. Nasıl karar verdin Türkiye'ye gelmeye? Benim için çok ani bir karar oldu. Karlsruhe o dönemde Bundesliga 2 takımıydı. Bana profesyonel sözleşme vermelerinin öncesinde hocayla anlaşamadım. O ara Kasımpaşa'dan teklif gelince de Türkiye'yi tercih ettim. Tabi bunda İstanbul olması ve milli takım hocalarının tavsiyeleri de etkili oldu. İlk başlarda Türkiye'de yapamayacağımı düşündüm. Fakat Yılmaz Hoca geldikten sonra düzenli olarak forma giydim ve burada devam etmeye karar verdim. Yılmaz Hoca'ya hala minnettarım. 17 yaşındaydım ve daha çocuktum. Doğru düzgün Türkçe konuşamıyordum. Ailemden çok uzaktaydım. Barış burada olmasaydı büyük ihtimalle devam edemezdim. Dil nedeniyle kendini dışlanmış hissediyor muydun? Dişlanmış demeyelim de biraz zorlanıyordum. Çünkü espri ve şakaları anlamıyordum. Dili biliyorum ama her şeyi bilemiyorum. Şakaları da yanlış algılayabiliyorduk. Fakat daha sonrasında şakaları da anlamaya başladım ve olay çözüldü. Şimdi yeni gelen gurbetçi oyunculara bakıyorum ve ben böyle mi konuşuyordum diye düşünüyorum. Eğer öyle konuşuyorsam şaka yapmaları doğruymuş diyorum. Şimdi ben de onlara şaka yapıyorum. Şu ana kadar herkese şaka yaptım ama Murat Erdoğan'dan çok korkardım. Hala görüşüyoruz, ona çok saygı duruyorum. Gökhan Güleç ve Ali Güneş de yaptığınız şakaya hemen şakayla karşılık verebilen isimlerdi. Böyle bir şey söylemiyorum çünkü ilk iki senem çok iyi geçti. Düzenli olarak forma giydim. Bazı teklifler geldi. İtalya'nın Lazio takımından geldi. Fakat yönetim benim gitmemi istememişti. Yönetim izin verse gidebilirdim. Çünkü tam gidişatım iyiydi ve onu değerlendirmeliydim. Çünkü dedikleri gibi Papaz her zaman pilav yemiyor. Zaten gideceksen o yaşta gitmelisin büyük bir takıma. Benim hedeflerime de uygun bir takımdı. Fakat her şeyde bir hayır vardır. İnşallah uzun yıllar Kasımpaşa'ya hizmet edeceğim. Diego Lugano'yu kolay kolay geçemezsiniz. Sizin ne hamle yapacağını tahmin eder ve ona göre pozisyon alır. Ayrıca size çalım mesafesi bırakmaz, uzaktan takip eder ve bir anda hamle yapar. Ona karşı çok zorlanmıştım. Bursaspor'dan İbrahim Öztürk Abi benim çalımlarıma yatkın bir savunma oyuncusuydu. Fakat kendisinin çok kaliteli bir savunma oyuncusu olduğunu da söylemeliyim. Sadece benim sevdiğim çalımlara yatkın bir fiziği vardı. Akhisar Belediyespor'dan Ahmet Cebe'yi kovalamaktan atağa çıkamadığım olmuştu. Zaten sürekli birbirimize dur artık diyorduk.