Umut bebekleri: Depremden sonra tüp bebek talebi patladı

- Güncelleme:
Umut bebekleri: Depremden sonra tüp bebek talebi patladı
Sağlık Haberleri

Depremde çocuklarını kaybeden anne ve babalar hayata bağlanabilmek için yeniden çocuk sahibi olmak istiyor. Yaşı ileri olan çiftler çareyi tüp bebek merkezlerinde arıyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK'IN HABERİ - Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaklaşık 50 bin vatandaşımızı kaybettik. Depremde çocuklarını ve yakınlarını kaybeden aileler, yeniden çocuk sahibi olmak istiyor. Deprem bölgesinde anne olmak isteyen kadın sayısının arttığını söyleyen Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş “Benzer bir durumu 1999 İstanbul depreminden sonra da yaşamıştık. Depremden etkilenen bölgelerde hızlı bir nüfus artışı meydana geldi. Hayatta kalan çiftler, hayatla bağlantılarını koparmamak, kaybettikleri yakınlarının yerine koyabilmek için çocuk sahibi olmak istiyorlar” dedi.

Umut bebekleri: Depremden sonra tüp bebek talebi patladı

EVİM YIKILDI AMA BEBEĞİM HAYATTA

Daha önce 1999’da İstanbul, 2020’de Elazığ depremlerini yaşayan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Murat Bakacak, depremi üçüncü defa sarsıntının merkez üssü Kahramanmaraş’ta yaşamış. İlk günleri ‘Sanki korku filmi gibiydi’ sözleriyle anlatan Prof. Dr. Bakacak “Doğum ve ölümü bir arada yaşadık. Meslektaşlarımız, depremden hemen sonra enkaz içinde doğum yaptırdılar” dedi.

Deprem sonrasında hayata bağlanma duygusunun çocuklar üzerinden sürdüğünü anlatan Prof. Dr. Bakacak “Üniversitenin tüp bebek merkezinde çalışıyorum. Depremden bir iki gün sonra gelip dondurulmuş embriyolarını soranlar oldu. Çünkü kaybettikleri yakınlarının yerine yeni canları koymak istiyorlar. Bir daha çocuk sahibi olmak istemedikleri için cerrahi girişimler yaptıran kadınlar, yeniden nasıl çocuk sahibi olabileceklerini öğrenmek için bize geliyor. Yaşı ileri olanlar tüp bebek yapmak istiyor. Tüp bebek başvurularında büyük artış var. Öte yandan deprem sırasında gebe olan kadınların daha mutlu olduğunu gördük. ‘Evim yıkıldı ama bebeğim hayatta’ diye şükredenler vardı” diye konuştu.

Umut bebekleri: Depremden sonra tüp bebek talebi patladı

"DOĞUM VE ÖLÜMÜ BİRLİKTE YAŞADIK"

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) tarafından düzenlenen 20. Ulusal Kongre’ye deprem bölgesinden gelen kadın doğum hekimlerinin yaşadıkları damga vurdu. Branşları gereği asıl işleri yeni bir “can”ın hayata gelişine şahitlik etmek olan kadın doğum hekimleri, deprem sırasında yaşananları göz yaşları içinde anlattı. Depremde yakınlarını, evini, çalıştığı hastaneyi kaybeden Adıyaman Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalında çalışan Doç. Dr. Talip Karaçor, duygularını “Ben kadın doğum hekimliğini hayata gözlerini ilk defa açan bir bebekle göz göze gelebildiğim bir branş olduğu için seçtim. Ancak deprem sırasında yaşadıklarımızın izleri hayat boyu gözlerimin önünden gitmeyecek. Hayata tanık olan bizler ölüme tanık olduk. Depremin ilk günlerinde sadece cerrahi yaptık. En çok da enkaz altında kalanların uzuvlarını kesmek zorunda kalmak bizleri yaraladı” sözleriyle dile getirdi.

TJOD 14 KONTEYNER YAPTIRDI

Deprem bölgesinde hayatını kaybeden toplam 104 hekimden 12’sinin kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olduğunu söyleyen TJOD Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, ilk andan itibaren bölgedeki insanların yanında olduklarını belirterek “Yönetim kurulu üyemiz Opr. Dr. Selçuk Söylemez, depremin hemen ardından Bursa’dan bölgeye hareket etti. Dernek olarak 150 milyon TL nakdî yardım yapıldı. 14 konteyner yaptırarak, farklı şehirlere gönderdik ve oradaki hekim arkadaşlarımızın kullanımına sunduk” dedi.

ANNE BEBEK ÖLÜM ORANLARINI DÜŞÜRDÜK

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneğinin kongresinde Türkiye’nin son yıllarda anne bebek ölümlerini azaltmadaki başarısı da gündeme geldi. Türkiye’nin anne ve bebek ölümleri oranlarının dünyanın gelişmiş ülkeleri ile başa baş gittiğini hatta bazı gelişmiş ülkelerden bile daha iyi olduğunu söyleyen Türk Jinekoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil “Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini gösteren anne ve bebek ölümleri daha önce yüz binde 100 civarındaydı. Son yıllarda alınan tedbirlerle bu oran yüz binde 13’e düşerek dünya standartlarına ulaştı. Az gelişmiş ülkeler ne yazık ki, yüzde 1.000-2.000 seviyelerinde. Anne bebek ölümlerinin düşmesinde, gerekli vakalarda sezaryen yapılması, ebe doğumlarının azalması, evde doğumların neredeyse tamamen bitmesi doğum sırasındaki kayıpları da son derece düşük seviyelere indirdi” diye konuştu.

SEZARYEN DOĞUM SAYISI AZALDI

Son yıllarda Türkiye’de sezaryen doğum oranlarının düştüğüne işaret eden TJOD Genel Sekreteri Opr. Dr. Volkan Kurtaran, son 15-20 yılda hastanelerde riskli gebelik servislerinin açılması ve gebeliklerin iyi takibi sayesinde sezaryen oranları düştü. Şu anda normal doğumla yarı yarıya yapılıyor. Biz TJOD olarak anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyecek bir durum yoksa normal doğumu tavsiye ediyoruz. Ancak herhangi bir şüphe varsa doğumun selameti açısından sezaryen yapılabilir. Normal doğum ‘altın standart’ değildir. Anne ve bebeğin uzun dönemde sağlıklı olabilmesi daha önemli. Bazen anne çok istese bile normal doğum yaptırılmamalı” dedi. Kadın doğum hekimlerinin aleyhine açılan malpraktis davalarının da sezaryen oranlarının yüksek olmasında rolü olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kurtaran “Kendini korumak isteyen hekim sezaryene yöneliyor. Her durumda doğumun yüzde 5 komplikasyonu vardır. Bu yüzden biz dernek olarak ‘eğer hekimin ihmali yoksa’ doğumdaki komplikasyonlardan sorumlu tutulmaması gerektiğini savunuyoruz. Bu sağlanırsa sezaryen oranları daha da aşağı düşer” dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...