Batı tipi hayat göğüs kanseri riskini artırıyor
Batılılaşma ile birlikte daha fazla işlenmiş gıdaların tüketilmesi, yüksek yağlı diyetlerin benimsenmesi ve azalan meyve ve sebze tüketimi gibi beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, meme kanseri riskini arttırıyor.
ZİYNETİ KOCABIYIK'IN HABERİ - Kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türü olan meme kanseri hayat boyunca her 8 kadından birini etkiliyor. En son küresel kanser yükü verilerine göre 2020’de 2,26 milyon yeni meme kanseri vakası görüldüğü bildiriliyor ve bu hastalık dünya genelinde kadınlarda kanserden ölümün önde gelen sebebi olarak karşımıza çıkıyor.
EN ÖNEMLİ FAKTÖR YAŞ
Meme kanserinin gelişiminde yeme, içme ve yaşam tarzının yanında yaşlanmanın da çok önemli bir risk faktörü olduğunu söyleyen Koç Üniversitesi Hastanesi Meme Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ece Dilege, “Amerikan Ulusal Sağlık Örgütü verilerine göre, 2000’lerden bu yana meme kanseri ortalama olarak yılda yüzde 0,5 artmaktadır. Meme kanseri görülme sıklığındaki artışın nedenleri arasında sadece erken teşhis bilinci ve görüntüleme sayısındaki artış değil, birçok farklı faktör etkilidir. Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Toplumların yaşlanmasıyla meme kanseri görülme sıklığı da artacaktır” dedi.
ALKOL VE SİGARAYA DİKKAT
Beslenme alışkanlıklarının gelenekselden Batı tipine dönüşmesinin meme kanserinin görülme sıklığındaki artışta önemli bir rolü olduğunu aktaran Doç. Dr. Dilege “Batılılaşma ile birlikte daha fazla işlenmiş gıdaların tüketilmesi, yüksek yağlı diyetlerin benimsenmesi ve azalan meyve ve sebze tüketimi gibi beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, meme kanseri riskini arttırır. Alkol tüketimi ve sigara içimi Batı’da daha yaygındır. Bu alışkanlıkların da kazanılması meme kanseri riskini artırabilir. Şu anda ekonomik dönüşüm yaşayan dünya bölgelerinde vakalarda daha büyük bir artış beklenmektedir” diye konuştu.
ANNE SÜTÜNÜ ERKEN KESMEK KANSER SEBEBİ
Batı tarzı hayatın meme kanseri sıklığını arttıran önemli bir etken olduğunu ifade eden Doç. Dr. Dilege “Kadınların eğitim ve iş hayatını da sürdürerek doğurganlıklarını ertelemeleri, iş hayatına erken dönüp bebeklerini daha kısa sürelerde emzirmeleri bile meme kanseri riskini gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaştırmaktadır” diye konuştu.
Türkiye özellikle kadınlar arasında obezitenin en yaygın olduğu ülkelerden biri. Mevcut yeme şekli bu açıdan da kadınları meme kanseri konusunda dezavantajlı hâle soktuğunu ifade eden Doç. Dr. Dilege “Meme kanseri daha az fiziki aktivite, daha fazla oturma süresi ve yüksek kalorili yiyeceklerin tüketimi ile ilişkilendirilebilir. Bu faktörler obeziteyi teşvik edebilir. Özellikle menopoz sonrası dönemde obezitenin meme kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir” dedi.
ZARARLI KİMYASALLAR HORMONLARI BOZUYOR
Doç. Dr. Dilege “Endüstriyel kirlilik, kimyasal maruziyet ve çevresel faktörlerdeki değişiklikler de meme kanseri ile ilişkili olabilir. Bazı kimyasalların vücuda girdiğinde östrojen (ana kadınlık hormonu) gibi algılanabildiğini biliyoruz. Bu tür riskleri her zaman bilimsel olarak göstermek, test etmek mümkün olmayabilir ancak meme kanseri riskini artırırlar” dedi.
ANNEDE VARSA 2 KAT YÜKSEK
Ailede hiç kimsede yoksa bile meme kanserinin gelişebileceğini söyleyen Doç. Dr. Ece Dilege, yakın akrabalarda meme kanseri ya da yumurtalık kanseri olmasının meme kanseri riskini artırdığını söyledi. Bütün meme kanserlerinin sadece yüzde 5-10 kadarının kalıtsal olduğunu aktaran Doç. Dr. Dilege “Aile geçmişi ve genetik faktörler meme kanseri riskini arttırır. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 gibi belirli genetik mutasyonlara sahip kişilerde meme kanseri riski çok daha yüksektir. Bir kadınının, anne ya da kız kardeş gibi birinci derece akrabasında meme kanseri öyküsü varsa, kendisinin meme kanseri olma ihtimali topluma göre en az iki kat artmıştır. Kalıtsal meme-yumurtalık kanser sendromu bir örnek olarak alındığında, meme kanseri ve yumurtalık kanserinin bir arada olduğu; beyin tümörü, pankreas kanseri ve erkeklerde prostat kanserinin birlikte görülebildiğini söyleyebiliriz. Birinci derece akrabanızda meme kanseri varsa, o kişinin tanı aldığı yaştan 10 sene önce sizin de kontrollere başlamanızı tavsiye ediyoruz” dedi.
TEDAVİ BAŞARISI ÇOK YÜKSEK
Meme kanserinin erken dönemde teşhis edildiğinde tedavi başarısının en yüksek olduğu kanserlerden biri olduğunu aktaran Doç. Dr. Dilege “Amerikan Ulusal Sağlık Örgütü verileri, yaşa göre ayarlanmış ölüm oranlarının 2011-2020 yılları arasında ortalama olarak yılda yüzde 1,3 azaldığını gösteriyor. Kabaca bakıldığında 1980’lerden beri meme kanserinden ölüm yarı yarıya azalmıştır. Mamografi ile tarama
sayesinde erken teşhis ve etkin tedavi ölümün azalmasındaki en önemli faktörlerdir” diye konuştu.