Peygamber Efendimizin (aleyhisselâm) verdiği büyük ders: Ben bir aynayım

- Güncelleme:
Peygamber Efendimizin (aleyhisselâm) verdiği büyük ders: Ben bir aynayım

Ramazan Haberleri

Peygamber Efendimiz eshab-ı kiramdan bazı büyüklerle birlikte sohbet ederlerken yanlarına bir adam geliyor, başlıyor Peygamber Efendimize kötü sözler söylemeye

HAZIRLAYAN: ÖMER ÇETİN ENGİN

Hadîs-i şerîfte, (Ameller niyete göredir) buyuruluyor. Bu çok önemlidir. Allahü teâlâ, bu kulum bunu niye yapıyor diye kalbe bakar, niyete bakar. İnsanlar zahirlerini mamur etmekle meşgul, hâlbuki Allahü teâlânın baktığı yerleri yani kalbleri berbat. Allah için yapılanlar, hatalı kusurlu olsa da Allahü teâlâ kabul ediyor, (O benim için yapıyordu, benim yolumda, benim rızam için yapıyordu) diyerek kabul ediyor. Yapılanlar Allah için olmazsa, hiçbir işe yaramaz. Atılır. (Kimin için yaptınsa git ondan al) denilir. Yapılanlar Allah için yapılmazsa, ne kadar ihtişamlı olursa olsun, içi boş çekirdeğe benzer. Herkes ahirette (niçin yaptın) sorusuna cevap verecek. (Allah için) diye cevap verilirse, tamam, yoksa felaket. Eksiğimiz hatamız yok mu, elbette var. Ancak niyet düzgün olursa, yani Allah için olursa, kurtulmak mümkün olur.

Yapılan işte netice alabilmek için Allah rızası için yapılması lazım. Niyet bu olmazsa sıkıntı olur, fayda yerine zarar hasıl olur.

BANA BAKAN KENDİNİ GÖRÜR

Peygamber Efendimiz eshab-ı kiramdan bazı büyüklerle birlikte sohbet ederlerken yanlarına bir adam geliyor, başlıyor Peygamber Efendimize kötü sözler söylemeye, (Senin kadar kötü, senin kadar çirkin birini daha görmedim) diyor, benzeri hakaretler yapıyor. Eshab-ı kiram Peygamber Efendimize bakıyorlar, bir işaret etse yetecek. Peygamber Efendimiz, adamın her söylediğine doğru söylüyorsun buyuruyor. Sonra bu adam gidiyor, yanlarına hazret-i Ebû Bekir geliyor. (Ya Resûlallah ömrümde senin kadar güzel birini şimdiye kadar hiç görmedim. Senin kadar iyi birine hiç rastlamadım) gibi güzel sözler söylüyor. Ona da Peygamber Efendimiz doğru söylüyorsun ya Ebâ Bekir buyuruyor. Eshab-ı kiram şaşırıyorlar, Peygamberler şaka da olsa hiç yalan söylemezler. Peygamber Efendimize, “Ya Resûlallah, o adama da doğru söylüyorsun buyurdunuz, Ebû Bekir’e de, bunun hikmeti nedir?” diyorlar.
Peygamber Efendimiz, “Ben bir aynayım, bana bakan kendini görür. O adam bana baktı kendini gördü, kendi özelliklerini söyledi. Ebû Bekir baktı, kendini gördü ve kendi özelliklerini söyledi” buyuruyor.

KİMSE SON NEFESTEN EMİN OLMASIN

Hakiki bayram, dört beş yerde imtihanı verdikten sonra ahirette olacaktır. Bir tanesi ölüm hâlidir. Peygamber Efendimiz yemin ederek buyuruyor ki: (Bir mümin ömrü boyunca Cennetlik amel işler ve artık Cennete girmesine bir zra, yani 40–50 santim kalmıştır. Orda bir yanlış iş yapar, Cehenneme gider. Bir kâfir, 80 yıl küfreder, 80 yıl isyan eder, artık onun Cehenneme girmesine bir zrâ’ kalmıştır. O da tevbe edip kelime-i şehadet getirir, hiç günahsız Cennete gider.)
O hâlde, Aşere-i mübeşşere hariç hiç kimse, son nefesten emin olamaz. Daima uyanık olmalı, dikkatli olmalı. İmanı, başın üzerinde kaçacak kuş gibi bilip, kaçmaması için dikkatli olmalı.

İkincisi kabir hâlidir. O kabirde sualler var, şaşırmak var, Allahü teâlâ muhafaza etsin! Hangi amellerle baş başa kalacağız, ona hazırlanmalı. Mahşer var, güneş bir mızrak boyu alçalacak. Gerçi müjdeler var. Müminler için bu iki rekât namaz kılmak kadar olacak. Gölgelerin altında olacak; ama bu müjdeler imanla gidebilenler içindir.

SIRATTA YEDİ SUAL VAR

Sırat köprüsü var. Kolay değil, orada yedi tane sual var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki, yedinci sualden peygamberler dahi korkmuştur. Bu yedi sual, iman ve ehl-i sünnet itikadı, oruç, namaz, hac, zekât, gusül abdesti almak. Yedincisi de kul hakkı. Bu kul hakkından hepimiz çok korkacağız. Bir adama sert bakmak dahi kul hakkıdır. Peygamber Efendimiz, mübarek başıyla değil bütün vücuduyla dönerdi ki, kulun kalbi kırılmasın diye. Niye bana böyle baktı demesin diye.

İşte bütün bu sualleri aştıktan sonra, hakiki bayram var. Bu kadar tehlikeli, bu kadar korkulu olan hesaptan, kitaptan, azaptan korkuyorsak, bunun bir çaresi var:
(Bu hesabı rahat ve kolay verecek olanlarla beraber olmak.)
Mevlâna Halid-i Bağdadi hazretleri divanında buyuruyor ki:
(Allah’ın dergâhında, ehil ve naehil beraberdir.)

Yani Allah’ın dergâhından içeri girmeye layık biri varsa, Allahü teâlâ, (Onlar benim sevdiğim bir kulumla beraberse, hepsini içeriye alın) buyurur. Biz oraya layık olmasak da, hesaptan sonra doğru Cennete...
Dolayısıyla, Rabb’imiz iyilerle beraber eylesin. Başka türlü kurtulmamız zordur.

Peygamber Efendimizin (aleyhisselâm) verdiği büyük ders: Ben bir aynayım

YERYÜZÜNDE BİR UĞULTU KOPTU

Hazret-i Ali “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana, ‘Benim deveme binerek Yemen’e git. Yemen yakınında falan tepeye varıp, üzerine çıktığın zaman, halkın seni karşılamaya geldiğini göreceksin. Orada taşa toprağa Resûlullah size selâm söyledi diye söyle’ buyurdu. O tepeye varınca halkın beni karşılamaya geldiğini gördüm. ‘Esselâmü aleyküm ey taşlar ve topraklar. Resûlullah size selâm söyledi’ dedim. O anda birden bire yeryüzünde bir uğultu ve gürültü koptu. Resûlullahın selâmına cevap verdiler. Beni karşılamaya gelenler bu hâli görünce, îmân ettiler.

ÇALGI DİNLEYENLERİN ZOR HÂLLERİ

İnsanlar dünyadaki işlerine göre haşr olunur. Bazıları çalgı çalmakla ve dinlemekle meşgul olmuştur. [Her çalgı kasd olunmakdadır. İbadetleri, Kur’ân-ı kerîm ve zikir okumağı, çalgı ile yapmak da buna dahildir. Çünki hiçbir çalgıda Allahü teâlânın rızası yoktur.] Hayatlarında çalgı çalmağa ve dinlemeğe devam edenler, kabrinden kalkdığı vakit, sağ eliyle onu alır ve atar. O çalgıya der ki, (Lanet olsun sana! Beni Allahü teâlânın zikrinden meşgul ettin!). O çalgı ona geri gelir. Der ki, (Allahü teâlâ, aramızda hükm edinceye kadar, ben senin arkadaşınım. O vakte kadar ayrılamam). (devam edecek)

EFENDİMİZİN DUALARI

(Allah’ım, ilmimi arttır!)
[Tirmizi]

ESHAB-I KİRAMIN HİKMETLİ SÖZLERİ

“İbadetin tadını dört şeyde buldum: Allah’ın farz kıldıklarını yapmada, yasaklarından sakınmada, Allah’dan sevâb bekleyerek emr-i ma’rûf yapmada ve Allah’ın gadabından kaçınarak nehy-i münker etmede.”
HAZRETİ OSMAN-I ZİNNÛREYN (radıyallahü anh)

ASTRONOT ELBİSESİ

Uzayda astronotlar içinde hava basıncı bulunan özel elbiselerle dolaşmak zorundadır. Aksi takdirde astronotların derisindeki gözeneklerden, burun deliklerinden ve ağızlarından kan fışkıracaktı.

İMANSIZ GİTMEMEK İÇİN

Hindistan Evliyasından Kutbüddin Bahtiyar Kaki hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, bir vakit namazını, vakti içinde, bile bile kılmayan, yani namaz vakti geçerken, kılmadığı için üzülmeyen, aldırmayan, bunun için azab çekeceğinden korkmayan, dinden çıkar veya ölürken imansız gider, buyurdu.
Sonra derin bir nefes alıp ekledi:
- Ya namazı hatırına bile getirmeyenler? Namazı vazife tanımayanlar?
Sordular:
- Onların hâli ne olur efendim?
- Namaza önem vermeyenin, vazife tanımayanın küfre gireceğini dört mezhebin bütün âlimleri söz birliğiyle bildirmiştir kardeşlerim.
Sordular yine:
- Önem vermemek nasıl olur efendim?
- Hiçbir özrü yokken, bile bile kılmayan, kaza etmeyi de düşünmeyen, bunun için üzülmeyen ve azab çekeceğinden korkmayan kimse, namaza önem vermiyor demektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...