Malını Hak yolunda dağıttı

Hazret-i Ebû Bekir islâma geldiği vakit, kırk bin altın gizli, kırk bin altın açıktan fakîrlere sadaka verdi. O hâle geldi ki, giyecek elbisesi kalmamıştı. Sonra eski bir elbise eline geçti. Namâz vakti gelince, o hırkayı sırtına alıp namâzını kılar, namâz vakti hâricinde mübârek göğsüne kadar tandır içine girer, arkasına hırkasını alırdı. Bu hâl üzere üç gün se'âdethânesinde oturup, Habîbullah hazretlerinin huzûr-u se'âdetlerine gidemedi. Dördüncü gün olunca Peygamber efendimiz, sabâh namâzını kıldıktan sonra, buyurdular ki: Üç gündür, Ebû Bekr-i Sıddîk mescide gelmedi. Acabâ mübârek hâtır-ı şerîfi nasıldır. Varalım, mübârek hâtırını soralım; diye söylerken, mübârek arkasına bir siyâh hırka giymiş olarak Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Hazret-i Resûlullah, Cebrâîl aleyhisselâmı bu hâlde görünce, mübârek şekli değişti. Yâ kardeşim Cebrâîl; bu ne hâldir, diye sordu. Hazret-i Cebrâîl, dedi ki, yâ Resûlallah! Malûmunuz olsun ki, yedi kat gökte, arş ve kürsüde olan bütün melekler, bütün Kerûbîyûn böyle hırka giydiler. Hazret-i Resûl-i ekrem, bu işin aslı nedir, yâ kardeşim, bana açıkla, dedi. Hazret-i Cebrâîl dedi ki, yâ Resûlallah! Hazret-i Ebû Bekr, Allahü teâlânın aşkına ve senin dînin uğruna kırk bini gizli ve kırk bini açıktan seksen bin altın sadaka verdi. Şimdi giyecek elbisesi kalmadığı için, üç günden beri mescide onun için gelemedi. Namâzı evinde kıldı. Allahü teâlâ sana selâm edip, Hazret-i Ebû Bekr'e bir elbise gönderilmesini emir buyurdu, dedi.