Metin Şentürk: Bir klip çekmekle sanatçı olunmuyor

Çağla Türk - 30 senedir hayatımızda olmaktan mutluluk duyan ve 10 kere daha dünyaya gelsem yine şarkıcı olurdum’ diyen Metin Şentürk ile yeni albümü sonrası bir araya geldik. İstinye’de muhteşem manzaralı evinin kapılarını bize açan usta sanatçı tüm merak edilenleri anlattı. Esprili ve neşeli hali ile bizlere de enerji kattı. Şentürk, engellilerin haklarına değinmeyi de ihmal etmedi

Albüm hazırlama süreciniz nasıl geçti?
Yoğun bir trafik oldu. 9 şarkılık bir albüm, 8’i bana ait. 1 tanesi Ercan Turgut' un seslendirdiği Dönemezsin şarkısı... albümümüzün adı ‘Tek yürek’. Bırakma beni ile başlamıştık yolculuğa çok şükür ‘Tek Yürek'e kadar geldik. 30 senedir sevenlerim beni bırakmadı ben de onları…

Şarkılarınızı nerelerde hangi duygularla yazdınız?
Şartlanarak yapılan bir şey değil. Benim için yer zaman mekan fark etmiyor. Bazen yatağa giderken, bazen bir gece yarısı, bazen arabada...

Albümde vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 
Sevgi aşk değerlidir, aşık olmak güzeldir. Kalplerin sadece vücuttaki bir organdan ibaret olmadığını, oranın hakkının verilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Kalbin karşılığını bulmak için de diğer kalbi bulmak lazım. Aşkı bulan bulur, bulamadıysan aramaya devam

Siz arıyor musunuz?
Ben aşkı aramayla bulacağına inanlardan değilim. Aramıyorum. Zamanı geldiğinde zaten buluruz 

Albümünüzde en çok sevdiğiniz parça hangisi?
Hepsi ayırt edemem. Tek Yürek albümünün ismi, ama meyhaneci şarkımız onu yakaladı. İnsanlar kendine uyanı seçip tepeye çıkartıyor zaten 

Bu albümünüzü diğer albümlerden ayıran yanı var mı?
Ben Tek Yürek’i çok özenerek yaptım. Bu albümün içinde ‘Bir Karar Ver’ diye şarkım var. O benim için çok önemli ve büyük bir parça. İzleyiciler dinleyince zaten anlayacak. Albümümüz 9 aydır elimizde hazır bekliyor. Ama ülkemizdeki üzücü olaylardan dolayı çıkaramadık. Milletçe tek yürek olmamız gereken günlerde albümümüz çıktı ve mutluyuz 

Metin Şentürk bir gününü nasıl geçirir?
İşte sizlerle uğraşıyoruz (gülüyor). Burası eş dostun çok geldiği bir yerdir. Hiç boş kalmaz. Ekonomici arkadaşlarım, müzisyen, bürokrat... tüm arkadaşlarım gelir. Herkes burayı çok sever.
Şarkılarımı yazıyorum, stüdyomda müzikal faaliyetlerimi gerçekleştiriyorum, spor salonumda spor yapıyorum. Bir günümü kendi içimde değerlendirmeye çalışıyorum.

Yalnız kaldığınızda neler yapıyorsunuz?
Yalnızlığı severim, yalnızlığın tadını çıkarıyorum

Son zamanlarda en çok nelere kafa yoruyorsunuz?
Fazlaca insan sorumluluğu var benim üzerimde, görev adamıyım. Kalabalık bir aile gurubunun içerisinde Allah tarafından bir merkeze oturtulmuşum. Herkesin belli başlı sorumluluklarını, yaşam koşullarını, hayat hikayelerini, düzgün yaşamalarını düzenlemek de benim görevlerim arasında. Bir marka olmanın belli başlı ağırlıkları vardır. O markayı yönetemezsiniz dükkanı kapatmak zorunda kalırsınız.

HAYATIMIZI KENDİMİZ YÖNETİRİZ

Bana hep derler “Hayat nasıl gidiyor” diye. Benim inandığım bir şey var. “Hayat iyi gitmez.”, İyi yönetilir iyi gider. Doğduğun ve öldüğün an arasında bir soyut bir süreçtir hayat, yönetilmezse hepimizi ezip geçer.

Sizce mutluluğun sırrı nedir?
Benim hayatımın üzerine kurduğum 4 hece. Samimiyet... Tabii bunun ölçekleri vardır. Sonsuza kadar mutluluk diye bir şey yok. Kesintisiz mutluluk aptallara aittir... İyi dostlar seçebilmek, iyi kararlar verebilmek. Sabır da çok mühimdir. Sabırla zeytin yaprağı atlastan kumaşa dönüşür...

Hayatımda “Çok mutlu oldum” dediğiniz bir anınızı dinlemek isteriz
Hayatımın her alanında mutluyum. Sonuçta hayrın içinde şer, şerrin içinde hayır var. Hayata doğru pencereden bakmayı biliyorum. Eğer şu pencereden güneşi içeri alamıyorsan bir de gidip diğer pencereden bakmak gerekir. 

3 yaşınızda bir kaza geçirdiniz? Bunun detayı bilinmiyor sanırım...
Mutlu bir kaza idi... 3 yaşındaydım,  evde boya badana yapılıyordu. Beni de masanın üzerine koymuşlar adeta bir tuzluk gibi... Annem hep anlatırdı... “Badanacılar nazara getirdi oğlumu” diye... Ben de idrak etmeye başladığım da “Ben ekmek sepeti miyim, tuzluk muyum neden masanın üzerine koydunuz beni” derdim. Masada uyuyormuşum ve uyandığımın farkına varamayıp düşmüşüm. Ailede de körlük genetiktir.  Beynimin üzerine düşünce hasar direk göze vurdu. Bizim evde 6 tane kör var.

Küçük bir körler okulu gibiyiz.

Herkesin bir hayat hikayesi var. Bu hikayeyi yukarısı yazar aşağısı oynar. Önemli olan bu hikayede figüran mı olmak istersin kahraman mi? Hepimiz kendi hikayemizin kahramanı olmalıyız.

“Bu kaza neden benim başıma geldi” diye bir yakınmanız da olmamıştır o halde...
Asla... Bizim milletimizin mutsuzluklarının temel sebebi şu... İyi bir evi, işi, eşi oluyor. “Allah’ım neden ben” demiyor. Ama ne zaman düşüp kolunu kırıyor, o zaman “Allah’ım neden ben” diyor. İyi de de kötüde de “Neden ben olmayayım” dediğimiz zaman mutlu olacağız. 

Çocukken yaşadığınız zorluklar oldu mu?
8 sene yatılı okul okudum. Zordu... Hem görmüyorsun hem ailenden uzaktasın. Hafta sonu ziyaretçi beklemekten tut, sosyal hayatın zorluklarına alışıncaya kadar birçok zorluk yaşadım. Yatılı okul ağır bir disiplin gerektirir. O başlı başına bir zorluk. Ama ben bunların bugünün alt yapısı olduğuna inandım ve iyi ki o zorlukları yaşamışım dedim. 

BÜTÜN HAYATIMIN MİMARI ANNEMDİR

Bütün hayatımın mimari annemdir. Günümüzde okumamış insanlar cahil olarak adlandırılır ama benim annem de okumamış bir kadındı. O tarihlerde İstanbul’da bir körler okulu olduğunu öğrenip beni eğitime gönderdiyse bence dünyanın en okumuş kadını annemmiş.

İçinizde uhde kalan bir şey oldu mu?
Hayır ben öyle yükler edinmem kendime. Ne varsa içimde  yaparım

Aile ilişkileriniz nasıl?
7 kardeşiz biz. Benim mesleki işlerimden dolayı diğer aileler gibi çok iç içe olamadığımız oluyor ama asla birbirimizden kopmayız, haberdar oluruz her zaman.

Diğer aile fertleri nasıl bu duruma yakalandı?
Babam, ablalarım ve abilerim de var. Hepsi sağlam doğuyor ancak bir çarpma, düşme sonucu direk göze vuruyor.

Üniversite de neden konservatuara yöneldiniz?
Müzik içimde var olan bir duyguydu ve başarılı olacağımı hissettim. Liseden beri içimde o yöne doğru eğilim vardı, sınavlarda da başarılı oldum. “İyi ki de olmuşum bak 30 senedir Metin Şentürk var Türkiye de”

BENİM SESİM “TEK”TİR

Sesinizin güzelliği ilk nasıl fark edildi?
Çevrem tarafımdan fark edildi. Ben sesimin güzelliğinden ziyade karakteristik olduğunu düşünüyorum. Sesin karakteristik olması çok farklı olduğu anlamını taşır. Benim sesimden çok güzel sesler var eminim ama karakteristik olması farklı bir şey. Tektir hasta gibi.  Hastalıklı bir ses benimkisi(gülüyor)

İlk şarkıyı ne zaman söylediniz?
“Tenekeci Metin” derlerdi bana. Bakkaldan yağ tenekelerini alıp yıkardım, ters çevirip ritim çalardım. Hayatın ritmini çocukken yakalamıştım. Çocukken  yakaladığım o ritmi hem yaşam hem kalp ritmimle hayatımda devam ettirdim

AYAKKABIM YOK DİYE DÜŞÜNME, AYAKLARI OLMAYANI DÜŞÜN

Mutluluğun sırlarını bulduk. Aileye baktığında 6 tane kör var, kötü bir tablo gibi geliyor. Ama bunun hayata getirdiği başka neler var diye baktık. Ayakkabım yok diye düşünmeyeceksin. Ayakları olmayanı da düşüneceksin.  İyinin de lüksünde sefaletin de sonu yok. İyi taraftan bakmayı bilmemiz lazım

Müziği seçtiğiniz için pişmanlık yaşadınız mı?
Asla... 10 kere daha doğsam 10 kere daha bu mesleği seçerim ama gerek yok tabii doğmayayım  ( gülüyor)

BELGELESİMİ ÇEKECEĞİM

Yeni projeleriniz var mı? 
Programlar yaptık ama istikrar sağlayamadık. Nadir de olsa zaman zaman gelen projeler oluyor. İçinde kendime yer bulamıyorum. 
Kariyer planlamamda şu da var, insanların belgeselleri hep öldükten sonra yapılır ama ben ölmeden önce yaptıracağım.  Örnek bir yaşam hikayesi var. Bu kahramanı herkes görsün okusun buralara nasıl gelmişiz bilsinler…

Eşinizden ayrıldıktan sonra süreç nasıl geçti? Duygular albüme yansıdı mı?
Kimse ayrılmak için bir araya gelmez. Her ayrılık yaralar. İnsanların anneleri ölüyor üzerine toprak atıyor  ve alışıyor. Biz annemizi kaybetmişiz daha alışmayacağım bir acı var mı ki... “Eski acılar şimdi ki anılardır”. Bu da benim sözüm 

Dünyanın en hızlı görme engelli sürücüsü oldunuz? Bu tutkunuz nasıl ortaya çıktı ?
Ben onu hırs rekoru olarak tarif ediyorum. Yanında kimse yok, arkadaki arabanın talimatı ile hareket ediyorsun, riskli bir iş... Ben bu ülkede engellilerin önlerindeki engelleri kaldırmak için uğraşan bir misyonerim. Yabancı basında da Türkiye'den bahsettirmiş olduk. Tek rakibim Türk Hava Yolları...

Severek seyahat ettiğiniz bir araba modeli var mıdır?
Yok ben at arabasıyla bile gezerim 

Günlük hayatta şoförünüz var sanırım...
Evet. Evde de yardımcılarım var. Bir vakıf  kurdum, 2010 yılında onu yöneten yardımcılarım var. Büyük bir ekibiz biz. Bu markayı ayakta birlikte tutuyoruz. Ben önde görünen kısmıyım ama asıl başarılı olan kısım arkada...

Guinness rekorlar kitabına girdiniz. Araçta kendinizi nasıl hissettiniz?
Heyecanlı, keyifli ve güçlü. Araba o kadar büyük bir ses çıkarıyor ki... Her saniye köpek balığının ağzında gibisiniz 

Korkmadınız mı? 
Korktuğun an kaza yaparsın. Korku insanın bütün reflekslerini zayıflatır. Başarabilme inancı korkuyu yendi

Yeni nesil sanatçılara önerileriniz var mı?
Sevdikleri ve kaliteli iş olmalı 

Bir şarkıyla patlıyorlar ama bir süre sonra kimse tanımıyor...
Evet işte… bu mutsuzlar ordusu olmaması için herkesin sevdiği işi yapması gerekli. Artık sanatçılık öyle bir hale geldi ki birinden şarkı alayım, stüdyoya gireyim, bir de klip çekeyim sanatçı olurum. Maalesef öyle bir şey yok. Hobi ve sanatçı olarak yapmayı ayırt etmek gerek. Hakkını vererek yapılmalı

Bağımsız milletvekili adayı oldunuz? Şuan siyasetle uğraşıyor musunuz?
Siyaset girişimi gibi gözüküyordu ama partiler üzeri bir meseleydi. Uluslararası bir kurum yönetiyorum.  Engelli haklarının daha çok dile getirilmesi için bir yapılan bir girişimdi. Farkındalık yapmak için yaptık. Tek başıma büyük bir kampanya yönettim.

Engelliler için ne yapılması gerekiyor ülkemizde?
Son yıllarda engelliler adına güzel şeyler yapıldı. Fakat geçmişte o kadar yapılmamış şeyler var ki... yapılanlar yapılmamışları telafi edemediği için bu kadar aşağıda duruyoruz. Bir ülkenin kaldırım seviyesi ne kadar yüksekse medeniyet seviyesi o kadar düşük.  Kaldırımları ne kadar düşükse medeniyet seviyesi o kadar yüksektir. Bebek arabasıyla bir anne bile kaldırımdan çıkamıyor. Bazen yoldaki takip izlerinin elektrik direğine çıktığı oluyor. Ama ülkedeki güzel şeyleri de görmemezlikten gelmez nankörlük olur. Ben körüm nankör değil

Referandumdan ne çıkar sizce?
Milli iradenin çıkacağını düşünüyorum. Milli irade de milletin dediği olur. Ülkemiz için hayırlısı olsun 

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sen evet mi diyeceksin hayır mı? (gülüyor) Allah bir daha bu ülkeye 15 temmuz gibi günler yaşatmasın. O hainlerle milletimizi bir daha karşılaştırmasın. Gerçekten bu ülkeye o hainliğin içinde bulunan kaç kişi varsa idam sehpasında görmeyi nasip etsin
Fotoğraflar: Bünyamin Çelik