Sinema Karagöz’ü tanımadı

Karagöz’ü ilk defa animasyon filmle beyazperdeye taşıyan Murat Karahüseyinoğlu “Sinemacılar geleneğimizi bilmiyor. Birçok senarist ve yönetmen, ömründe Karagöz seyretmemiştir” diyor.
MURAT ÖZTEKİN
Geleneksel Türk tiyatrosunun renkli figürü Karagöz, beş asra yakın rağbet görse de son asırda ihmal edildi; tiyatro sahnelerinde az yer buldu, çocuklara has bir oyunmuş gibi temsil edildi ve dahası ötekileştirildi. Daha önce Karagöz’ü tiyatro sahnesine adapte eden Murat Karahüseyinoğlu ise ilk defa animasyon bir Karagöz filmini beyazperdeye taşıyor. 26 Ağustos’ta gösterime girecek “Karagöz Yar Bana Bir Eğlence” adlı eser, Osmanlı kültürünün önemli unsurunu, geleneksel dokusunu koruyarak bugüne getiriyor. Dört senede hazırlanan filmin yapımcılığını ise İsrafil Kuralay ve Bilal Arıoğlu üstleniyor. Biz de eseri yönetmeniyle konuştuk…
> Hafızamızda renkli bir yeri olan Karagöz, bizim tam olarak neyimiz olur?
Karagöz nerdeyse seyirlik hiçbir şeyin olmadığı bir dönemde çıktı. Kaynaklarda 1400’lü yıllara gittiğine dair bilgi var. Dikkat ederseniz bu Batı’daki Shakespeare dönemine rastlıyor. Yani Shakespeare onlar için neyse, Karagöz de burada o… Eskiden Karagöz oyunu sadece yetişkinler için yapılıyor ve bir ihtiyaca cevap veriyordu. Karagöz komikti ama aynı zamanda muhalifti de…
> Bir yönetmen olarak Karagöz’ün sinematik taraflarının güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?
Dünya sinemasında hep bir baskın karakter vardır. Bizdeki Karagöz öyledir. Elbette sinematik buluyorum. Bu Chaplin’in hikâyesi gibi bir şey… Bir karakterin geleneksel olması ise, beyazperdeye adapte edilmesine engel değil.
GELENEK BİLİNMİYOR
> Peki, o hâlde bugüne kadar Türkiye’deki tiyatro ve sinema çevreleri Karagöz’e niçin az teveccüh gösterdi?
Sinemacılar geleneğimizi bilmiyor. Geleneği bilmeyince ona dair eser üretmek de mümkün olmuyor. Birçok senarist ve yönetmen ömründe Karagöz bile seyretmemiştir. Ancak bir yerden başlamak lazım. Bu fi lmi de o yüzden yaptık.
> Mevzu yeni filminiz “Karagöz Yar Bana Bir Eğlence”ye geldi. Filmin çıkış hikâyesi nereye uzanıyor?
Aslında 1986’da Karagöz sanatçısı Hayal-i Torun Çelebi’den ders aldım. Sonrasında kendisi hakkında bir belgesel çektim, 8 tane oyunun kaydettim ve ramazanda dizi gibi yayınladım. Şimdi ise bir animasyonla seyirci karşısındayız. Amacımız Karagöz’ü tekrar hayatın içerisine çekmek.
SEYİRCİ ŞAŞIRACAK
> Seyirci animasyon filminizde nasıl bir Karagöz’le karşılaşacak?
Bu filmde insanların çok şaşıracaklarını düşünüyorum. Detayları anlatmayayım ama içinde bugünden çok fazla şey var. Ancak bu fi lmi daha geleneksel tabanlı yaptık. Belki bundan sonra farklı şeyler denenebilir. Mesela biz tiyatroda “Godot’yu Beklerken” eserini Karagöz’e adapte etmiştik.
ÖLMÜŞ YAKININIZII TEKRAR GÖRMEK GİBİ
> Animasyonda nasıl bir yol izlediniz, nelere dikkat ettiniz?
Amerikan filmlerindeki şablonların aksine filmin tamamını daha önce Karagöz oynayan gerçek oyuncularla çekip daha sonra animasyona çevirdik. Bu yüzden Karagöz’ün tavırlarını gerçekçi olarak animasyona taşımış olduk. İnsana çok yakın oldu. Geleneksel yan karakterlere de biraz boyut kattık.
> Peki, bu Karagöz filmi bize ne hatırlatacak?
İnsan sevdiği birini görmüş gibi oluyor; içini sevinç kaplıyor. Bu, ölmüş bir yakınınızla tekrar buluşmak gibi. Karagöz, 800 yıldır yıkılamayan bir sanat. Hayata bağlılığında ötürü bu oluyor. Biz bu fi lmle yetişkin Karagöz’ü tekrar insanlara hatırlatıyoruz.
> Peki, gölge oyununa dair beyazperdede başka planlarınız var mı?
Ben gölgeden gidiyorum. Kalan ömrümü Karagöz’e adayabilirim. Filmin sonunda “Bir sonraki fi lmde görüşmek üzere” diyoruz. Eğer yapımcı desteği olursa yeni Karagöz filmleri çekmek isterim.