Muammer Yanmaz: Bir şair ölünce iki defa üzülüyorum

Muammer Yanmaz: Bir şair ölünce iki defa üzülüyorum

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Muammer Yanmaz, şair ve yazarları odağına aldığı fotoğraf kareleri hakkında “Bugüne kadar çok edebiyatçıyı fotoğrafladım ama bir yazar ve şair vefat ettiğinde, eğer onu çekmediysem iki kere üzülüyorum. Bende yara oluyor” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Edebiyatçı ve sanatçılara dair enstantaneleriyle tanınan Muammer Yanmaz, kültür dünyasıyla iç içe bir fotoğraf sanatçısı... Daha evvel “40 Vapur” adlı projesinde yazarları bir araya getiren Yanmaz, bugünlerde ise hem edebiyatçıları kadrajına aldığı hem de hayata dair karelerinden süzülenleri “Öyle Bir Andı Ki” adlı sergide buluşturuyor. Mimarlar Odası Karaköy Binasında açılan sergi vesilesiyle sorularımızı cevaplayan Yanmaz “Burada daha önce yaptığım projelerden bir seçki yaptım. Fakat her fotoğrafa bakıp, çekerken beni en çok heyecanlandıranları seçtim. Bu sebeple ‘Öyle Bir Andı Ki’ dedim. Burada en eskisi 1987, en yenisi ise geçen seneden 40 fotoğraf yer alıyor” diye konuşuyor. Fotoğraf yolculuğunun başlangıcını anlatan Yanmaz “1985’te fotoğraf çekmeye başladım. Utangaç bir kişiliğe sahiptim. Bu sebeple fotoğraf sanatı insanlarla benim aramda bir köprü oldu. Başlarken şunu fark etmiştim: Bir insana verilecek en güzel hediye, aslında onun fotoğrafıdır. İnsanlar iyi çekilen fotoğraflarını hayat boyu saklarlar” diyor.

Muammer Yanmaz: Bir şair ölünce iki defa üzülüyorum

İYİ FOTOĞRAFIN DEĞİL, HEYECANIN PEŞİNDEYİM

Ancak kendisinin iyi fotoğraftan ziyade bir heyecanın peşinde koştuğunu söyleyen sanatçı Yanmaz, sözlerine şöyle devam ediyor: Benim aradığım esas şey, çekim esnasında heyecan yaşamak. O duyguyu alıyorsam, zaten fotoğraf güzel oluyor. Bazen bir sokağa giriyorum ve iyi bir fotoğraf yakalayacakmışım gibi hissediyorum. Bunun peşinden gidiyorum hep...

HİSSÎ OLMAKTAN KAÇINIYORUM

Muammer Yanmaz, edebiyatçıları fotoğraflarken yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: Edebiyatçılardan etkilenip duygusal olmaktan kaçınmaya çalışıyorum. Bu yüzden eserlerini tekrar okuyup gideyim diye bir düşüncem olmuyor. Aslında fotoğraf çekerken onları apoletlerinden sıyırıyorum. Benim için önemli olan bakışlar. Bu yüzden çektiğim kişiyle aramda bir yolculuk yaşanıyor. Portre fotoğrafçılığı satranç oyunu gibidir. Bazen biri hâkimiyet kurmaya çalışır. Bense hâkimiyet kurmadığım gibi çektiğim insanların beni domine etmesine de izin vermiyorum. Bugüne kadar çok edebiyatçıyı fotoğrafladım ama bir yazar ve şair vefat ettiğinde, eğer onu çekmediysem iki kere üzülüyorum. Bende yara oluyor. Sergideki bir kareyi diğerlerinden ayırdığını söyleyen Muammer Yanmaz, “Tinerci bir çocuğu çektiğim siyah beyaz fotoğraf diğerlerinden ayrışıyor... 1987 yılında Taksim’e gitmiştim. Meydanda telefon kulübeleri vardı... İçimde bir şey olacağına dair his oluştu. Beklerken tinerci bir çocuk geldi, hiç konuşmadık birkaç tane kare çektim. Kariyerim boyunca hep o çekimdeki heyecanın peşinden gittim” ifadelerini kullanıyor.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...