Ruhban Okulu prestij getirecek

Hükümetin üzerinde çalıştığı demokratikleşme paketinde sona yaklaşılıyor. Çözüm sürecinin ikinci aşamasıyla eşzamanlı yürüyeceği tahmin edilen pakette, Türkiye'nin çok konuşulan konulardan birisi olan Ruhban Okulu da gündeme geldi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Ruhban Okulu açılması tartışılan konular arasında. Bu süreçte öyle bir karar çıkarsa bu siyasi bir karardır. Açılabilir" dedi.Hükümetin bu yönde atmaya hazırlandığı varsayılan adımı, değerlendiren Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Elçin Macar, "Ruhban Okulu, Türkiye'nin prestiji açısından da önemli. Türkiye dini özgürlüklere müdahale eden bir görüntü içinde. Dini özgürlükler açısından bakıldığında, Türkiye'nin eleştirildiği konuların başında da bunlar geliyor. Açılması Türkiye'ye büyük prestij kazandırır" dedi. Ruhban Okulu ve Türkiye'deki azınlıklar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Doç. Dr. Macar, okulun açılmasının, diğer cemaatlerin de ruhbanları yetiştirmesini ve sınıf atlamayı beraberinde getireceğini vurgulayarak "Buraya dışarıdan öğrenciler gelecek, Türkçe öğrenecekler, Türkiye ile tanışacaklar. Belki bunların bir kısmı Türkiye'ye önyargı besleyen insanlar. Önyargıları kırılacak ülkelerine başka biri olarak dönecekler" şeklinde konuştu.Rum cemaatinin 1971'de okullarının kapatılmasından bu yana kendi kanatları altındaki bir eğitim kurumunda din adamı yetiştiremediğini belirten Elçin Macar, "1960'ların sonlarında Ermeni cemaati için de aynı şey geçerli. Ruhbanlarını burada yetiştiremiyorlar" ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Macar, Ruhban Okulu'nun YÖK'e mi yoksa Milli Eğitim Bakanlığı'na mı bağlanacağı yönündeki tartışmalarla ilgili olarak da şunları söyledi: "Patrikhane daha önceki haliyle MEB'e bağlı bir şekilde, 'azınlık okulu' statüsüyle açılmasını arzu ediyordu. Meslek Yüksekokulu vasfıyla açılması, YÖK çatısı altında tanımlanmasını beraberinde getirecek. Bir yüksekokul olarak açıldığında merkezi kararlar bu okula gönderilecek. Üniversitelerin kılık kıyafet uygulamaları uygulanırsa ne olacak? Bu tür kurumları yönetenler, Ortodoks ilahiyatını bilmeden buralara dair kararları nasıl alacak? Bu tür kurumlar resmiyet kazanmamalı, kurum içi bir eğitim mekanizması olarak okunmalı."