Hayri Baraçlı: İETT'yi kendi işim gibi yönetiyorum

"Minimum maliyet, maksimum memnuniyet önemli" diyen İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, şöyle konuştu: Biz de halkın malı olan İETT'yi, kendi işimiz gibi bu anlayışla yönetiyoruz. Kurumun başındaki yönetici doğru işler yaparsa, kamu işletmeleri verimli olur.
Sunuş İETT Genel Müdürü, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hayri Baraçlı ile yönetim, personel, hayat, gelecek ve İstanbul üzerine konuştuk. Röportajda beni en çok etkileyen iki noktayı belirteyim hemen; birincisi, Hayri Baraçlı'nın öğrencilerinin başarılarıyla gelen mutluluk hemen yüzüne yansıyor. İkincisi, babam üniversitede asistan olmamı çok istedi, şimdi iyi ki istemiş ve olmuşum, teşekkür ederim demesi. Bir ayrıntı daha, fotoğraflar için İETT garajında tekrar buluştuğumuz Hayri Bey, işletmenin filosuna yeni dahil olan otobüslerin özellikleri ve İstanbul ulaşımına yapacağı katkılar hakkında bilgi verdi. Klasik olacak belki ama gittim, gördüm, yazdım ve en önemlisi tanıdım ve mutlu oldum... İyi Pazarlar... G.K.Z.
Hayri Baraçlı, İETT'nin ilk otobüslerinden bugüne yaşanan değişimini anlattı. İstanbul'da yetişmiş olmanın, büyük kamu kuruluşunu yönetmeye katkısı var mı? İstanbul'da doğup büyüdüğüm için bu şehri iyi öğrenmeye çalışanlardanım. Liseyi de, üniversiteyi de burada okudum. Bu süreçte daha donanımlı olabilmek adına kendimi geliştirirken piyasadan da hiç kopmadım.Ben endüstri mühendisiyim o yüzden de mutluyum. Tekrar dünyaya gelsem yine endüstri mühendisi olurum. Ayrıca tekrar dünyaya gelsem, hangi takımı tutarsın deseler yine Fenerbahçe'yi tutarım (gülerek). Mesleğimi çok seviyorum, hem yeniliği ve değişimi, hem de farklılaşmayı savunan bir meslek. Yaptığım iş ne olursa olsun farklılığı nasıl ortaya çıkarabiliriz, bunun için gayret gösteriyorum. Hem özel hayatımda hem de iş hayatımda bu anlayışı daha da yaygınlaştırmaya çalışıyorum. Tabii ki hem iş hayatı hem de büyük bir kamu kurumunun üst düzey yöneticisi olmak çok kolay bir iş değil. Hem kendi işinizle ilgili birikiminiz, hem de işle ilgili tecrübenizi birleştirdiğinizde; bir tarafta kamu kurumu bir tarafta kamu kurumunun ürettiği hizmetin vatandaş tarafından kullanılması ve bunların algısının yönetilmesi önemli. Bununla birlikte hizmet konusu da sübjektif bir kavram, yani kişiden kişiye hizmetin kalitesi de değişiyor. İstanbul, kamu kurumu, ticaret ve aile kavramlarını harmanlayıp yöneticilik yapmak başarıyı arttırıyor mu? Başarıya ulaşabilmek için öncelikle "öğrenilmiş çaresizlik" kavramını yenmek gerekiyor. Bunun için iradeli ve kararlı olmalısınız. Hedeflerinizi genç yaşta belirlemelisiniz. Benim İstanbul'da yaşayıp büyümem, öğrenimimi burada sürdürmem ve ailemin de ticari hayat içerisinde olması, bir kamu kurumunda üst düzey yönetici olmamda empati yapmak açısından katkı sağladı tabii ki ama hayat zaten 'değişim' demektir. Aslında insan birbirinden farksız günler yaşadığını zanneder, ama aslında öyle değildir. Her yeni gün, her yeni saat bile birbirinden farklıdır. İşte bu, değişimin ta kendisidir. İnsan başarılı olabilmek için hayatının her anında daha iyiyi, daha yeniyi ve bir sonraki hedefini kovalamak zorundadır. Benim başarı öykümün öznesi yenilikse, yüklemi de değişimdir..."PRİP" ilkenizi açıklar mısınız? Ben sadece iyi bir hizmet yapıyorum dediğinizde başkasını etkilemeyebilir. Asansörle birinci kattan altıncı kata çıkarken süre bazılarına çok uzun, bazılarına da çok kısa gelir. Yani takvim herkes için aynı olsa da, zaman herkes için başka türlü ilerliyor. Bu noktada tıpkı zaman gibi hizmetin kalitesi de kişiden kişiye değişen sübjektif bir kavramdır diyebiliriz. Buradan "PRİP"e gelirsek; kaliteli hizmet sunabilmek için bizim "PRİP" dediğimiz 4 ilkemiz var. Açılımı da Proaktif, Reaktif, İnnovatif ve Pozitif terimlerinin baş harflerinden oluşuyor. Yani kurumumuzu değişen yeni koşullara adapte etmek için proaktif, hizmet verdiğimiz ulaşım sektöründe başarılı olmak için gelişmelere karşı duyarlı yani reaktif, yenilikleri ortaya koymak için inovatif ve problemlere karşı da pozitif bir anlayışı ortaya koymaya çalışıyoruz.Bu anlayışın işleyişi nasıl oluyor? Esasında bu anlayışlar kuruma benimsetilirken üst yönetim karar alır, kararlarının arkasında durur ve sonrasında ise tabana yayılır. Bunları ön planda tutarken aynı zamanda diyoruz ki, bizim için kritik nokta olan işletme bir kamu kurumudur. Diyeceksiniz ki, kamu kurumlarının kaynağı vardır ve o kaynağa göre yönetirsiniz olur, biter. Bu kaynakları istediğin gibi yönetirsin diye değil, bu kaynağı kendi işiniz gibi sahip çıkıp yönettiğinizde daha başarılı ve mutlu olursunuz. Yani nedir? "Minimum maliyet maksimum memnuniyet" bunu yakaladığımız an biz diyoruz ki; hakikaten mutluyuz. Tabii ki hedef, hem bugünü hem de geleceği toplu ulaşım hizmetinde yönetmek. Bunu yaparken de yönetim anlayışını en üst düzeyden en alt kademeye kadar herkese bütünsel kalite yaklaşımında benimsetmeniz gerekiyor. Bütünsel kalite nedir? Vatandaşın memnuniyeti, hizmeti üreten kurumdaki çalışanların memnuniyeti, hem de hizmetin üretilmesini sağlayan tedarikçilerin memnuniyetidir. Ve bu üçlü memnuniyet neticesinde bütünsel kaliteyi yakalamış olursunuz. Bizim kalite anlayışımızdaki en temel hedefimiz budur. Kamuda anlayış algısı değişmeli mi? "Kamu işletmeleri verimsizdir" kavramı diye bir şey yok. Kamu işletmeleri de verimlidir. Etkin demek doğru işleri yapmak, verimlilik ise işleri doğru yapmak. Eğer siz doğru işleri doğru şekilde yaparsanız hem etkin hem de verimli olursunuz. Bunu kuruma yansıttığınızda kurumda da bir dinamizm yakalanmış olur. Dinamizm yakalamak için ise hedeflerle yönetime ihtiyaç var. Hedeflerle yönetimi ortaya koyup, bu hedefleri de tutturma noktasına geldiğiniz zaman başarı biraz daha üst seviyeye doğru çıkıyor. İşleyişin ekibe yansıması nasıl oluyor? Bizim hedefimiz esasında kurumdaki problemleri çözebilmek. Kurumdaki problemleri çözebilmek için de bir ekibe ihtiyacımız var. Bu ekip sadece genel müdürden ibaret değil, tüm çalışanları içine alan bir ekipten bahsediyorum. Bu ekip ile birlikte problemleri çözebilmek için çalışanların da belirli bir eğitim seviyesinde olması gerekiyor. Fakat kamu kurumu olduğu için insanlar biraz da diyorlar ki; ben bu kadar çalışırım, bu kadar dururum. Ben de tüm arkadaşlarıma şunu söylüyorum; Ben İETT'den emekli olacak insanlarla çalışmak istemiyorum. Yani kariyer hedeflerini İETT ile sınırlandıran insanları kastediyorum. Burada insanlar kendilerini geliştirecekler, geliştirdikleri vakit başka kurumlar daha üst pozisyonda onları isteyecek ve onlar da üst düzey yönetici olarak oralara gidecekler. Böyle olduğu zaman kamuda değişim ve dönüşüm yakalanmış olur. Öteki türlü klasik manada kendi kendimizi tüketmiş oluruz. Herhangi bir problemle karşılaştığınızda çözüm yolunuz ne oluyor? Tabii ki problemler var. Çözüyoruz, çözmeye gayret gösteriyoruz. Problem çözmek yerine oluşumunu engelleyici sistemler kuralım, kurduğumuz sistemler ile beraber o problemler tekrar etmesin. Benzer problemleri de çözmeye gayret gösterelim ama eğer biz sadece problem çözmekle uğraşır sistem kurmayı ertelersek, benzer veya daha kötü problemlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bunu kurum stratejisi olarak bir üst seviyeye daha çıkarıyor ve problem olmadan zayıf nokta analizi yapıyoruz. Yani henüz problem oluşmadan problem çözmeyi engelleyecek bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Zaten yeni misyonumuzda da şu var; açığa çıkmamış ihtiyaçların karşılanması. Onun için hem teknolojiye sahip olmak hem de toplu ulaşım hizmetinin kalitesini artırıcı çalışmalarda bulunmak bizim temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. "Toplu taşıma aracıyla eve gelip gidiyoruz" Araç bırakıp toplu ulaşım kullanma uygulamanızı açar mısınız? 3 ayda bir hafta, ben dâhil genel müdür yardımcıları, daire başkanları, müdürler, şefler, hizmet aracı olan arkadaşlarımız araçları bırakıyoruz ve bir hafta boyunca toplu ulaşım araçlarıyla eve gidip geliyoruz. Bu da bize toplu ulaşım için bir empati kurma şansı veriyor. Böylece problemleri yerinde izleyip her çalışanımızın kayda geçirdiği problemleri değerlendiriyor ve iyileştirmek için harekete geçiyoruz. Şimdi bir hafta, memur servislerini de kaldıracağız, onlar da toplu ulaşım araçlarıyla evlerine gidip gelecekler.2013 HEDEFLERİ Vatandaş gözüyle her yeri denetliyoruz Hayri Baraçlı, toplu ulaşımda yaşanan sıkıntıları vatandaşın gözünden tespit etmek için başlatacakları yeni uygulamayı şöyle anlattı: "Gizli müşterimiz" kartını dolduracak ve dolum istasyonunu denetleyecek. Durağa gidecek, durağı denetleyecek. Çağrı merkezini arayıp, otobüsün geç geldiğini bildirecek ve çağrı merkezini denetleyecek. Otobüse binecek, şoförü ve otobüsü denetleyecek. Otobüsten indiği zaman durağı denetleyecek. Evinden İETT'ye e-posta yazıp Beyaz Masa'yı denetleyecek. Böylelikle sıkıntılar bizlere daha iyi aktarılmış olacak.Hizmet noktalarında açık ve gizli denetimlerle, İETT 15 noktada vatandaş ile temasa geçer. Otobüs, duraklar, istasyonlar, kart dolum bayilerini denetleyecek ekibin kullanacağı mobil yazılım geliştirdik. Müşteri memnuniyetini tespit etmek daha da kolaylaşacak.
BUS LANE UYGULAMASI Daha da hızlanan toplu taşıma tercih edilecek Toplu taşımayı rahatlatmak ve vatandaşları toplu ulaşım araçlarını kullanmaya teşvik etmek amacıyla sadece toplu taşım araçlarının kullanacağı "Toplu Taşıma Yolu" (Bus Lane) uygulamasını başlattık. AKBİL YERİNE ELEKTRONİKKART İstanbul'da günde 5 milyon yolcu taşıyoruz İstanbul genelindeki toplu ulaşım sisteminde günde 5 milyonun üzerinde geçiş yapılmaktadır. 2010 yılında yeniliklere paralel olarak Akbil'den Elektronikkart'a geçiş yaptık. AKILLI ETİKET Duraklara "NFC ve QR Code" sistemi geliyorNFC-QR Code-akıllı etiket ile cep telefonundan ödeme yapmak, kontör yüklemek ve transfer mümkün olacak. Duraklara yerleştirilecek akıllı etiket cihazlarına, cep telefonu yaklaştırılarak duraktan geçecek olan otobüs ve hat bilgileri görülecek. PERSONELE EĞİTİM VERİLECEK İETT sürücü akademisi yıl sonunda başlıyor İETT sadece asfalt yollar üzerine hareket eden demir, çelik, mekanik ve elektronik aksamdan oluşan taşıtlardan ibaret değildir. İnsan faktörünün öneminin farkındayız, bu yıl "İETT Sürücü Akademisi"ni hayata geçirmeyi planlıyoruz. ÇEVRE DOSTU ARAÇLAR Otobüs filosu, dünya standardına yükselecek Filo yenileme çalışmalarını 2011 yılında başlattık. İETT 'işletmeci' kuruluş olarak öz kaynaklarıyla yüzde 95 oranında bir yatırım yaparak 2013 sonuna kadar otobüsler, uluslararası standart üstü, klimalı, erişilebilir ve çevre dostu hale gelecektir.


