Demokrasinin zaferi

Demokrasinin zaferi

GÜNDEM Haberleri

27 Nisan bildirisinin yayımlandığı 2007 yılı sert tartışmalarla geçti. Cumhurbaşkanı, asker ve muhalefet kanadından 'rejim tehlikede' bahanesiyle hükümete tavır konuldu. Cumhurbaşkanlığı seçimi yeter sayısı için 367'nin dayatılması, hem hükümetin hem de demokrasinin yolunu açtı. Zira sistem zorlanması referandum ve seçimde AK Parti'yi zirveye taşıdı.

27 Nisan bildirisi-2
Buket GÜVEN
buket.guven@tg.com.tr

Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları 2007 yılına girilmesi ile beraber alevlendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olacağı varsayımı ile cumhurbaşkanlığı seçimi AK Parti'ye karşı muhalefetin yoğunlaşmasına yol açtı. Asker de cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarına dahil olurken dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "Erdoğan cumhurbaşkanı olmamalı. Silahlı kuvvetler buna kayıtsız kalmayacaktır diye düşünüyorum" ve "Başbakan, başkomutan olamaz. TSK ile uyumsuz birinin başkomutanlık yetkisini de kuşanan cumhurbaşkanlığına oturması engellenmelidir. Kamuoyuna cumhurbaşkanlığı seçiminin başkomutanlık boyutunu da anlatmalıyız" sözleri yaşanacak krizlerin habercisi oldu.

Sözde değil özde nbsp;
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Karargahı'nda, Nisan 2007 tarihinde kuvvet komutanlarının da hazır bulunduğu bilgilendirme toplantısında "Seçilecek cumhurbaşkanı aynı zamanda TSK'nın başkomutanıdır. Biz hem cumhurbaşkanımızın hem de aynı zamanda başkomutanımızın Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamızda ifadesini bulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter yapısına bağlı ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının oraya seçileceğine olan inancımı belirtmek istiyorum" sözleriyle askerin tavrını ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Nisan 2007 'de Harp Akademileri Konferansında yaptığı konuşmada "Türkiye'de siyasal rejim, Cumhuriyet kurulduğundan beri, hiçbir dönemde günümüzde olduğu kadar tehlikeyle karşı karşıya kalmamıştır. Laik Cumhuriyet'in temel değerleri ilk kez açıkça tartışma konusu yapılmaktadır" diyerek tartışma ortamına "rejim" tartışmasını da ekledi.

"367 Kanadoğlu" devrede nbsp;
Dönemin Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu o dönemde muhalefetin ön sıralarında yer aldı. Kanadoğlu'nun TBMM'nin cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa'nın 102. maddesine göre üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile toplanması gerektiği, ilk turda TBMM Genel Kurulu'nda en az 367 kişi bulunmaması durumunda diğer turlara geçilemeyeceğini ve Anayasa uyarınca erken seçimin kaçınılmaz olacağı görüşü muhalefete büyük ölçüde yardımcı oldu. Bu görüşe göre o dönemde 354 milletvekili olan AK Parti'nin muhalefet desteği olmadan yeni cumhurbaşkanını seçmek için TBMM Genel Kurulu'nu bile toplayamayacaktı. Oysa ki daha önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinde böyle birşart gündemse bile gelmemişti.

Erdoğan 'Gül' ismini açıkladı nbsp;
Tartışmalar devam ederken 24 Nisan 2007 tarihinde Ak Parti Grup toplantısında Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül'ü açıkladı. 27 Nisan 2007 Cuma günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci tur oylamada 361 milletvekili oy kullanırken, seçime tek aday olarak katılan Abdullah Gül 357 oy aldı. 3 oy geçersiz, 1 oy ise boş çıktı. Üçte iki çoğunluğun sağlanamaması üzerine seçimin ikinci oylamasının 2 Mayıs 2007 Çarşamba günü yapılması kararlaştırıldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP, ANAP ve DYP ortak hareket etme kararı aldı. CHP ilk tur seçimin ardından aynı gün içinde Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. nbsp;
Bu arada emekli orgeneral Şener Eruygur'un genel başkanlığını yaptığı Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin önderliğinde 'Cumhuriyet' mitingleri yapılmaya başlandı. "Cumhuriyetine sahip çık", "Laik değilsen layık değilsin", "Çankaya'da imam istemiyoruz" sloganları ile yapılan mitingler Türkiye'nin birçok şehrinde kutuplaşmayı tetikledi.

Askerden gece muhtırası
27 Nisan 23:17'de Türkiye Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan e-muhtıra ile sarsıldı. İnternet üzerinden yapılan basın açıklamasında cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde laiklik konusunun tartışılıyor olmasından duyulan rahatsızlık yer aldı. Bu tartışmalarda TSK'nın taraf ve laikliğin savunucusu olduğunun altını çizilirken, TSK'nın kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme kararlılığında olduğunu vurguladı.
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bildirinin ertesi günü "Sorumlusu iktidardır" diyerek askerin yanında yer aldı. DYP Genel Başkanı olan Mehmet Ağar "Siyasette millet dışında hiçbir yolum olamaz" demeci ile bildiriye destek vermedi. ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu "Ülke bir krizle karşı karşıya, çözüm derhal seçime gitmektir" diye çağrıda bulundu. nbsp;
Tüm bu gelişmeler yaşanırken bu kez baskılar Anayasa Mahkemesi üzerinde yoğunlaştı. Krizin kilidi ise Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs 2007 günü verdiği kararla çözüldü. Yüksek Mahkeme cumhurbaşkanlığı seçimi için gerekli toplantı ve karar yetersayısının 367 olduğunu açıkladı. Aynı gün erken seçim kararı alındı. Seçimin 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılması TBMM'de 3 Mayıs 2007 tarihinde oybirliği ile kabul edildi. Cumhurbaşkanı Sezer de yaptığı açıklamada yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar görevine devam edeceğini ifade etti. nbsp;367 tartışmasının damgasını vurduğu seçimde AK Parti aldığı yüzde 46.58'lik oy oranı ile birinci oldu. CHP yüzde 20.88'de, MHP yüzde 14.27'de kaldı. nbsp;
MHP Genel Başkanı Bahçeli Temmuz 2007 "AKP milletin iradesiyle yeniden iktidar oldu. Cumhurbaşkanlığına da istediği kişiyi seçebilir. Biz toplantı yetersayısı için orada bulunuruz" dedi. Gül yeniden adaylığını açıkladı. 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan üçüncü tur oylamada Abdullah Gül 339 oy alarak 11'inci Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Türkiye Ekim 2007 tarihinde de bu kez referandum için ikinci defa sandık başına gitti. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için Ekim 2007'de halkoylamasında yüzde 68.95'i "evet" oyu alarak kabul edildi. -BİTTİ-


nbsp;Demokrasinin zaferi

Nafile turlar
Sabih Kanadoğlu'nun yönlendirdiği muhalefet 367'de ısrar etmişti. Yapılan üç oylamada da 367 oyu bulunamayınca Abdullah Gül, "Bu nafile turlar, TBMM'nin itibarını zedeledi" diyerek tepkisini dile getirmişti.

Her kafadan bir ses nbsp;
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, "laiklik" ve "rejim" vurgusuyla tartışmanın odağı haline gelirken, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da açıklamalarıyla gündemi belirliyordu.

MİMARI BÜYÜKANIT
E-BİLDİRİYİ BEN nbsp;KALEME ALDIM
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt muhtıra olmadığını iddia ettiği bildiriyi daha sonra bizzat kendisinin kaleme aldığını açıklayacaktı. İnternet vasıtasıyla yapıldığı için basın tarafından e-bildiri olarak nitelendirilen açıklama ise Ağustos 2011 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel tarafından Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden kaldırıldı. Böylece bu dönem de tarihin nbsp;tozlu raflarında yerini aldı.


Demokrasinin zaferi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...