Çözümün özü dolar ihtiyacını azaltmak

Çözümün özü dolar ihtiyacını azaltmak
Ekonomi Haberleri

Cari açık ve dış borçlarla birlikte yaklaşık 200 milyar dolara ihtiyacımız var.

Sermaye piyasaları son iki ayda hem finans oyuncularını hem de reel yatırımcıları "hallaç pamuğu" gibi savuruyor. Eylül başında Amerikan Merkez Bankası (FED) "tahvil alımlarına devam" diyor, borsa 66 binden 80 bine çıkıyor. Ardından başlıyor bir ekim korkusu ve yeniden 73 bin puana düşüş! Ekimi de FED "pas" geçiyor, ikinci defa 80 bin!.. Ardından gelen iki veri; ABD tarım dışı istihdam beklentilerden 2 misli artıyor. ABD büyümesi 2.8 ile beklentilerin çok üzerinde geliyor. Sonuç, geçen hafta gördüğümüz 70.800 dibi... Yine imdada FED yetişiyor, yeni Başkan Yellen "teşviklerin devamından" söz ediyor, son kapanışımız 74.200!.. Tabii bu arada dolar da boş durmuyor; bir 2'nin altında, bir üzerinde... Birçok kesimde "acaba yeni rekorlar kırar mı" düşüncesi!.. Hikâyenin özü aynı, hareketler aynı... Şimdi piyasanın gösterdiği bu reaksiyonlara bakarak, "FED aralık ayını da pas geçerse yılbaşı rallisi için iyi bir sebep olur mu" sorusu soruluyor. Yani çok kolay gibi görünen bir döngü oluşmuş. Bu, işin finans oyunu tarafı, bir de reel tarafı var. FED'in iki dudağının arasından çıkan, neden bu kadar önemli? Madde madde sıralayalım:1- Geçen hafta cari açığımız beklentilerden yüksek geldi. Yıl sonunda 60 milyar dolara ulaşacak. Yüzde 4'ün altında bir büyüme beklentisine rağmen cari açığın milli gelire oranı yüzde 7'nin üzerinde gerçekleşecek gibi... Yani büyüme oranı düşük seyrederken, döviz ihtiyacı var. TL kaynağımız yetersiz, dolayısıyla üretim ve tüketim döviz bağımlısı durumda... Küresel sermaye hareketlerine karşı duyarlılığımız yüksek hale gelmiş.
2- Merkez Bankası verilerine göre; ağustos sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku, 2012 sonuna göre yüzde 26 oranında artmış, 127 milyar dolar olmuş. Üstüne bir de cari açığı ekleyin, neredeyse 200 milyar dolarlık bir döviz ihtiyacı! ABD, parasal genişlemelere devam ettikçe, ihtiyaç duyulan doları bulmakta sıkıntı çekilmiyordu. Önümüzdeki dönem ise tam tersi bir durum arz ediyor. Dolar bolluğu azaldıkça ve bunun faizi yükseldikçe, ister istemez bizim gibi tasarrufu yetersiz olanlar ve bu sebeple dolara ihtiyaç duyanlar, durumdan etkilenecek.
İşte dolar musluklarının açılıp kapanması bizi bu sebeple yakından ilgilendiriyor. Bu sebeple FED'in alacağı kararlara bu kadar fazla odaklanıyoruz. Ekonomi yönetimi bunun farkında ve gerekli tedbirleri alıyorlar, uyarılarını yapıyorlar. Tedbirlerin özünde tasarrufların artması ve borçlanmanın azalması var. Ancak bu tablonun "üretim ve ihracat odaklı" yapısal reformlarla desteklenmesi lazım ki; ithalat ve döviz ihtiyacı azalsın ve iktisadi faaliyetler "döviz getirir" hale gelsin. İşin diğer ayağı da Türk Lirası likiditesini artırmak... Para basarak değil tabii ki ama yastık altı birikimleri ekonomiye kazandırarak ve vergi reformunu yapıp "kayıt dışılığı" azaltarak bu mümkün... Türk Lirası likiditesi arttıkça tabii olarak döviz talebinin azaldığını göreceğiz.
BARDAĞIN DOLU TARAFI
Öte yandan şunları da görmezden gelmemeliyiz. 6 aydır küresel para arzının azalacağını konuşuyoruz ama FED hâlâ aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımlarına devam ediyor. Buna rağmen gelişmekte olan ülkelere net sermaye girişlerinde azalma var. Bu ülkelerde döviz kurları ve faizler yükseliyor. Borsalar zirvelerinden uzaklaşmış durumda… Yani "para musluklarının kapanacağı" beklentisini piyasalar zaten şimdiden belli ölçüde fiyatlamış. Bir başka problem de kimsenin reel ekonomide ne olup bittiğine bakmaması... Özellikle gelişmiş ülkelerde işler yavaş yavaş düzelme eğilimine giriyor ki, parasal teşviklere gerek kalmıyor. Yani bu gidiş, bir kriz gidişi değil; bir "normalleşme" hali... Hem küresel toparlanma eğiliminin hem de döviz kurlarında yaşanan artışın; içeride, büyümenin temel dinamiğini oluşturan sanayi üretim rakamlarına ve kapasite kullanım oranlarına nasıl pozitif yansıdığına bir de bu açıdan bakıp, gelişmeleri doğru yorumlamak lazım…


Haftanın gündemi yine FED
Gözler ABD'de olunca, oradan gelen veri akışı ve açıklamalar da dikkatle takip ediliyor. Önümüzdeki hafta FED Başkanı Bernanke başta olmak üzere, neredeyse bütün FED bölge başkanlarının konuşacağı bir hafta olacak. Özellikle Çarşamba günü açıklanacak 29-30 Ekim FED Toplantı Tutanakları, piyasalarda yine dalgalanmalara sebep olabilir. Perşembe günü göreceğimiz haftalık işsizlik başvuruları ise, aylık istihdam verisi hakkında öncü gösterge olacağından dikkatle takip edilecek. İçeride ise tahvil ihaleleri ve faiz toplantısının ardından TCMB'nin açıklamaları izlenecek.


Ö.Faruk bingöl

omerfaruk.bingol@tg.com.tr
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...