Hayal ürünü!

İtalya asıllı Antonio Campana, Arjantin’de hayata tutundu. Ülkenin en önemli zenginleri arasına girdi. Ellili yaşlarda kansere yakalandı. Ölmeden hayali olan rüya kasaba Campanopolis'i kurdu.
Arjantin’de Orta Çağ Avrupası mimarisiyle inşa edilen binaları, taş evleri ve dar sokakları ile açık hava müzesi Campanopolis, ziyaretçilerine tarihte yolculuk etme fırsatı sunuyor. Başkent Buenos Aires’e yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Campanopolis, 200 hektarlık bir alanı kapsıyor. Campanopolis’in kuruluş hikâyesi, mimar veya mühendis olmayan hatta yükseköğrenim dahi görmeyen iş adamı Antonio Campana’nın içinde göller, nehirler ve ormanın bulunduğu alanı satın almasıyla başladı. Latin Amerika’nın ilk Orta Çağ kasabası niteliğindeki kasaba, 100 binden fazla ağacı ve orada yaşayan hayvanlarla korunmuş alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Tarihin izleriyle süslenmiş binalar, göller ve bahçeler içeren Campanopolis’te, Campana’nın eserlerini topladığı, demir parmaklık ve ahşap müzesi gibi küçük müzeler de bulunuyor. Turist kafilelerinin ziyaret listesinde ilk sıralarda bulunan bu açık hava müzesine, şehirden uzak olmasına rağmen her sene binlerce turist, ziyarete geliyor.
NEREDEN NEREYE!
İtalyan göçmeni bir aileye mensup olan Antonio Campana, 1933 yılında, Buenos Aires eyaletine bağlı Avellaneda şehrinde doğdu. Çalışmak zorunda olduğu için yalnızca altıncı sınıfa kadar eğitim alan Campana, ticarete atıldı. Henüz yirmili yaşlarındayken ilk iş yerini açtı ve işlerini büyüterek devam ettirdi. Ellili yaşlarda kansere yakalandı. Doktorlar tarafından en fazla beş sene yaşayabileceği söylendi. Ancak 2008’de 75 yaşındayken hayatını kaybetti.
Antonio Campana'nın kanserle mücadelesinde, stresten uzaklaşıp kendisini hayali olan Campanopolis'i kurmaya adamasının büyük rol oynadığı belirtiliyor.