Üçüz teyzeler: Hastalıkta, sağlıkta mutlulukta beraberiz

Karakterleri aynı ve birbirlerine çok benzeyen sevimli nineler: "Hastalığımız bile aynı. Hepimizin problem çıkaran yerleri aynı..."
Ordu'nun Perşembe ilçesinin Yazlık köyünde yaşayan Emriye, Hayriye ve Hacer Sarı kardeşler. Onları ilk defa televizyonda izlediğimde bir gün tanışmayı çok istemiştim. 85 yıl önce aynı yumurta üçüzleri olarak dünyaya gelmiş olan bu sevimli nineler, insanı hayran bırakıyor ve merak uyandırıyor. Ordu'nun adeta simgesi haline gelmiş nineleri de köylerinde ziyaret ettik. Onları dinlemek aslında bir hayli zor, kimin kim olduğunu anlamaya başladığınız anda bu defa konuşmalarının ve huylarının ne kadar benzediğine şaşırmaktan bir süre kendinize gelemiyorsunuz. Sadece Hacer nine evli ve eşinden bir kızı, bir de eşinin önceki evliliğinden olan 2 çocuğu var. Emine ise eşinin önceki evliliğinden olan kızı. Onun anlattıkları da en az üçüz nineler kadar ilginç.
Hacer Anne'yi ne kadar süredir tanıyorsunuz?
Hacer Anne'yi çok küçüklüğümden beri tanıyorum. Babamla yaklaşık 50 yıldır evliler.
Küçükken teyzeleri ayırt etmek için işaretleriniz var mıydı, karıştırıyor muydunuz onları?
İlk tanıştığımda karıştırıyordum. Evde Hacer Anne'yle birlikte yaşadığım için onu karıştırmıyordum. Ama diğer iki teyzeyi hangisi hangisi tanıyamıyordum. Hatta Emriye Teyzem koluna kolye tarzı bir bilezik takıyordu onu ondan tanıyordum. Hayriye Teyzem de ülser hastası dudağında ülser hastalarında olan siyah ufacık bir leke vardı oradan tanıyordum. Biz iki kardeşiz, kardeşim benden bir yaş küçük (aynı anne ve babadan) ve küçükken kardeşimle onu işaret yapmıştık öyle tanıyorduk. Tanımadığım zaman da anneme soruyordum. Hacer annemle birlikte yaşamamıza rağmen üçü aynı kıyafet giyerse, aynı başörtüsünü takarsa onu bile karıştırıyordum.
Karakterlerimiz aynı, huylarımız da çok benziyor diyorlar. Öyle mi sizce de?
Üçü de çok konuşkan ama karakterleri çok farklı aslında.
Hacer anneni nasıl tarif edersin?
Dışarıda çok sakin duruyor ama evin içinde daha konuşkan. Bir işe gireceği zaman en atılganları o ama misafir geldiğinde veya dışarıdan birisi geldiğinde konuşurken daha çekinden duruyor.
Emriye Teyze?
Yabancı veya misafir geldiğinde o daha konuşkan, daha rahat iletişim kurabiliyor, çekinmiyor.
Ya Hayriye Teyze?
O çocukluğundan beri daha çalışkan, ev işlerini de hep o yapardı çocukken. Her kandilde, bayramda mutlaka yanlarına inerdim ve şimdi gündüzlerim hep orada geçiyor ama eskiden okulum vardı ara ara giderdim ve her gittiğimde Hayriye Teyze'yi evin işini yaparken görürdüm. Emriye Teyze daha çok odun, tarla, bahçe işleriyle ilgilenirdi. Hayriye Teyze de evde sessizdir ama dışarda o da konuşkandır. Hayriye Teyzem daha konuşkanmış gibi duruyor ama eve geldiğinizde o daha sakin.
Baban ilk Hacer Teyze ile evlendiğinde hiç zorlanmamış mı, karıştırmamış mı?
Hacer Annem babamla kaçarak evlenmiş. Babam düğün yapacak maddi durumu olmadığı için kaçmayı teklif etmiş. İlk "bana kaçar mısın" dediğinde kime söylediğine emin olamamış. Sonra Hacer Teyze, ona kaçtığında emin olmuş isimden.
Çocukluk zamanlarında köyde şaşırmışlar mı?
Evet, hâlâ da şaşırıyorlar. Biz mesela Hacer Anne ile köye gittiğimizde şoför hâlâ "Hayriye Teyze" veya "Emriye Teyze" diyor. Babamla sonra köye gittik aynı şoför babama "Hacer Teyze'yi geçen köye götürdüm" dedi. Oysa taşıdığı Emriye Teyze idi. Ben dedim "o hiç gelmedi bu aralar köye" diye.
Birbirlerinin yerine geçtikleri oluyor muymuş eskiden?
Küçükken yaramazlık yaptıklarında birbirlerinin yerine geçerlermiş. Mesela Hacer Annem kaçtığında başta söylememiş kardeşler idare etmiş, bir gün sonra ortaya çıkmış.
Aşırı ilgiden memnunlar mı? Rahatsız oluyorlar mı hiç sürekli tanımadıkları insanların gelmesinden, fotoğraf çekilmesinden?
Çok memnunlar. Hatta bir süre kimse gelmezse "Kimse gelmedi" diyorlar, soruyorlar.
Emriye Teyze ile Hayriye Teyze, Hacer Teyze'ye sitem ettiler mi hiç evlenip onları bıraktı diye?
Hayır. Babamı da çok seviyorlar ve zaten hâlâ sürekli beraberler. Kardeş gibi görürler babamı.
Neden hiç evlenmemişler?
Babaları hasta, anneleri hastaymış o dönemde. Uzun süre onlara bakmışlar. Zaten 78 yaşları civarlarındaydı anne ve babaları vefat ettiğinde, o yaştan sonra da evlenmek istemediler.
Kendilerini seyrediyorlar mı TV programlarında?
Seyrediyorlar. Gülüyorlar.


Emine Hanım'ı burada görmeyi çok istiyoruz
Burada Emriye, Hayriye ve Hacer Teyze sorulara hep beraber cevap verdiği ve bir ağızdan konuştukları için, ayırt etmem imkansızdı ben de cevapları bir ağızdan size iletiyorum.
Emriye Teyze de Hayriye Teyze de hiç evlenmemiş. Neden diye soruyorum bir ağızdan cevaplıyorlar:
Evlenince ne oluyor ki huzur evinde evli çiftler ama bak biz bir aradayız ve mutluyuz.
Ben de evlenmeyeyim mi?
Sen bilirsin. (Gülüyor Emriye Teyze ve kulağıma diyor ki:) Evlenmekte bir şey yok.
Hacer Teyze'ye evlilik mevzusunu soruyorum.
Karıştırma işte yıllar önce evlendik. Çok zaman geçti. Mutluyuz çok şükür.
Çok benziyorsunuz, peki ya karakterleriniz, hayatlarınız benziyor mu?
Benzemez mi. Hastalığımız bile aynı. Geçen sene dizlerimizden rahatsızlandık hep birlikte. Hepimizin problem çıkaran yerleri aynı.
Peki ya soğuk algınlığı onu da mı aynı anda oluyorsunuz?
Evet.
Evinizi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın talimatıyla yapmışlar, kendisi geldi mi buraya?
Gelmedi. Gelsin, çok isteriz. Çok teşekkür ederiz, çok seviyoruz hepsini, ama Emine Erdoğan'ı ayrı, o gelsin buraya, isteriz.
Birbirinizden uzak kalabiliyor musunuz?
Hayır, Hacer bile evli ama her gün bizi ziyarete gelir, buluşuruz.
Gençlere ne tavsiye edersiniz?
Bu dünya fani, Allah'a güvenin kula değil.


ESKİ EVİN İÇİNE KAR YAĞIYORDU
Teyzeler tek yumurta üçüzleri ve 6 kardeşli bir ailenin parçası olmuşlar. En büyükleri Gülşen Abla da onlara çok yakınmış ve onlarla yaşarmış. Hatta birçok kişi onları dördüz zannediyor. Teyzelerin söylediğine göre; Gülşen Abla köyde ev şartları çok kötü olduğu günlerde "Neredeyse donarak" ölüyormuş. Hacer Teyze'nin kızı Emine de, yeni evlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın talimatıyla yaptırılmadan önce şartların çok kötü olduğunu ve evin içine kadar kar girdiğini anlatıyor.
BURCU ÇETİNKAYA