Sabrımı kaybettim hükümsüzdür!

Sabrımı kaybettim hükümsüzdür!

YAŞAM Haberleri

2000 yılında nüfus cüzdanımı çaldırdım. Sonrası polisiye roman gibi… Yakalanmalar, ifadeler, gözaltılar… Buyurun otuz iki kısım tekmili birden…

HABİB ARVAS/ TÜRKİYE GAZETESİ
Ben yaptım, siz yapmayın, ben yandım, siz yanmayın! Bundan 15 yıl evvel arabamın içinde bıraktığım çantamdan ehliyetim ve nüfus cüzdanımı çaldırdım. nbsp;
Doğrusu pek üzülmedim. Amaan sende, kayıp ilanı verir yenisini çıkarırdım, zoru yoktu ya. nbsp;
Bunun bir kâbusa dönüşeceğini hesaplayamıyordum daha. nbsp;
Nasıl mı? nbsp;
Hadi buyurun, birlikte yaşayalım…
Takriben 4 yıl geçiyor. Annemin kimliği için uğraşırken jandarma tarafından arandığımı öğreniyorum. Meğer Erdek'te hırsızlığa teşebbüs etmiş ve yakalanmışım!
Şok oluyorum tabii... Kimlik filan da gelmiyor aklıma.
Karakola hayatımda gitmemişim, yine gitmiyorum. Hemen bir avukat tutuyorum. Sağ olsun dikkatle takip ediyor.
Meğer belgelerimi çalan şahıs, kimliğimdeki resmi sökmüş ve yerine kendi fotoğrafını yapıştırmış. Sonra hırsızlık yaparken yakalanmış. Benim kimlik bilgilerim üzerinden ifadesi ve parmak izi alınmış, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.
Aptal değil ya, elbette duruşmalara katılmıyor. Arayın bulun Habib Arvas'ı, tiz mahkemeye çıkarıla. nbsp;
Sabrımı kaybettim hükümsüzdür!

SAÇLARIM AĞARDI nbsp;
Düzce'deyim. nbsp;
Kuzuluk'a geçecek, tatil keyfi yapacağım güya…
Gecenin bir vakti bulabildiğim otelde tek kişilik oda yok, üç kişiliğe de tamam diyorum. Oda arkadaşlarım temiz gençler. Onlara menkıbeler anlatıyorum. Feyzli bir sohbet oluyor, İslam büyükleri hatırlanınca. nbsp;
Bakın şu işe ki sabaha karşı hırsızlıktan gözaltına alınıyorum. Çocukların şaşkınlıktan gözleri büyüyor. Daha birkaç saat evvel kul hakkından bahseden adam hırsız çıksın. Profesyonellik de bu kadar olur ama. nbsp;
Yüzlerine bile bakamıyorum. Hani derler ya "yer yarılsa da…"
Karakolda 8 saat gözaltında kalıyor 8 yıl yaşlanıyorum. Dostlar gelmiş kapıda, nöbetçi savcı ifademi alıp bırakıyor.
Bu sadece biri tabii. Adam gece gündüz çalışıyor, o yakalandıkça benim vukuatım artıyor. Defalarca savcılığa gidip geliyorum, adliye koridorları ikinci adresim oluyor. nbsp;
Ama iş bir türlü sonlanmıyor. Son gittiğimde hâkime resmen yalvarıyorum, "N'olur beni hapse atın, cezam neyse razıyım." nbsp;
Kolay değil, yola çıkamıyorsun, polis arabası gördükçe ödün kopuyor. nbsp;
Maddi zararlar bir yana bedenen ve ruhen yıpranıyorum. nbsp;Bu keşmekeşten bıkmış usanmışım, encamımız hayrola...
Herkesten dua istiyorum, detaya da giremiyorum bir sıkıntım var diyorum dostlara. nbsp;
Ve o duaların bereketiyle "sevgili hırsızım" suçüstü yakalanıyor. Benim mahkemeye yolladığım fotoğraflarla karşılaştırıyorlar. İş anlaşılıyor. nbsp;
Oh be nihayet, kurtuldum!
Sahi kurtuldum mu acaba?
ŞÖYLE BUYURUN
2010 yılı. Böylesi bir bahar günü fıtık ameliyatı oluyorum. Yattığım hastane hemen evimin yakınında. nbsp;
Ertesi sabah taburcu ediyorlar, "gidin evde istirahat edin, kıpırdamayın ama!" nbsp;
Yaram henüz taze pantolon giyemiyorum, eşofmanlarımla iniyorum aşağıya. Hastane çıkışında güler yüzlü bir arkadaş bana kapı açıyor. "Allah razı olsun" diyorum ona. nbsp;
Muhatabım "Allah sizden de razı olsun" deyip çıkmama yardımcı oluyor.
Ben çağırttığım taksinin gelmesini beklerken bir başka güler yüzlü arkadaş saygı ile arabasını yanaştırıp "Habib bey, şöyle buyurun" diyor.
Doğrusu mahcup oluyorum. Belli ki yakınlarımdan biri beni eve bıraktırmak için yollamış. Mizacım gereği yük olmak istemiyorum insanlara.
- Yok, sağ ol Abicim, ben taksi ile gideyim, evim zaten hemen şurada. nbsp;
Adam yaklaşıyor ve sessiz bir şekilde, "Habib Bey, aranıyorsunuz. Ben polisim" diyor.
Haydaa… nbsp;
Başımdan kaynar sular dökülüyor. Kâbus geri mi döndü yoksa?
- Yine kimlik mevzusu mu?
- Bilmiyoruz, öğrenirsiniz karakolda. nbsp;
Ameliyattan yeni çıkmışım canım burumda, iki büklüm bindiriyorlar ekip otosuna. Kasislerden geçtikçe sızım sızım sızlıyor. nbsp;
Neyse karakola varıyoruz.
Bu kez Bursa'dan arandığımı öğreniyorum. "Sevgili hırsızım" Erdek'ten sonra Bursa'da bir dükkânın kilidini kurcalarken yakalanmış!
Tabii ki yine benim kimlik bilgilerim üzerinden ifadesi alınmış, serbest bırakılmış bir defa daha.
Saf değil ya önceki davadaki gibi duruşmalara gitmiyor, bütün Emniyet de Habib Arvas'ı arıyor. nbsp;
Unutmadan söyleyeyim ailemizde Habib Arvas adında bir büyüğümüz daha var, zaman zaman onu da sıkıştırıyorlar. nbsp;
Nasıl üzülmesin? Hiç yoktan iş açıyorum onun da başına. nbsp;
Neyse, avukatımı arıyorum, o sıra bir duruşma için Konya'da. Neyse yolunu buluyor, beraat kâğıtlarını fakslattırıyor karakola. Biz polislerle Bakırköy Savcılığı'na gidiyoruz, in, bin merdiven. Ameliyatlıyım canım fena halde yanıyor. Ya Rabbi sabır ver bana. nbsp;
HUZURUM HIRSIZA BAĞLI
Kimliğim hâlâ "sevgili hırsızımın" elinde… Hep diken üstündeyim, yeni bir suç isnadı ile alınıp götürüleceğim günün endişesi beni tedirgin ediyor.
Yani huzurum "sevgili hırsızımın" performansına bağlı! Acemi herif iki de bir enseleniyor beni bizar ediyor. nbsp;
Anlayamadığım şey, adam iki kez yakalanıyor, ikisinde de serbest bırakılıyor. O kimlikteki resmin sahte mi gerçek mi olduğuna hiç mi dikkat edilmiyor?
10 yıldır bu çileyi çekiyorum. Bu cendereden nasıl kurtulacağımı da anlamış değilim daha...
Önceki davadan beraat ettiğim için dosya kapatıldı. Hırsızımın da yaptığı yanına kâr kaldı, kimliğim de sermaye oldu ayrıca.
Adam ölse yine kurtuluş yok, kim bilir kimliğimi kime miras bırakacak?
Söylenecek tek şey var: La havle ve la kuvvete illa….
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...