Mezarda bile rahat yok...

Düzenleyen:
Mezarda bile rahat yok...

YAŞAM Haberleri

"Ben Naim'in kızıyım" diyen Japon Sekai Mori'nin isteği üzerine dünya şampiyonu haltercimizin Edirnekapı'daki mezarı açılıp naaşından doku alındı. Bu ilk değil. Yakın dönemde birçok ünlüye "fekk-i kabir" yapıldı. Kimi babalık davası, kimi suikasta kurban gidip gitmediğinin tespiti için 'rahatsız edildi'.

Geçen yıl hayatını kaybeden dünya ve olimpiyat şampiyonu eski millî halterci Naim Süleymanoğlu'nun mahkeme kararıyla dün mezarı açıldı. Ünlü haltercinin kızı olduğunu iddia eden Japon Sekai Mori'nin açtığı babalık davası gereğince, Edirnekapı Mezarlığı'nda metfun bulunan cesetten DNA örneği alındı. Doku örmekleri Adli Tıp Kurumuna gönderilecek ve Mori'nin gerçekten "Cep Herkülü"nün kızı olup olmadığı ortaya çıkacak. Süleymanoğlu 50 gün boyunca hastanede yatmış, burada DNA'sı alınmıştı. Fakat doku ve kan örnekleri babalığın tespiti için yetersiz bulundu. Bunun üzerine mezarının açılmasına karar kılındı.
Eskilerin "fekk-i kabir" diye nitelendirdiği mezar açma işlemi, Türkiye'de şimdiye kadar birçok ünlü için uygulandı. 

Kiminin fekk-i kabri babalık davası sonucu gerçekleşti. Kiminin de cinayete kurban gidip gitmediğinin belirlenmesi için. İşte yakın döneme damga vuran ve "insana mezarda bile rahat vermiyorlar" dedirten örnekler.

GÜLDÜREN ADAMIN SIRRI

Karikatürist Bedri Koraman'ın hikâyesi ilk saydığımız türdendi. Türk basının en ünlü çizerlerinden biriydi Koraman. Yıllarca, gazete okurlarını gülümsetti. 2015 yılında 87 yaşında hayata veda etti. Bodrum'da defnedildi. Koraman, ilk gençlik yıllarında dinî nikâhla evlenmiş ve bir kızı dünyaya gelmişti. Annesinin karnındayken terk ettiği kızın velayetini almamıştı. Daha sonra ünlü bir tiyatro sanatçısı olan Meral Küçükerol, Koraman'ın ölümünden sonra babalık davası açtı. 27 Mart 2017 tarihinde ünlü karikatüristin mezarı açılarak DNA örneği alındı.

MİRAS KAVGASI

Türk rock müziğinin efsanelerinden Cem Karaca'nın ölümünden sonra açılan dava da Koraman'ınkinden farklı değildi. Fakat bu sefer davacı Karaca'nın eşiydi. 2004 yılında hayata veda eden sanatçının ölümünden sonra ailesi miras kavgasına tutuştu. Bir iddiaya göre İlkim Karaca, kocasının ilk eşi Feride Balkan'dan dünyaya gelen oğlu Emrah Karaca'nın sanatçıdan olmadığını iddia ederek mahkemeye başvurdu. Diğer iddiaya göre de hayattayken Emrah Karaca'nın oğlu olup olmadığının tespiti için Cem Karaca kendisi dava açtı. Sanatçı dava sürerken öldü. Kabrin açılmasına hükmedildi. Mart 2006'da Kahacaahmet'teki mezar açıldı ve DNA örneği alındı. Adli Tıp, Emrah'ın Cem Karaca'nın oğlu olduğu raporunu verdi.

DÖRT KADINLI SAVAŞ

Adını Ataköy'deki motelleriyle duyuran Yafes Öztürk, İstanbul'un sayılı zenginlerindendi. 1993 yılında esrarengiz bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Geride trilyonluk miras bıraktı. Biri resmi nikahlı dört karısı, yıllarca sürecek bir miras kavgasına başladı. Hülya Sözer, Sema Tek ve Gül Otkan'ın Öztürk'ten birer çocuğu vardı. Resmî nikâhlı eşi Muteber Öztürk ise Yafes Öztürk'ün kısır olduğunu iddia etti. Mahkeme DNA testi yapılmasına hükmetti. İki yıl sonra mezar açıldı. Üç çocuğun da Yafes Öztürk'ten olduğuna hükmedildi.

50 YIL SONRA AÇILAN MEZAR

Ünlü Eczacıbaşı ailesinin ikinci oğlu Vedat Eczacıbaşı'nın başına gelenler romanlara konu olacak türdendi. Vedat, seramik fabrikasının başındaydı. Demokrat Parti çizgisindeydi. Adnan Menderes'e darbe yapılınca "Benim için hâlâ başbakan Menderes'tir" dedi. Bu yüzden hapse atıldı. Şiddet gördü. Kırk altı yaşındayken bunalıma girdi. Önce bileklerini kesti sonra kendini yaktı. Peş peşe yaptığı iki intihar girişimi böbrek yetmezliğine yol açtı ve öldü. Talihsizlik peşini mezarda da bırakmadı. İddiaya göre, Vedat Eczacıbaşı Nuran Üster isimli bir işçi kızla aşk yaşamış, ailesinin kabul etmemesi üzerine onu bırakmıştı. Bu birliktelikten doğduğunu söyleyen Refika Başkır “Annem ölmeden önce gerçek baban Vedat Eczacıbaşı dedi” diyerek mahkemeye gitti. Tam 50 yıl sonra, 2011'de mezar açıldı. 7 yıllık hukuk mücadelesinin ardından açıklanan DNA testinin sonucu Başkır'ı haklı çıkardı: Baba Vedat Eczacıbaşı'ydı.

MEZARI AÇILDIĞIYLA KALDI

Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1993'ün Nisan ayı başında beş ülkeyi kapsayan Orta Asya turuna çıktı. 12 günlük ziyaretin ardından yurda döndü. O gün bir sergiye katıldı. Gece kalp krizinden vefat etti. Sergide verilen içeceklerden zehirlenmiş olabileceği iddia edildi. Türkiye'nin faili meçhullerle dolu karanlık bir yılı olan 1993'ün en acı kaybı Turgut Özal oldu. Raporlar, o gün yaşananlar Özal'ın suikasta kurban gittiğine işaret ediyordu. Ancak detaylı araştırma yapılmadı. Ta ki 2012 yılının Eylül ayına gelene kadar. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Özal dosyası"nı 19 yıl sonra açtı. DNA testi yapılması kararlaştırıldı. 2 Ekim 2012 tarihinde rahmetlinin Topkapı'daki mezarı açıldı. Büyük bir kısmı hiç bozulmamış olduğu ortaya çıkan naaş, Adli Tıp Kurumuna götürüldü. İnceleme sonunda "Zehir var ama zehirlenme yok" denildi. Prof. Dr. Sevil Atasoy, Özal'ın yüksek dozda ilaç sonucu öldüğünü söyledi. İki sene sonra da Özal davası kapatıldı. Mezarı açıldığıyla kaldı. 

Özal'ın vefat ettiği yıl birçok faili meçhul cinayet işlendi. Cinayetlerin en ünlü tetikçisi "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım idi. 2015 yılında Erzincan'da Yıldırım'a ait olduğu iddia edilen bir mezar açıldı. Ceset, Yıldırım'ın kızının kan örnekleriyle uyuşmadı. Tunceli'de 1994 yılında intihar ettiği ileri sürülen Albay Kâzım Çillioğlu ile 1995'te Mardin'de iki korumasıyla birlikte şehit edilen Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan için de fekk-i kabir kararı verildi. Ancak onların da kabri açıldığıyla kaldı.

DÜNYADAN ÖRNEKLER: NERUDA'NIN ÇİLESİ

Dünyanın en büyük şairlerinden 1971 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Pablo Neruda 1973 yılında hayatını kaybetti. Ölüm sebebine "prostat kanseri" denildi. Hasta bakıcısının iddiasına göre zehirlenmişti. Agusto Pinochet'nin Neruda'ya ülkeden ayrılmasını istediği, kabul ettiremeyince de zehirli iğne ile öldürttüğü söylentileri yayıldı. 40 yıl boyunca konuşulan iddianın doğru olup olmadığını araştırmak için 2013'te şairin mezarı açıldı. Ve şehir efsanesi şairin kemikleriyle birlikte toprağa gömüldü. Neruda gerçekten kanserden ölmüştü.

DALİ'NİN DELİSİ

Babalık davası 1989 yılında ölen dünyaca ünlü İspanyol ressam Salvador Dali'nin de mezarını açtırdı. Maria Pilar Abel isimli bir kadın, Dali'nin hayatını kaybetmesinden 28 yıl sonra "Ben onun evlilik dışı ilişkisinden doğan kızıyım" diyerek mahkemeye gitti. Yargıç, DNA testi istedi. Mezar açıldı. Dali'nin meşhur bıyıklarının ilk günkü gibi durduğu ortaya çıktı. İncelemede, kadının ünlü ressamın kızı olmadığı belirlendi.

BUNLAR DA İŞİN FANTAZİSİ

- Mezar açma işlemini biraz fantaziye çevirenler de yok değil. Mesela 1601'de ölen gökbilimci Tycho Brahe’nin zehirlenip zehirlenmediğini merak eden Danimarkalılar, 2010 yılında mezarını açtı. 
- İtalyanlar, Leonardo da Vinci'nin dünyaca ünlü tablosuna konu olan Mona Lisa'nın mezarını bulup, kemikleri üzerinde inceleme yaptı. Tam 500 yıl sonra... 
- 1989'da kurşuna dizilen Romanya'nın eski diktatörü Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena da DNA testi için yıllar sonra mezarı açılan ünlüler arasında. Sebep mi? Kimlik tespiti.

 

 

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...