Memleket ve millet için unutulmaz dualar: Tarihi yakarışlar

Tarihî şahsiyetlerin özellikle büyük bir harp öncesi Allah’a yakarışları, ders kitaplarına, romanlara, filmlere konu olmuştur. İşte onlardan bazıları...
“Dua” diyor bir büyük zat, “namludan çıkan kurşunu geri çevirir.”
Bugünün dünyasında inançsız bile olsa, “sinerji” diyerek, “manevi güç” diyerek duayı herkese tavsiye eden toplum bilimcileri, psikologları hemen her gün görüyoruz. Yatağından ancak kılıca dayanarak kalkabilen 90 yaşındaki Halid bin Velid hazretleri “Ya Rabbi, beni elimde bu kılıcımla, düşmanla harp ederken şehit eyle” demişti hani… İşte tarihî şahsiyetlerin özellikle büyük bir harp öncesi Allah’a yakarışları, ders kitaplarına, romanlara, filmlere konu olmuştur. Onlardan bazılarını derledik.
"MURAD KULUN KURBAN OLSUN"
(I. Murad, 8 Ağustos 1389, I. Kosova Savaşı öncesi)
"Ya Rabbi! Bu fırtına, şu aciz Murad kulunun günahları yüzünden çıktıysa, masum askerlerimi cezalandırma!
Allah’ım! Onlar ki buraya kadar sadece senin adını yüceltmek ve İslam’ı tebliğ etmek için geldiler!
Ya ilahi! Mülk de senindir bu kul da... Bu mümin askerlere öyle bir zafer lütfet ki, bütün Müslümanlar bayram eylesin! Dilersen o bayram gününde şu Murad kulun yolunda kurban olsun!
Asakir-i İslam için teslim-i ruha razıyım. Tek ki, bu müminlerin uğruna benim ruhum feda olsun. Beni gazi kıldın, şimdi de lütfen ve keremen şehit eyle!"
"BENİM ADIM DA MURAD..."
(Sultan II. Murad, 19 Ekim 1448, II. Kosova Savaşı öncesi)
"Ya ilahi! Bir avuç ümmet-i Muhammedi sen sakla ve onlara afvu inayet eyle. Ol Habibin iki cihan fahri Muhammed Mustafa hürmetine zafer ihsan buyur. Benim günahlarıma bakıp Ehl-i İslam’ı küffar elinde zebun ettirme ilahi!
Benim adım da Murad, ben de o Murad’ın torunuyum. Büyük dedemin duasını kabul ettiğin gibi, benim de duamı kabul buyur."
"BU İHTİYARI GERİ ÇEVİRME..."
(II. Abdülhamid Han, 1913, Beylerbeyi Sarayı)
"Yâ Rahman!
Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz! Bize acı!
Resulünün, sevgilinin, kâinatın efendisinin nurunu kaybeder gibi olduğu için bu hâle gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!
Ya Kadir!
Kundaktaki yavruyu gagasına almış kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir. Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar!
Ya Sübhan!
Şu titrek elleri, kıyamet gününde sana "Ümmetim, ümmetim!" diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi "Milletim, milletim!" diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme!
Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı.
Bari felâketi olsun bana daha fazla gösterme Allah’ım!"
"YÜZÜMÜ YERE SÜRÜYORUM"
(Sultan Alparslan, 26 Ağustos 1071, Malazgirt Savaşı öncesi)
"Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim...
Askerlerim! İşte atımın kuyruğunu bağladım. Bir er gibi savaşa gireceğim. Üzerimde sultanlık belirtisi hiçbir şey yoktur. Şehit olursam, üzerimdeki şu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır.
Ya Rabbi! Seni kendime vekil ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Allah'ım, niyetim halistir, bana yardım et. Sözlerimde yalan varsa beni kahret."