Lafla peynir gemisi...

Lafla peynir gemisi...
YAŞAM Haberleri

Bu hafta su içinde, suya muhtaçlara dümen kıracağız. Gemilere tatlı su taşıyacağız. Armatör Gökhan eski arkadaşım. Ama bu sefer çırak olarak gidiyorum yanına. Dostluk başka, ‘miço’luk başka.

MUSTAFA KAYACAN

Çayı koy geliyorum gardaşım!
-Ne demek tekne senin buyur gel Mustafa.
Bizim de kendimize göre güvenli limanlarımız var elhamdülillah. Gökhan kardeşimiz doğma büyüme Yenikapılı, aile toptan sevdalı deryaya. Rahmetli babası İETT şoförüymüş. Tekaüde ayrıldığı gün emekli ikramiyesini sandala yatırmış. Vakit dolsun diye olta atıyor, akşam çoluk çocuk oturuyorlarmış tava başına. Bazılarının imrenerek baktığını hissedince "ne dersiniz" demiş, "birkaç sandal daha alsam da kiraya mı versem acaba?"
Bu iş tutmuş, koca bir filosu olmuş zamanla. Şimdi 5 oğlunun kimi balıkçı, kimi acente sahibi, kimi gemi işletiyor. Babasının sevdası onları da sarmış sonunda.
Gökhan’la Fatih’te balık tezgâhı açtığımız günlerden tanışırız, kardeş gibiyiz âdeta.
Tevazuundan kendine yakıştırmasa da resmen armatör. Melisa-G ve Orbay adlı iki teknesi var. Biri 330 ton kapasiteli, öbürü 240 ton.
Bu teknelerde sabahlamışlığımız çoktur, yani yabancı değiliz mevzuya.

AL MİÇO, KAP MİÇO, KOŞ MİÇO
Ama bu sefer farklı, misafir değil, çırak olacağız ona. Ki gemide miço denir böyle getirci götürcü takımına.
Çayı miço demler, bulaşıkları miço yıkar, diğerleri yerinden kalkmaz emrederler ağızlarının ucuyla.
Teknede ilk başlayana paspas yaptırılır, at kovayı, çek suyu, güverteyi dip köşe yıka. Aslında tuzlu su çürütücüdür ama belki kırk kat boya var altımızda.
Ben böyle işleri seviyorum abi ya. Ohh hava sakin, deniz ayna. Güneş parlak, D vitamini bedava.
Kaptan gelip bakıyor, "aferin temiz çalışmışsın" diyor, "parlatmışsın âdeta."
Sonraki işim makine dairesinde. Eğilerek girecek ve aniden doğrulmayacaksınız asla. Keskin putreller var kafayı vurursan "uf" olur yoksa.
Teknenin 5 dizel motoru bulunuyor, biri yedek olmalı biri de jenaratöre çalışıyor galiba. Bir Magirus'tu, biri Cummins, öbürlerini sormayın şimdi bana.
Gemide her iş elektrikle dönüyor
“vira bismillah” dedin mi demiri toplar, “funda bismillah” dedin mi salar çapayı suya... Elle çıkrıkla mümkün mü? Seni de takar ardına.
Makine deniz ortasında arıza yaparsa ciddi sıkıntı, onun için bakımlı tutulmak zorunda. Bakımlı derken yağı, suyu, filtreleri, aküleri gözden geçiriliyor. Bir de...
Bir de elinize bez üstüpü sıkıştırıyor "parlat" diyorlar. Motorun işi ağır, bazen biteviye çalışır aylarca. Sanırım yağ sızdırmak gibi bir huyları var, normal olmalı o sıcakta.

KUZİNEDE SAFRAN BİLE
Ayağın tekneye değdi mi yeni bir hayat başlar. Burada kurallar çok başka. Denizin şakası olmaz, hiyerarşi işlemek zorunda.
İşini itina ile yapmazsan canın yanar.
Ya da sebep olursun can yakacak hatalara. Allah muhafaza.
Evindeki erzak, kıyafet neyin varsa aynısından gemide de olacak.
Havlu, sabun, terlik, pijama. Çay, şeker tuz, biber, baharat, reçel, turşu, salça gibi.
Kuzinede (mutfakta) safran gördüğümde “bu kadar da olur mu yani” demiştim hiç unutmam.
Kamara evin gibi, bazen aylarca mekân olur sana.
Topla halatları dendi mi bitti. Kaç kere "ya durun inecektim" derken açıldığımızı bilirim. “Hemen geliyorum” deyip, arkalarından el salladığımı da.
Gemide kaptan, sultandır. Ne derse o. İtiraz edilmez asla.
Omuzlarındaki yük ağırdır, seni de ondan sorarlar zira.
Kaptandan sonra çarkçı gelir, sonra gemici, sonra yağcı... Ve teknenin büyüklüğüne göre beş on tayfa...
Gemide çalışacak olanların önce kursa gitmesi lâzım. Sonra tamam diyor, belge veriyorlar. Gemi adamı oluyorsun piyasadaki adıyla.
Tamam ben gönüllerin gemicisiyim ama bu işi cidden yapmak isteyen eğitimini alacak. Okulluysa mezun olacak, alaylı ise ter dökecek, gün sayacak.

ÇOK GEZEN Mİ? ÇOK OKUYAN MI?
Hüsmen Kaptan "çok şükür eğitim seviyemiz çok yükseldi" diyor, "ama bu işe niyetlenenler üniversiteye kadar ilerlesinler. Okullarımızda kaliteli hocalar var. Lisan da bilmeleri lâzım ayrıca.
Çok gezen mi bilir? Çok okuyan mı?
Gemici ikisini de yapandır aslında.
Mesela Hüsmen Kaptan bildim bileli okumayı sever, elinden kitap düşmez maşallah.
Gelelim gezme tarafına.
¥ "Kaptanım hangi ülkelere gittin?"
- Hepsine gittim, bir ABD kaldı, bir de Japonya.
¥ Peki hiç deniz yediniz mi?
- Gemici olup deniz yemeyen var mı?
¥ Seni en çok korkutanı?
- Atlantik Okyanusu’nda, Viskay Körfezi’nde 2.500 tonluk bir gemiyle seferdeydik. Kasırgaya girdik. Nasıl sıkıntılı günlerimiz geçti, hatırladıkça titrerim hâlâ.
¥ Günler mi? Ne kadar sürdü ki?
- Üç günde çıkabildik ama her dakikası ömrüme yetti. Denge mefhumu sıfır. İçimiz dışımıza çıktı, benzimiz limon kesildi. Sanki çamaşır makinasının içindesin. Şanzımanlı Arçelik, bir sağa çarpıyor, bir sola.
¥ Dalgalar boyunuzu aştı mı?
- Geminin de boyunu aştı 8 metreye ulaştı. Tırmanırken motor bayılıyor, inerken kızak gibi kayıp burun vuruyor suya. Deniz iki tarafta sütun gibi yükseliyor. Allah’tan küçük gemi, iki dalga arası mesafeden uzun olsa, kırılma riski var.
¥ Atlasam dediğin oldu mu?
- Nereye atlıyorsun suyun üstü 2 metre köpük, yüzme bilsen ne fayda. Hele gece bakıyorsun gözünün alabildiğine beyaz. Sis daha da korkutucu, kör oluyorsun âdeta.
¥ Ya hem sis, hem deniz varsa.
- Ne diyeyim otur ağla. Hiçbir şey yapamazsın, Allah’a sığınıp dua etmekten başka. Ama unutuluyor be, hava sakinleşip güneş açınca keyfin yerine geliyor.
¥ Gemiciler karada yaşayamaz derler.
- Yok canım balık değiliz ya. Tamam şu beton bloklar, trafik keşmekeşi yorucu ama nelere alışmadık, ona da alışırız sonunda.

SUYUN ORTASINDA SUYA HASRET
¥ Suyu nereden alıyoruz kaptan?
- Anadolu Yakası’nda dolum tesisimiz var. Bugün sipariş yok rahatız. Ama talep olunca lodos bile olsa gidiyor, yanaşıyoruz bordo bordoya.
¥ Genelde ne kadar su alırlar?
- 12 kişilik gemi, 24 saatte 3 ton harcar. Uzun yol için 50 ton su lazım en azından. Hayvan taşıyan gemiler, 300, 500 ton su bulundururlar. Talep geldi mi telsizle koordinatlarını alırız. Radardan yerini tespit eder, rotamızı çizeriz kolayca. Geminin bandırası ekranda görünür. Yabancılar Yenikapı ve Zeytinburnu’nda alarga bekler çoğunlukla. Gemiler birbirine iskele (sol) ya da sancaktan (sağ) yanaşıp bağlanır. Borular uzatılır, vanalar açılır. Sayaçlar karşılıklı çalıştırılır ki marmara deriz buna. Dolum bitince borularımızı toplar, tekneyi avara eder döneriz limana.
¥ Suyu verdik diyelim peki tahsilat?
- Umumiyetle acenteler görüşme yapar ki takipli sipariştir. Faturayı keser 30 gün içinde ödeme alınır. Bir de anlık ihtiyaç doğar, anonsla çağırırlar. Kaptana zimmetli kasaları vardır, nakit öderler oracıkta.
¥ Ödemeyen olur mu?
- Adamın milyon dolarlık gemisi vardır ama tenezzül eder su parasına. Bazıları yağcılara, mazotçulara, kumanyacılara da takar. Onları kara listemize yazarız, bir daha zırnık alamazlar. Elleri mahkûm, İstanbul'a gelecekler nasıl olsa.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...