Kültür fedaisi

BURCU ÇETİNKAYA

Bu haftaki pazar röportajım Şanlıurfa Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Ekinci ile. Röportaj sırasında bize eşlik eden, çalışmalarında yanında mücadele eden hayat arkadaşı, değerli eşi Ayşe Ekinci’ye de teşekkürlerimi sunuyorum. Mekânımız ise Türkiye’de okuma yazma oranının en düşük olduğu ilçelerden birisinde kurdukları Kitap Otağı Millet Külliyesi.

Eyyübiye’nin merkezinde bir kitap otağı, kıraathane fikri nasıl doğdu?
Geçen yıl millî eğitim müdürümüz ve kaymakamımızla beraber “Eyyübiye Okuyor” diye bir proje başlattık. Burada nüfusun yüzde 60’ı en fazla ilkokul mezunu. Üniversite mezunu sayısı ise sadece yüzde 3. Bu istatistiklere bakınca gerek okuma yazma oranının artması, gerekse de sonraki dönemlerdeki okuma yüzdesini artırmak amacıyla bir şeyler yapmaya karar verdik. Devletin çok ciddi yatırımları var ama halkın da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Kitap okuma yazma oranını artırmayı hedefledik ve bu kapsamda 123.000 kitap tedarik edildi. Kişi başı da 293 sayfa kitap okudu öğrencilerimiz.

Kaç sayfa kitap okuduklarını nasıl tespit ve takip ettiniz?
Her gün belli saatlerde okuma saatleri yapıldı. Öğretmenlerin nezaretinde kitaplar okundu. Soru cevap, kritikler, bir sonraki gruba anlatma gibi çalışmalar yapıldı. Eğer üzerinde durursak kitap okumayı sevdireceğimizi bu çalışmalarda gördük. Burası da atıl bir mekândı. Çok basit bir maddi külfetle güzel bir şey yapabileceğimizi gördük. Zeytinburnu’nda kitap kafe tarzında bir çalışmayı basından görmüştük. Bunu da buraya uyarladık. Bir de kütüphane oluşturduk. Böylece “Eyyübiye Okuyor” projesini tamamlayan bu güzel mekân çıktı ortaya. Bir yanda büyük bir alışveriş merkezi var. Çocuk oyun parkı var. AVM burada zaten vardı, bu projede oranın sinerjisinden de faydalanıyoruz.

Neden Kitap Otağı Millet Kıraathanesi?
Tam açılışa hazırlanırken Sayın Cumhurbaşkanımız Mersin mitinginde Millet Kıraathanesi projesinden bahsettiler. Buraya da çok uyuyor. Biz buraya kıl çadırdan dolayı Kitap Otağı demiştik. Şu anda da Kitap Otağı Millet Kıraathanesi olarak burayı adlandırdık. Ve burası beklediğimizin çok üzerinde ilgi gördü. Gelen arkadaşlarımıza mutlaka yiyecek içecek ikramlarımız da oluyor ama kitap okumaları şartıyla. Kıraathane deyince birçok yerde oyun oynanan yer olarak anlaşılıyor ama bu projeyle ismine uygun bir mekân oluşturduk.

Çalışma saatleri nedir?
Şu anda müşteri olduğu sürece açık. Sabah çorbası isteyene onu da veriyoruz. Ama kimse kalmadıysa kapanıyor. Sabah da mesai saatinde açılıyor. Eyyübiye gibi kentsel dönüşümün konuşulduğu bir yerde, bu zihinsel dönüşüme de katkıdır ve bence bizim en çok da zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. İnanıyorum ki bu proje bu dönüşüme katkı sağlayacaktır.

Sizin hayat hikâyenizden bahsedebilir miyiz biraz? Nerede doğdunuz, büyüdünüz?
Belki de böyle bir projeye ihtiyaç duymamda kendi hayat hikâyemin etkisi var. Ben Eyyübiye’nin Turluk kırsal mahallesinde doğdum. Doğduğumuz yıllarda kırsalda okul yoktu. 3 kilometre ötede bir başka mahallemizde okul vardı. Dere kenarından yürüyerek giderek okuduk. Sonra da Gazi Ortaokulunda 1982 yılında kayıt yaptırdık. ÖSS’de il birincisi oldum. İlk tercihim Ziraat Fakültesi oldu. O da Eyyübiye sınırları içerisindeydi. Ziraat mühendisi olarak mezun oldum. Sonra 20 yıl boyunca birçok kamu kurumunda çalıştım ve bunun 18 yılı idarecilikle geçti. En son Avrupa Birliği ile ilgili bir kurumda kurucu koordinatördüm. 6 yıl kadar çalıştıktan sonra istifa ederek siyasete girdik.

Siyaset kararını nasıl verdiniz?
Şanlıurfa’mız büyükşehir olduktan sonra Eyyübiye ilçesi farklı bir ilçe oldu. Doğduğumuz, büyüdüğümüz, eğitim hayatımızın tümünün geçtiği bir ilçede, ilçemiz adına keşkelerimiz var. Biz ilçemizin problemlerini kitaplardan okumadık, bizzat yaşadık. Dolayısıyla siyasetin bir şeyler yapmak için iyi bir fırsat olacağını hissettik ve Cenab-ı Hak kısmet etti.

Siyaset öncesi de birçok ilke imza atmışsınız…
Şanlıurfa’mızda ilk sıcak su Karaali’de bulunduğunda jeotermal alanda ilk seranın kurulumunda görev aldık. Bir ziraat mühendisi olarak millî eğitim şube müdürlüğü yaptım. Daha önce dediğim gibi Avrupa Birliği ile ilgili bir kurumda kurucu koordinatördüm.

En son hangi kitabı okudunuz?
Mehmet Ekinci:
Ancak arabadayken okumaya vakit bulabiliyorum. Abdulhamit Han ile ilgili bir kitap okudum. Yakın tarihimize son zamanlarda merak saldım.
Ayşe Ekinci:
Talha Uğurluel’in Kudüs kitabını okudum. Tevafuk oldu, kendisi ramazan dolayısıyla Şanlıurfa’ya gelmişti, sormak istediklerimi de sorabildim, çok da fayda gördüm.

Genelde siyasetçiler ailelerine çok vakit ayıramaz. Eşiniz de size aktif olarak destek oluyor. Aileye ne zaman vakit ayırıyorsunuz?
Siyasetçi olunca artık kendinizi halka adıyorsunuz. Hafta sonu dahi olmadan hep koşturmacayla geçiyor. Ayşe Hanım da bu konuda en az bizim kadar aktif. Bazen programlarımız çakışıyor, bazen ayrı ayrı programlara gidiyoruz. Madem biz bu yola çıkmışsak hakkını vermeliyiz. 1 kız, 4 erkek çocuğumuz var. Sağ olsun onlar da kabulleniyorlar. Tek sitemleri eğer onlara söz verip de o saatte orada olamazsak oluyor.

Siyaset hayatınızda hiç dinlenip, kaçabiliyor musunuz?
Siyasetten önce eşimle, seyahatlere çıkardık. Daha çok umreye, hacca gidebiliyorduk. Ama artık bir toplantı varsa beraber gidip biraz uzatıp kısa kaçamaklar yapmaya çalışıyoruz. Şu anda ailecek olan programlarımızı ertelemiş durumdayız.

Gelecekle ilgili hayalleriniz var mı?
Zaten hayali olan insan, bir şeylere girişir. Şahsen ilçemde başlattığımız projelerin neticelerini görmek hayalim. Ama doğru bir şeyler başlatmış olmak da yetiyor. Aile olarak, beraber tatile çıkmak, uzun zamanlar geçirebilmek adına hayallerimiz var. Çok fazla siyaseti sürdürmeyi düşünüyorum.

Okuyucularımıza mesajınız var mı?
Biz bir şeyleri olumsuzdan olumluya değiştirmeye çalışıyoruz. Bir insan hangi işi yaparsa yapsın, o işi sevmeli ve kendini o işe adamalıdır. Biz de kendimizi işimize adamışız ve eşim de kendini bu işe adamış. Biz beraberce ilçemize hizmet etmeye çalışıyoruz. Rabbim faydalı olduğumuz sürece bize bu görevi nasip etsin ama bizden daha faydalı olacak birisi olduğunda da en güzelini bu millete nasip etsin diyoruz.