Kapalıçarşı 557 yıldır cazibesini koruyor

Kapalıçarşı 557 yıldır cazibesini koruyor

YAŞAM Haberleri

Estetik tasarımı sayesinde dev bir labirenti andıran, 40 bin metrekare üzerine kurulu ve 2 bin 500’ü aşkın dükkânın bulunduğu çarşıyı günde ortalama 150 bin kişi ziyaret ediyor. Altuncular, Basmacılar, Fesçiler, Halıcılar ve İplikçiler gibi satılan ürünlere göre isimlendirilen 60 sokağın yer aldığı, üzeri dam ve kubbelerle örtülü çarşıya, 22 kapıdan girilebiliyor.

557 yıllık geçmişi, her gün gelen ziyaretçileri, geleneksel ve modern ürünlerin satıldığı iş yerleriyle âdeta yaşayan bir müze olan Kapalıçarşı, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin de en önemli kültür, tarih ve turizm mekânlarından biri olarak cazibesini koruyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik açıdan gerçekleştirdiği en önemli projelerinden olan Kapalıçarşı’nın temeli, 1461’de atıldı. Osmanlı’nın Doğu-Batı Kuzey-Güney arasındaki çok yönlü ve etkin bir rekabetin denetlenip dengelendiği büyük bir mekanizma hâline gelen Kapalıçarşı, Fatih Sultan Mehmet’in, Ayasofya’ya gelir getirmesi amacıyla Cevahir ve Sandal bedestenlerini kurdurmasıyla oluştu. Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak yapılarak daha da büyük hâle gelen çarşıda, eskiden zenginlerin mücevher, kıymetli maden, kürk ve silah gibi değerli eşyalarının yanı sıra devlet hazinesinin büyük kısmının da buralardaki kasalarda muhafaza edildiği biliniyor.

YANGINLAR, DEPREMLER
Estetik tasarımı sayesinde adeta dev ölçülü bir labirenti andıran çarşı, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin hem turizm hem de ticari anlamda çekim merkezi durumunda. 40 bin metrekare üzerine kurulan çarşıda, 2 bin 500’ü aşkın dükkan bulunuyor. Altuncular, Basmacılar, Fesçiler, Halıcılar ve İplikçiler gibi satılan ürünlere göre isimlendirilen 60 sokağın yer aldığı, üzeri dam ve kubbelerle örtülü çarşıda, 22 kapı ve 29 han bulunuyor. 20 Kasım 1651’den itibaren 26 Kasım 1954’e kadar 20’yi aşkın yangın geçiren, depremlere maruz kalan çarşı, 1894’teki İstanbul depreminden sonra yapılan tadilatlarla bugünkü hâlini aldı.
Osmanlı döneminde diğer çarşılardan ayrılması Çarşıyıkebir yani Büyük Çarşı olarak anılan bu mekân, günümüzde yaşayan müze olarak da görülüyor.

İLK UĞRAK NOKTASI
İstanbul’a gelen ve alışveriş yapmak isteyen turistlerin ilk uğrak noktası olan çarşıda, halıdan çantaya, tekstil ürünlerinden altın ve gümüş takılara, antikalardan çinilere ve hediyelik eşyalara kadar her şey satılıyor. Çarşıda, yeme içme alanında hizmet eden mekânlar da bulunuyor. Kültür, tarih ve alışveriş merkezi olan Kapalıçarşı, eskiyle yeniyi, gelenekselle moderni bir arada barındırıyor. Birçok medeniyetin kütür ve sanatının yer aldığı, Ahilik kültürünün hhalen yaşatılmaya çalışıldığı çarşıda, konserler ve defileler de düzenlenirken, zaman zaman dizi ve sinema filmleri de çekiliyor.

YAŞAYAN BİR ORGANİZMA
Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş  “Burası, günde ortalama 135 bin kişinin ziyaret ettiği, iş yaptığı, gezdiği bir merkez” diye konuştu. Kurtulmuş, 2 yıl zarfında yapılan restorasyonla çatının yaklaşık yüzde 90’ının tamamlandığını, izolasyon işlemlerinin gerçekleştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve Fatih Belediyesi 30 milyon liralık bir bütçe kullandı. Kapalıçarşı yaşayan bir organizma. Bu popülaritesini bugün de koruyor ve daha uzun yıllar koruyacak.

"ÇIRAKLIK İÇİN GELMİŞTİM..."
Çarşıda “Gramofon Baba” olarak bilinen gramofon tamircisi 74 yaşındaki Mehmet Öztekin ise 6 yaşında babasına çıraklık yapmak için girdiği Kapalıçarşı’dan vazgeçemeyenlerden. Artık kendi çocukluğundaki gibi çırakların, ustaların kalmadığını belirten Öztekin, gramofon tamirciliğini iki öğrencisine öğreterek ve çok sayıda bu alanda koleksiyoncu yetiştirerek mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Öztekin, yaşıtlarının değil de aksine gençlerin gramofona ilgi gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Eski kuşak gramafonu çatılara attı. Genç kuşak sahip çıktı. Şu anda beni ayakta tutan, bu genç kuşaktır. Oksijeni, güzel ormanların, ağaçların içerisinde alırsınız ama benim benim oksijenim burası...”

"BURADAN HİÇ AYRILAMIYORUM"
Dedesinin 1918’de Kapalıçarşı’da açtığı halıcı mağazasını işleten 89 yaşındaki Şemsettin Şengör, ilk defa 6 yaşında girdiği dükkândan bir daha çıkamamış. Çarşının tarihî dokusu ve atmosferinden vazgeçemeyen Şengör’ün mağazasında, Türkiye’nin her yerinde dokunan halı ve kilimler satılıyor. Dünyanın en serin yeri olarak tanımladığı Kapalıçarşı’yı, âdeta evi gibi gören Şengör “Buranın atmosferinden ayrılmak istemedim. Öyle bir yapısı var ki insanı cezbediyor. Sabah içeri giriyorum ‘Oh’ diyorum. Cennete gelmiş gibi oluyorum” diye konuştu. El dokuması halılar sattıklarını ifade eden Şengör “Makine halısı kapıdan içeriye giremez. En iyi halı diye de birşey yok. Yüzlerce çeşit halı var. Mesela Isparta’nın, Kayseri’nın, Uşak’ın, Sivas’ın, Konya’nın en iyisi çok güzeldir” diye konuştu.

 

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...