İnandığını yaşadı yaşadığını yazdı

İnandığını yaşadı yaşadığını yazdı

YAŞAM Haberleri

“Meselelere İslâmiyet’in sunduğu âlemşümul bir bakışla; dün, bugün ve yarın zaviyesinden bakarak, yazılarını yazdı. ‘Mazide neydik, bugün bu hâle nasıl geldik ve istikbalimiz nasıl olmalı’ sorularının cevaplarını arardı.” “Arvasi Hoca’ya göre Türk demek, İslamiyet demekti. O, Türk milletinin İslamiyet’e yaptığı hizmetleri ve Türk’ün yeryüzündeki bütün Müslümanlar için ifade ettiği kıymeti bizlere anlatan büyük bir mütefekkirdir.”

Türk İslam ülküsünün bayrak şahsiyetlerinden, mütefekkir merhum yazarımız Seyyid Ahmet Arvasi Hoca, gazetemizin öncülük ettiği panelle Tokat’ta yâd edildi. Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Türk Ocakları Tokat Şubesi ve Tokat Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün destekleriyle 26 Haziran Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Asrın Yesevi’si Seyyid Ahmet Arvasi” başlıklı paneli gazeteci Hüseyin Sarıkoç yönetti. Etkinlikte Yayın Koordinatörümüz Yücel Koç, gazetemiz yazarlarından Av. Rahim Er ve Prof. Dr. Hilmi Demir ile Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı Dr. Cezmi Bayram birer konuşma yaptı. Etkinliğe Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, STK üyeleri ve eski MHP İl Başkanı Onur Çalışkan da katıldı.

GENÇLER TANIYACAK
Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu  “Bizler böyle önemli değerlerimizi büyüklerimizi mütefekkirlerimizi hocalarımızı her daim anmalı, bunun yanında da anlamalıyız. Ben anlamak yönünü de çok önemsiyorum. Kendisi ülkesini vatanını seven, dinini, diyanetini seven, öğrenci yetiştirmeye çok önem vermiş bir insan. Onlarca kitabı var. İnsan odaklı, insan yetişmesi odaklı dersler veren bir insan. Ne mutlu böyle bir günde Tokatlı hemşerilerimizle onu anlamak. Salonda oldukça genç kardeşlerimizin olması bizleri ziyadesi ile mutlu ediyor. İnanıyorum ki burada bu programdan sonra onun kitaplarına insanlar daha vakıf olacak ve okuyacaklar, o düşünce ekseninde inanıyorum ki kazanımlar elde edecekler. Daha iyi bireyleri hep beraberce oluştururuz kanaatindeyim” diye konuştu.

MAZİDEN GELECEĞE
Arvasi Hoca’nın oğlu Mehmet Murat Arvasi’nin de iştirak ettiği panelde açılış konuşmasını yapan Sarıkoç, Asrın Ye- sevi’si olarak anılan büyük mütefekkir ve eğitimci yazar Seyyid Ahmet Arvasi’nin “inandığını yaşayan, yaşadığını yazan, söyleyen, savunan ve temsil eden bir şahsiyet olarak” bilindiğini söyledi. Sarıkoç şöyle konuştu: “Meselelere İslâmiyet’in sunduğu âlemşümul bir bakışla; dün, bugün ve yarın zaviyesinden bakarak, yazılarını yazdı. ‘Mazide neydik, bugün bu hâle nasıl geldik ve istikbalimiz nasıl olmalı’ sorularının cevaplarını arardı. Bu anlayışla yazdığı makaleleri ve kitapları ortada.” Sarıkoç’un konuşmasının ardından Arvasi Hoca ile ilgili hazırlanan kısa film seyredildi.

YAYIN KOORDİNATÖRÜMÜZ YÜCEL KOÇ: TÜRK'E DİNİNİ SORMAZLAR, BİLİRLER Kİ MÜSLÜMAN'DIR
Konuşmasına bu etkinliğin düzenlenmesine vesile olan Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu’na teşekkür ederek başlayan Yücel Koç, 31 Ocak’ın Arvasi Hoca’nın 30. vefat yıl dönümü olduğunu hatırlattı. “Yarım asırlık geçmişimizle, bugün de ismini gururla taşıdığımız Türkiye’nin sağdaki en köklü ve en güçlü medya grubu olarak, böyle bir hizmete imza atmaktan şeref duyuyoruz” diyen Koç, şöyle devam etti: Yaklaşık üç hafta önce, Viyana’da sohbet ettiğim bir Türk rehber, şu cümleyi kurdu: ‘Bugüne kadar 50’den fazla ülkede turist rehberliği yaptım. Arap’a dinini sorarlar, Acem’e dinini sorarlar… Fakat biri Türk ise asla ona dinini sormazlar. Çünkü bilirler ki Müslümandır.’ Şaşırdım. ‘Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’yı bilir misiniz’ diye sordum. İlk defa benden duymuştu bu ismi. Arvasi Hoca’yı bilmiyordu ama onun neredeyse yarım asır evvel yaptığı tespiti anlatıyordu farkında olmadan. Türk demek, İslamiyet demekti.” Arvasi’nin seyyid, yani Peygamber Efendimizin torunu olduğunu, bu yüzden aslen Arap olduğunu dile getiren Koç, şu ifadeleri kullandı: “Ancak Türk milletinin İslamiyet’e yaptığı hizmetleri ve Türk’ün yeryüzündeki bütün Müslümanlar için ifade ettiği kıymeti biz Türklere anlatan büyük bir mütefekkirdir o. Onun Türklere olan sevgisi, aynı mübarek soydan gelen büyük İslam âlimi Abdülhakim Arvasi hazretlerinin ifade ettiği şu cümlenin yansıması gibidir: ‘Ben bir seyyidim. Yani bu demektir ki Türk değilim. Ama yeryüzünde bütün Türkler silinse, üç Türk kalsa, biri ben olurdum. İki Türk kalsa biri yine ben olurdum. Son Türk kalsa da o muhakkak ben olurdum. Çünkü Türkler olmasa bugünkü manada İslamiyet olmazdı.’ İşte bu mübarek övgüye mazhar olan bir milletin fertleri olarak, bugün bizleri yeniden dirilişe çağıran büyük mütefekkir Arvasi Hocayı anlama mecburiyetimiz var.

MURAT ARVASİ: BABAMIN ÇİZGİSİ PEYGAMBERİN YOLUDUR
Seyyid Ahmet Arvasi’nin oğlu Murat Arvasi, 30 yıl geçmesine rağmen Arvasi’ye ilginin bu kadar canlı olmasının sevindirici olduğunu ifade ederek, “Bu aslında kökünde cenabı-ı Allah’ın kendi yoluna hizmet edenlerin nasıl ölümsüzleştiğinin bir ispatıdır. İnşallah zaman geçtikçe çığ gibi bu ilgi artacak. Rahmetli babamın çizgisi inşallah Peygamberimizin ve eshabının çizgisidir. O çizgi giderek ülkücü gençlikle beraber çığ gibi büyüyecek ve bir ordu gibi inşallah tekrar Oğuz’un dünyaya adalet yayma kademden beri gelen o ülküsü devam edecektir” diye konuştu.

DR. CEZMİ BAYRAM: OYUNU BOZACAK TEK MİLLET BİZİZ
Arvasi’nin her kademede öğretmen yetiştiren okullarda öğretmenlik yaptığını, bu sebeple “amelî eğitimci” olduğunu belirten Dr. Cezmi Bayram, onun milletin değer hükümlerini muhafaza ederek ve geliştirerek devamlılığını sağlama bakımından en önemli vasıtanın eğitim olduğunun farkında olduğunu ifade etti. Arvasi’nin bir mefkûre adamı olduğunu dile getiren Bayram’ın konuşması şöyle: “Arvasi, eğitimi en önemli cemiyet faaliyeti görür. Ancak, cemiyet hayatı bakımından eğitimin zarureti ve faydalarını belirtirken ferdi ihmal etmez. Çünkü, cemiyetin faydası fertlerinin iyi yetişmiş olmaları, mutlu ve istidatlarını ve sosyal gelişmelerini sağlamaları ile mümkündür. Ona göre sağlam ve başarılı bir millî eğitim, bir taraftan ‘millî sosyal yapıya’ intibak etmek ve millî kültür malzemesini işlemek, diğer yandan ‘çağdaş ihtiyaçlara’ cevap vermek gibi hassas bir denge üzerine oturmalıdır. Eğitimin asla vazgeçilmez iki çehresi vardır: O hem millî ve hem de çağdaş olmak zorundadır. Yani, hem milletin güvenini kazanmalı, hem de milleti geliştirmelidir. Bu iki vasıftan birini ihmal, o sistemimi başarısız kılar. Arvasi, özellikle bir grup gence büyük ehemmiyet ve mesuliyet yüklemektedir. Bunlar İslâm ahlâkını kâmil mânada yaşayan Türk-İslam ülküsünü gâye edinmiş ‘ülkücü gençler’dir. Çin’in zulmü ortada. En önemlisi etrafımız kan gölü haline gelmiş. Müslüman dünyası yeniden parçalanma gayretlerine maruzdur. Bu oyunu bozacak tek millet, Türklerdir.”

YAZARIMIZ RAHİM ER: MEKTEP ADAM İLMİNİN ZEKÂTINI FAZLASIYLA VERDİ
Seyyid Ahmet Arvasi adının ilk kez 1970’li yıllarda işitildiğini ifade eden Av. Rahim Er, o günlerde dünya ve ahiret görüşümüzü cihanşümul çapta ve cihanşümul ölçülerde ifade edebilecek tefekkür, kalem ve kelam erbabımızın bir elin parmakları kadar bile olmadığını söyledi. Er, şöyle konuştu: “Yerli düşüncenin karşısında bir silahlı militanlar vardı bir de kalemleriyle onları besleyen kalemli güçler. Kalemli kuvvetlerimizin; Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nihal Atsız, Nurettin Topçu, Osman Yüksel, Sezai Karakoç’un yanına yeni imzaların dâhil olması, fikir tahkimatımızın güçlenmesi şarttı. Seyyid Ahmet Arvasi adı, böyle bir ortamda işitilir oldu.” Arvasi Hoca’nın üzerinde durduğunun ‘insan’ olduğunu belirten Er, şöyle konuştu: “Materyalizm kıskacındaki insanı kendini keşfe davet ediyordu. Ona ve elbette bize göre Türk, İslamiyet’le yaradılış manasını bulmuş ve asırlar boyu İslamiyeti müdafaa etmesiyle, İslamın sancaktarı olmasıyla da Allah’ın ordusu olma şerefine kavuşmuştur.
Ahmet Arvasi Hoca, ilmiyle amil bir mütefekkirdir. Söylediği başka yaşadığı başka değildir. Batı felsefesinin şüpheciliğine İslam tefekkürünün muhkem mantığıyla karşı durur. Devrin heyecanına kapılmayarak insanı, genci eline silah almaya değil tefekküre yönlendirir. Arvasi Beyin hayatına baktığımızda Doğu Beyazıd’da doğmuş, orta tahsilini Erzurum, yüksek tahsilini Ankara’da yapmıştır. Bir başka ifadeyle ne dünyanın sayılı üniversitelerinden mezundur ve ne de oralarda yüksek lisans ve doktora yapmıştır. Onu yetişme çağında besleyen medrese ilmiyle yoğurulmuş aile çevresi, İslam âlimleri ve sonraki zamanlarda da yerli fikir adamlarıdır. Öğretmenliğe başladığı 1952’den vefat ettiği 31 Aralık 1988’e kadar derslerinde,  sohbetlerinde, konferanslarında, yazı ve kitaplarında inandıklarını paylaşmaya, bildiklerini  öğretmeye çalıştı. İlminin zekâtını fazlasıyla verdi.  Bir dava ve şuur adamıydı. Meydana çıktığı 1970’lerde bir boşluğu doldurdu. Gittiğinde ise sanki âlem öldü, arkada bir boşluk bıraktı.

PROF. DR. HİLMİ DEMİR: YOL GÖSTERECEK SALİH İNANLARIN SONUNCULARINDAN
Her toplumda nesilleri eğitecek, ruhlarına şekil verecek, onları yaşadıkları çağın çalkantılı ahlak ve fikir krizlerinden çıkaracak, fırtınalı gecelerde deniz feneri gibi onlara yol gösterecek salihler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hilmi Demir, Arvasi Hoca’nın bu salihlerin sonuncularından biri olduğunu söyledi. Demir, şunları aktardı: Arvasi Hoca gençliğe kültür emperyalizmine karşı nasıl ‘biz’ kalarak hayatta kalınabileceğini öğretmeyi başardı. Türk  gençliğinin maruz kaldığı ideolojik kirlenmeye karşı, onu kendi tarihî, kültürü, dili ve dini ile barışık hâle getirerek öz bilincini yeniden tesis etmeye çalıştı. Gençliğin İslam’la buluşması için de dini sahih kaynaklardan öğrenmesi gerektiğini, Kur’ân ve Sünnetin ve Ehl-i Sünnet ulema ve salihlerin yolunu öğretmek için gayret etti. İslam dünyasındaki iki büyük tehlikeye dikkat çekti: Şiilik ve Vehhabilik. Bu iki akım günümüzde güçlenerek gençliğin imanını çalmakta, onları ya şiddete çağırmakta ya da vatanına yabancılaştırmaktadır. Arvasi Hocamız gençliği Türk-İslam kültür ve medeniyetinin değerleriyle yeniden buluşturarak köksüzleştirme ve vatansızlaştırma karşısında bir direnç hattı oluşturmuştur. Uzunca bir süredir, hırpalanan, ırkçılık ve faşizmle suçlanan, din dışı ilan edilen milliyetçilik kavramı Seyyid Ahmed Arvasi Hocanın dilinde, bir millî ülküye dönüşür. Türk milliyetçiliği, İslam’ın iman ve şuuru içinde yücelmeyi gaye edinen ve Türk’ün mutluluğunu burada arayan bir harekettir.

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...