Halfeti'de bir 'memleket' hikâyesi

Halfeti'de bir 'memleket' hikâyesi

YAŞAM Haberleri

Murat Saraçoğlu 6. filmi olan 'Memleket' için 'sanki ilk filimmiş gibi heyecanlanıyorum' diyor.

'Her yönetmen film yaparken aslında bir hikayesi vardır ve o nun peşinden gider. 1.5 senedir Halfeti'deyiz. Buradaki insanların aslında bizden daha sahici hayatlar sürdüğünü gördüm.'

Bu haftaki röportajım tamamen hesapsız, plansız gelişti aslında. Yolumuz önce Şanlıurfa'ya, ardından Halfeti'ye çıktı. Derken asırlık hatıranın suların altında serinlediği bu muhteşem yerde, Murat Saraçoğlu'ndan Karagül dizisiyle başlayıp, Halfeti'nin de katkısıyla Memleket filmine uzanan başarı hikayesini dinledim. Saraçoğlu, 1970 yılında İstanbul'da doğmuş. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo -TV Bölümünü bitirmiş. Çekmekte olduğu son dizi Karagül, çektiği son film ise Yangın Var… Salacak-Harem adlı bir hikaye kitabı var. Ayrıca 1999 yılında "Yaşar Nabi Nayır Hikaye Armağanı"nı kazanmış. nbsp;
gt; Hayata ve sinemaya dair çocukluk hayaliniz neydi?
Sinemaya dair olan kısmını orta sonda, lise birinci sınıftayken belirlemiştim. Indiana Jones vardı, Kamçılı Adam'ın birinci filmi… Sonra "bizde neden yok?", "ben yapabilir miyim?" soruları başladı... O zaman aslında maceracı bir ruhla birleşik arkeolog olmak hayalim de vardı. Sonra sonra daha rafine bir hale geldi ve çok bilinçli, isteyerek üniversiteye girdim. Bir yol gösterenim yoktu.
gt; Kahramanınız var mıydı?
O dönemde yoktu. Ben akademik anlamda sinemayı çok geç, üniversitede keşfettim. Aslında Türk filmleriyle büyüdüm. Bir de asıl önemlisi her cumartesi Üsküdar'da 'Sunar Sineması' vardı, babam beni oraya sinemaya götürürdü ve her cumartesi başka bir film izlerdik. 'Çağrı'dan tutun da 'Dev Tohumu'na, 'Star Wars'a kadar hepsini sinemada izledim. Önce hep eğlence olarak baktım sinemaya ve hâlâ da biraz eğlence olarak bakarım. nbsp;
gt; Başarılarınızı izliyoruz. "Tamam, ben artık oldum" dediğiniz yer var mıdır, varsa neresidir?
Teknik olarak "tamam artık yönetmenlik" yapabilirim dediğim yerlerde bunu düşündüm. Ama diğer yandan hayatın kendisi zaten bir arayış; İster yönetmenlik, ister genel düşünün bende "tamam işte buymuş" gibi bir nokta olmuyor. Ben sinemayla ve hayatla olan ilişkimi, "sürekli bir yolda olmak durumu" olarak yorumluyorum. nbsp;
gt; nbsp;Çektiğiniz filmler, diziler hayatınızı, ruh halinizi etkiliyor mu?
Şüphesiz etkiliyor. Birbirine de bağlılar. Ruh haliniz sizi bir yere götürüyor, o bir yerdeyken de ruh haliniz değişiyor.
gt; Nasıl motive oluyorsunuz? Hayatınızdaki iniş çıkışlar siz motive ediyor mu?
Ediyor tabii ki. Çelişkiler, yeni öğrendikleriniz, yanlış bildikleriniz, başka türlü olduğunu gördükleriniz, her şey katkı yapıyor. Bence bu motivasyon sürekli diri durmakla, algıları açık tutmakla ilgili bir şey. nbsp;
gt; Memleket kaçıncı filminiz olacak? Farkı ne?
6. filmim olacak. Sinema aslında endüstriyel bir şey. İlk 5 filmim sermayeyle yan yana duran, bir döngüden geçen, ana akım filmlerdi. Çok sahici kalmayı başarabileceğiniz alanlar değildi yani. Kötüleyerek söylemiyorum çünkü bu işin sistemi bu ve bunun içinde sahici kalmaya çalışmak zor. Bu döngünün dışında bir şey yapmak ise insanı kendine döndürüyor. Bu anlamda Memleket sanki ilk filmimmiş gibi heyecanlanıyorum.
gt; "Her yapımcı, yönetmenin film yaparken bir derdi vardır" dediniz, sizin derdiniz neydi 'Memleket'i çekerken?
Benim derdim, senaryo üzerinde bakarsak adı "Memleket" olan bir film çekmeye vardı. Şiirsel olmasını istediğim bir hikâye anlatmak istedim. Film bitmediği için 'şunu hayal ettim' , 'şöyle yapmak istiyorum' diyemem pek. Yine de Halfeti'ye gelmeden önce daha Anadolu'nun ortasında bir yerde Konya'da aynı hikâyeyi çekmeyi hayal ediyordum. nbsp;
gt; Memleket'i biraz daha anlatır mısınız?
Memleket filminde Halfeti'de diye değil, Anadolu'da herhangi bir yer diye küçük bir hikaye anlatıyoruz. Bir yaşlı karı koca (Hikmet Karagöz ve Şerif Sezer) sular altında kalmış bir köyün son bir hanesi olarak ıssız ve zor bir hayat sürmekteler. Sadece yarım akıllı biri evlerine gelip onları ziyaret etmektedir. Sular altında kalmış olmak, geçmişin de sular altında kalmış olması, yarım olmak, yetimlik duygusu, umut, umutsuzluk, var olmak, kadim şeylerle olan bağımız gibi bir tutunma arayışım var. nbsp;Biz burada 10 bin yıllık bir tarihin üstünde oturuyoruz, memleket dediğimiz de 5 senelik bir şey değil. nbsp;
gt; Halfeti'ye ilk ne zaman geldiniz?
2013 yılının başında Karagül dizisini çekmek için geldim. Daha önce hiç görmemiştim. Daha doğuya daha kuzeydoğuya gelmiştim. Dolayısıyla beni heyecanlandıran bu hikâyeymiş. Mekânla da birleşince hikâye tamam oldu. nbsp;
gt; Halfeti'de ne kadar vakit geçirdiniz?
1,5 yıldır buradayım ben. Yazları 1 ay, 2 ay ara veriyoruz. Ama 2013 yılı başından beri buradayım. nbsp;
gt; Karagül dizisiyle ilgili bir röportajınızda Halfeti için başrollerimizden birisi demişsiniz? nbsp;
Kağıt üzerinde baktığınız zaman bizim hikayemize benzeyen çok dizi var. İnsanlar hemen bir 'Ağa' dizisi daha dediler. Aslında doğruluk payı da var. Fakat buranın tabiatıyla ve enerjisiyle birleşince iş, başka türlü oldu. "İnsanlar böyle bir yer mi var?" Türkiye'de dediler. Bu anlamda Halfeti'nin tanıtımına küçük de olsa bir katkımız varsa çok mutlu olurum. nbsp;
gt; Halfeti'de yaşamak nasıl?
Bir yere gelmek vakti geçirmek başka, yaşamak başka. Bütün Halfeti ile arkadaşız biz. Her işte samimi olmaya çalışıyorum ama burada uzun süredir, 1.5 yıldır kalınca daha da farklı oldu. nbsp;Artık birinin canı sıkılınca da biliyoruz, bir yerde düğün varsa onu da biliyoruz. Gidiyoruz veya bir temsilci gönderiyoruz. nbsp;
gt; Batı'dan doğuya yolculuk yaptınız bir nevi, nasıl bir duyguydu? nbsp;
İstanbul'dan uzak olmanın?bir etkisi oluyor. Hasret duygusu meydana geliyor. nbsp;Önce bir tür sürgündeymişsiniz gibi hissediyorsunuz, sonra aslında bildiklerinizin 'bildiğiniz' gibi olmadığı, buradaki insanların da aslında sizin sürdüğünüz hayattan daha sahici hayatlar sürdüğünü görüyorsunuz. Bundan etkilenmemek elde değil elbet. Hep batıdan doğuya bakıyorduk, şimdi doğuda yaşadığımızı hissedince bu kez dönüp doğudan batıya bakıyorsunuz. Türkiye kocaman bir ülke, 80 milyon kişilik bir ülkede sadece 10 bin kişinin bir şeyler konuşması ve sadece o 10 bin kişinin enerjisinden bakması biraz eksik kalıyor. nbsp;
Halfeti'de bir 'memleket' hikâyesi

FİLM ÇEKMEK ZOR İŞMİŞ
"Ancak 3 tavuk bulabildik abi yeter mi?", nbsp;"Abi ben akrep besliyorum, onu kullansanız", "Yok biz ölü akrep tercih edeceğiz"... Bunlarda setteki ilginç konuşmalardan hafızama kaydettiklerim. Film çekmek çok zor işmiş, hele bu sıcakta, 2 saatlik misafirlik bile sabırlarını takdir etmeye yetti.
nbsp;Halfeti'de bir 'memleket' hikâyesi


ÖN YARGILARDAN SIYRILMAK...
"İstanbul'dan yolunuz Van'a, Ağrı'ya, Halfeti'ye düşerse yolunuz, herkes 'aman dikkat edin' diyor. Birtakım ön yargılarımız var. Ama insanlar Gevaş'ta da hayatlarında bir dertle oturuyorlar, Halfeti'de de, İstanbul'da da. Önyargı kötü bir şey. Alsancak'da, Aya Yorgi'de denize girerken Şırnak'ta çocuk parkı var mı diye bir dert taşımıyoruz. Ama eğer Şırnak'ta çocuk parkı olmamasını bir mesele olarak benimseyebiliyorsanız o zaman memlekete de başka bakıyorsunuz."


YÖNETMEN GÖZÜYLE...
gt; Beğendiğiniz Türk yönetmenler?
Ömer Kavur. Gençleri ve yeni Türkiye sinemasını var eden tüm yönetmenleri beğeniyorum. Sinema üzerine çok kafa yoran insanlar var; Seyfi Teoman vardı mesela rahmetli oldu. Sadece filmlerini değil sinema üzerine kafa yorma biçimini de çok beğenirdim. nbsp;
gt; Beğendiniz Türk filmleri?
Ömer Kavur hocanın Anayurt Oteli, Amansız Yol, Yılmaz Güney'in bir çok filmi, avantürleri dahil. 1950'den 1970'lere kadar çok daha sahici bir noktadan ülkeye baktığımız düşünüyorum. Dolayısıyla Lütfi Akad çok önemli bir yönetmendi benim için. nbsp;
gt; Beğendiğiniz oyuncular?
Şansım hem eski hem de yeni ve çok popüler oyuncularla çalışmak imkanım oldu. Şerif Sezer ikonik oyunculardan biridir benim için 2 tane film yaptık, üçüncüsünü yapıyorum. Hem de dizide çalışıyorum. Tarık Akan'la da aynı. Özellikle isim vermek istemiyorum ama çok önemli aktörlerle, aktrislerle çalıştım. nbsp;

Burcu ÇETİNKAYA / TÜRKİYE GAZETESİ




UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...