Dünyayı Güneşten, mıknatıs koruyor
Güneşten gelen ateş rüzgârları, dünyanın manyetik alanı olan Manyetosfere ulaşınca bir şok dalgası meydana gelir. Böylece etkisi kaybeden güneş ışınları dünyayı etkileyemez
##tgvideo##
Sevgili okurlar, dünyamızın Ekvatorda çapı 12756 kilometre, Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna ise 12.713 km'dir. Yerkabuğundan dünyanın merkezine olan mesafe 6.000 km'yi geçmektedir. Şimdiye kadar sadece 10 km derinliğe delme işlemiyle inilebilmiştir. Merkezdeki çekirdek demir-nikel karışımından oluşmuş olup, çok şiddetli basınç altında bulunmakta ve sıcaklık 10.000 dereceye ulaşmaktadır. İç Çekirdek katı olup ortalama 2.500 km çapa sahiptir. Dış Çekirdek ise 2.200 km kalınlığında, koyu sıvı kıvamında ve yeryüzünden 2.900 km derinlikte bulunmaktadır. Katı çekirdek bu sıvının içinde yavaşça dönmektedir. Yeryüzünün manyetik alanı, sıvı dış çekirdekteki Konveksiyon (Dolaşım) Akımları ile oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle, atomların yeterli bir güçle, düzenli şekilde hareketleri kalıcı ve devamlı bir mıknatıslanmaya neden olmaktadır. Dünyanın Kuzey ve Güney Kutupları dışında, bir de Manyetik Kuzey ve Güney Kutbu bulunmaktadır. Bilindiği üzere mıknatısın aynı kutupları birbirini itmekte, zıt kutupları ise birbirini çekmektedir. Kuzeyi gösteren mıknatısın ucuna mıknatısın kuzey kutbu (N), güneyi gösteren ucuna ise mıknatısın güney kutbu (S) denir. Zıt kutuplar birbirini çekmekte olduklarından dünyanın kuzeyinde manyetik güney kutbu, güneyde ise manyetik kuzey kutbu bulunmaktadır. Dünyamızda manyetik kutupların yeri devamlı değişebilmektedir.
PUSULA EN BÜYÜK DELİL
Pusula dünyada kullanılmış bulunan en eski teknik aletlerden biridir. Milattan önce 13.'üncü yüzyılda Çin'de pusulanın kullanıldığına dair belgeler vardır. Günümüzden 2.800 yıl önce Eski Yunan Medeniyetinde manyetizma hakkında bilgi mevcuttu. Manyetit adlı taşın (Fe304) demir parçacıklarını çektiği keşfedilmişti. Pusulanın ortasına yerleştirilmiş oynak çelik iğne yatay vaziyette daima kuzey manyetik kutbunu göstermektedir. Pusuladaki hazırlanmış, doğu, batı, güney ve kuzey yönünü gösteren skalada kuzey yazısının üstüne çelik iğneyi getirdiğiniz zaman, kuzeye doğru gidiş yönünüzü dünyanın manyetik alanı size göstermektedir.
Güneş Sistemindeki diğer birçok gezegen de manyetik alana sahiptir. Merkür, Satürn, Neptün, Uranüs ve Jüpiter ile uydusu Ganimed manyetik güçlerini kütle çekimi, radyoaktif elementlerin aktivitesi ve ergimiş halde bulunan maddenin dönmesinden sağlarlar. Bu şekilde hareket eden iletken madde, çekirdekteki manyetik alanı güçlendirir. Dünyamızı güneşten ve diğer yıldızlardan gelen zararlı ışınımdan koruyan en önemli kalkan, manyetik alandır. Gezegenimizin çevresinde oluşan bu doğal kalkana "Manyetosfer" adı verilmiştir. Güneşten gelen rüzgârlar Manyetosfere ulaşınca bir şok dalgası meydana gelir. Bu nokta dünyadan 64.000 km uzaklıktadır. Bu mesafe kalınlığı ortalama 300 km olan atmosferler karşılaştırıldığında çok uzaklarda kalır. Bir gezegenin manyetik alanı ne kadar güçlü ise, manyetosfer de o denli büyük olur.
KUTUP IŞIKLARININ DANSI
Kutuplara yakın yerlerde gözlenen Kutup Işıkları (Kuzeyde Aurora borealis, Güneyde Aurora australis) manyetik alanın varlığını gösteren ipuçlarıdır. Dünyanın manyetik alanı içinde hapsolmuş güneşten gelen elektrik yüklü parçacıklar dünyaya ulaşmadan önce iki ayrı bölgede yakalanmaktadır. Bu iç ve dış olmak üzere dünyayı saran koruyucu iki kuşaktır. Bu kuşaklara "Van Allen Radyasyon Kuşakları" denir. Özetle; güneşten ve uzaydan dünyamıza gelen öldürücü (Lethal) kozmik ışınlar, Van Allen koruyucu kalkanını geçemezler. Bir kısmı süzülse dahi İyonosfer tabakasında manyetik alan ile etkileşime girer ve yeryüzünden ortalama 100 km yükseklikte rengarenk ışık oyunları meydana getirir. Kuzeyde yaşayan Eskimo Kavimleri bu ışıkları "Ruhların Dansı" olarak yorumlar.
Yaşadığımız dünyayı çevreleyen Atmosferin de çok önemli işlevleri mevcuttur. Hava kütleleri bizleri aşırı sıcaklıktan, dondurucu soğuktan ve uzay boşluğundan gelen Meteorlardan da korumaktadır. Bu kaya kütlelerinin büyük bölümü atmosfere girince yanarak hacım kaybeder ve toz haline dönüşür. Gökyüzünün 20 ile 35'inci km'leri arasında bulunan Ozon Tabakası bütün canlıları zararlı ışınlardan korumaktadır. Diğer taraftan atmosfer zararsız ışınlara, günümüzde uydu haberleşmesi için önemli radyo dalgalarına ve görünür ışığa geçit vermektedir. Bu ışık sayesinde bitkiler fotosentez yapıp oksijen ve besin üretebilmektedirler. Başta insan olmak üzere bütün canlılar aleminin yaşamlarını sürdürebilmeleri sistemin düzenli çalışmasına bağlıdır.
Değerli Okurlar, bu sonsuz Kainatta yalnız mıyız, değil miyiz henüz bilemiyoruz. Belki de hiç bir zaman gerçeği öğrenemeyeceğiz. Ancak Allah'ın bize bahşettiği Hayat Cevherini hep birlikte kardeşçe, sevgi ve dostlukla devam ettirme çabası içinde bulunmalıyız. Hepinize tekrar sağlıklı bir yıl diliyorum, sevgilerimle...