Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon
YAŞAM Haberleri

Agamemnon ismi sıkça çıkar karşımıza. Truva’da komutan, Mondros’ta mekân, Çanakkale’de saldırgan, İstanbul’da işgalci düşmandır; güneş dilcilere göre ise “memnun bir ağa!”

İRFAN ÖZFATURA

Geçen haftalarda İzmir’de Agamemnon adı verilen iskele çok tartışıldı. O mu yazdırdı, bu mu yazdırdı? Lüzumsuz bir münakaşa...
İyi de önce bir hatırlayalım kimdi bu amca?
Bundan 3.500 sene evvel Yunanistan’da ‘Akha’lar hüküm sürer. Mora yarımadasında, Makedonya’da, Ege adalarında minik krallıklar vardır ve alayı da Agamemnon’a bağlıdırlar.
Agamemnon’un babası Atreus, Miken tahtını şansa bırakmaz. Rakibi Thyestes’in çocuklarını öldürtüp babalarına yemek olarak sunar.
Thyestes’in bir çocuğu daha olur. “Aigisthos!” Yazın bunu bir kenara.
Agamemnon, ünlü Aerope’nin oğludur, Zeus’la akraba sayılır. Kardeşi Menelaos da kraldır, Sparta ondan sorulmaktadır.
O günlerde de Doğu Batı çekişmesi vardır. Biliyorsunuz bu mücadele sürüp gidecek, Pers -Yunan, Sasani - Bizans, İslam - Hristiyan, Selçuklu - Haçlı, Osmanlı - Avrupa gibi değişik renklere bürünecektir zamanla.
Truva bir doğu medeniyetidir, Ege kıyısına kurulsa da gönlü Asya’da atar.
Evet, yer yer farklı medeniyetler, inanışlar yüzünden eller kılıca gider ama sebep tamamen ticaridir burada. Truva büyümüş güçlenmiş, hâkim olmuştur pazara.
Yoksa basit bir kız meselesi değil, Akha önderleri düzineyle kadınla yaşar. Bir yosma o tarafa kaçmış, kimin umurunda?
Agamemnon’un karısı Klytaimnestra da soylulardandır, annesi Leda ve kız kardeşi Helen çok yer alır Homeros’un satırlarında.
Klytaimnestra, önceleri Tantalos’la evlidir, fakat Agamemnon kocasını ve iki çocuğunu öldürür, sahip olur ona. Kini soğumuş değildir, koymayacaktır yanına.

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

MİTOLOJİYE BAKARSAN
Yunan mitolojisine göre dünyanın en alımlı kadını Helen’dir. Zeus, bir kuğu şekline girip Leda ile aşk yaşamış ve Helen olmuştur güya. Doğmuştur değil olmuştur. Çünkü efsaneye göre Helen yumurtadan çıkar.
Helen’in talibi çoktur ama Sparta Kralı Menelaus’ta karar kılar, minik kızı Hermione doğar, mutluluklarına mutluluk katar.
Ama sen tut evli barklı bir kral karısı iken Truva Prensi Paris ile kaç. Paris kendisinden dokuz yaş küçük bir delikanlı, bildiğin macera.
Menelaus da abisi Agamemnon’a gider Truvalılardan dert yanar. Aga’nın niyeti vardır zaten, kontları kralları çağırır, büyük bir ordu toplar.
Ancak o gün rüzgâr yoktur, gemiler kıpırdamaz, Agamemnon’un acelesi vardır, kendi kızı Iphigenia’yı boğazlar ve bir acı daha yaşatır eşi Klytaimnestra’ya.
Bir şekilde karşıya geçerler ama surlar aşılası değildir, Akhalar, Truvalıların at merakını kullanır, malum maketle kaleye sızarlar. Gece muhafızları öldürür kapıları açarlar. Şehre sel gibi yağmacı girer, yakıp yıkar, damarı olanın kanını akıtırlar.

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

KAN, KİN, İHTİRAS
Agamemnon zafer sarhoşudur, Kral Priamos’un hazinesini ele geçiremese de büyük yağma yapar, bir eli yağdadır bir eli balda. Kassandra adlı bir kızı da alıkoyar yanında.
Yunanistan’a metres ile dönünce karısı Clytemnestra çileden çıkar, “Dur hele” der, “ben bir çorap öreyim şunun başına!”
Kocasına iyi davranır, yorgunsun deyip hamama sokar. Ancak adama giydirdiği hırka balık ağı gibi bir şeydir, daralmaya başlar, gerilir, gerilir ve tık nefes eder sonunda.
Clytemnestra’nın âşığı Aigisthos (yazın demiştik bir ara) elinde kılıçla gelir, Kral’ı şişlemeye başlar ama başını baltayla uçurma hazzını hanımefendiye bağışlar.
Homerosa göre zaten suikastı planlayan Aigisthos’tur ve büyük bir keyifle oturur Agamemnon’un koltuğuna. Mykene, Korinth, Kleonae, Orneiae, Arathyrea, Sikyon, Hyperesia, Gonoessa, Pellene, Aigion, Aigialos, Helike ve Atina’dan vergi akmaktadır çuvalla, deli para!
Bir rivayete göre de Aigisthos Kralı evine davet eder, nefis yiyecekler vardır sofrada. Agamemnon lokmasını yutmaya çalışırken üstüne çullanır, dana gibi boğazlarlar.
Havuzda boğdu diyenler da var. Öyle ya da böyle öldürülür sonunda.

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

İNTİKAM SOĞUK YEMEK
Clytemnestra’nın üç kızı (Iphigenia, Electra ve Laodike ) bir oğlu (Orestes) vardır. Iphigenia’yı babası Agamemnon kesmişti biliyorsunuz, annesi olacak kadın Electra ile Laodike’yi karanlık zindanlara kapar, gününü gün eder âşığıyla.
Oğlu Orestes kayıptır, öldüğü söylenir, hatta külünü getirip verirler tunçtan bir vazoyla.
Hâlbuki Orestes hayattadır ve Delphoi kâhini onu fişekleyip durmaktadır babasının intikamını alması hususunda.
Aradan yedi sene geçer, dünkü çocuk genç bir savaşçı olur, haberci kılığında saraya girer ve hem anasından hem de anasının yavuklusundan hesap sorar.
Detaylara girmiyoruz, bayağı karışık zira.
Yalan, dolan, ihanet, cinayet, ihtiras, öz kızına tecavüz, zina. Artık bu nasıl bir destansa?
Odysseia ve İlyada gibi Yunan efsanelerini tedrisata koyanlar neyin peşindeydi bilmiyoruz.
Komşuda Oğuz Kağan, Manas, Ergenekon mu okutuluyordu acaba?

RÖVANŞI ALMAYA...
Fatih Sultan Mehmed tarihi iyi bilir. İstanbul’u alınca “Truva’nın kanı yerde kalmadı” der dostlarına.
1915’de Çanakkale’ye dayanan Batılılar İstanbul’u ele geçirip rövanşı alacaklardır akılları sıra. Donanmanın zırhlılarından biri “HMS Agamemnon” adını taşır. Nitekim Mondros Mütarekesi de bu gemide dayatılır. Limni’de bina mı yoktur, maksatları başka.
HMS Agamemnon 16 bin 750 beygir gücünde makineleri olan 135 metrelik bir ejderhadır, 18 knot (33 km/sa.) hız yapar. Ancak öyle büyük başarıları yoktur, sadece bir Alman zeplinini inmeye zorlar o kadar.
Doğu Akdeniz’de Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) karşısında çaresiz kalır. Çanakkale’de defalarca isabet alır. İşgal ordusuyla İstanbul’a gelir ve uğursuz toplarını çevirir Topkapı Sarayı’na.
20 yıl Türk kanı döktükten sonra Portsmouth Tersanesinden hurdaya...

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

KAZI KAZAN
Ha bu arada hazineci Heinrich Schliemann’ı unutmayalım. Kendisi Osmanlı’nın zor yıllarında Rum asıllı karısı Sophia ile Truva antik şehrine musallat olan bir arkeologdur. Yıllarca sahada dolanır, açtırdığı yüzlerce çukurla dokuyu yaralar. Ve Agemennon’un ele geçiremediği hazineyi bulur sonunda.
Bunu İtalya üzerinden İngiltere’ye kaçırır. Arkeologlar 50 asırlık hazine karşısında heyecanlansalar da neticede hırsız malıdır. Ancak Almanlar, çalıntı da olsa talip olur, Prof. Virchotv aracılığı ile Museum für Vor- und Frühgeschichte koyarlar.
Alışmış kudurmuştan beterdir, Heinrich tekrar gelir, Çanakkale’de kazı izni ister, Müzeler Umum Müdürü Osman Hamdi Bey, Galip Efendi adlı bir memuru peşlerine taksa da adam atlatmakta ustadırlar. Truva’nın altını üstüne getirir, aparma koleksiyonu altın taçlar, zafer çelenkleri, süs eşyaları, içki kapları, tabaklar, gümüş miğferler, kemerler, tolgalar, kalkanlarla zenginleştirir, bize pek bir şey koklatmazlar. Hazinenin kaybı bir yana, şehrin katmanlarını (bilhassa ikinci tabaka) dağıtırlar.

Cinayet romanı gibi... Mikenli Agamemnon

GÜÇLÜYSEN HAKLISIN
1881 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi soyulur. Truva hazinesinden ele geçen bir kaç parça da yok olur. H. Schliemann ödül vadederek onları toplar. Öldükten sonra (1890) karısı Sophia, bunları Atina Müzesine bağışlar.
II. Cihan Harbi’nde Almanlar, Truva hazinesini hayvanat bahçesine saklar. Berlin’e giren Kızıl Ordu subayları arasında genç bir arkeolog vardır (İrina Antonova) hazinenin kokusunu alır ve amirlerini uyandırır. Birkaç kişiyi sıkıştırır konuştururlar, hazineyi yüklenirler doooğru Rusya’ya. Elli sene Moskova’da muhafaza edilen parçalar, Puşkin Müzesinde sergilenmek isteyince (1992) gürültü kopar. Almanlar hazinenin iadesi talebinde bulunur. Ruslar da kendi kültürel varlıklarıyla değiş tokuşa razı olurlar.
O hazinenin sergileneceği en doğru yer Çanakkale ama ne yazık ki, gücü olan kaideyi koyuyor.

AĞALAR MEMNUN
Güneş dil teorisine göre Agamennon ismi “Ağa memnun”dan gelir.
Amazon’un, “amma uzun”dan, Niagara’nın “ne yaygara”dan geldiği gibi.
Acaba İzmir’deki iskele adı niye “Türkçe aslıyla” yazılmadı.
Bunlar ilke ve inkılaplara karşılar mı yoksa?

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...