Bir yudum ülke! Dünyanın çayını üretiyorlar

Küçücük bir ada olan Sri Lanka, Hindistan ve Çin'den sonra en çok çay üreten ülke. İhracatta ise birinci sırada.
Osman SAĞIRLI / Gitti, gördü yazdı... -3-
Buradan binlerce kilometre yol gidecek; dünyanın 'Seylan çayı' bizim ise 'kaçak çay' ismiyle dimağımızda yer verdiğimiz çay bahçelerini görmeyecek, orada tatmayacaksın olacak şey mi? Tabii ki olmaz. Sri Lanka'lı Muhammed Refik abimizin çabası, kafile başkanımız Murat Yılmaz'ın da onayı ile doğru adanın güneyindeki Nuwar Eliya bölgesine doğru yola çıkıyoruz. Git git yol da yeşillik de bitmiyor. Ara ara İngilizlerden kalma malikhaneler, golf sahaları ve kriket oynayan gençler göze çarpıyor.
Önce Hollandalıların, ardından da İngilizlerin sömürdüğü ada her ne kadar 1948'de bağımsızlığını kazanmış gibi görünse de halen İngiliz Milletler Topluluğunun üyesi. Ve en önemlisi dünyanın neresinde bir karışıklık varsa orası ya gizli sömürgedir ya da İngilizlerin bir parmağı vardır. Yıllarca süren Tamil-hükümet kavgasının temelinde de aslında İngilizler vardır. Çünkü girdiği her bölgenin nüfus yapısı ile oynak taşıma nüfusla ülkeyi her an karışacak duruma hazır hale getirmek İngilizlerin görevidir. Tıpkı Hindistan, Myanmar, Pakistan, Filistin ve Afrika kıtasındaki karışıklıklar gibi…
Birkaç saatlik yolcuğun ardından Nuwar Eliya'ya varıyoruz. Burası ülkenin en yüksek bölgelerinden biri. Dolayısıyla en kaliteli çayın da yetiştiği bölge olarak ün yapmış. Yamaçlara doğru alabildiğine uzayan çay bahçelerinde hasat sürüyor. Heyecanla bir iki bahçeye girip fotoğraf çekiyorum. İkazlar başlıyor: "Dünyanın en zehirli yılanları burada!" Bir çay şirketine gidip hem orada hem hasat hem de üretimi görmekten başka çare yok.
Devasa bir çay bahçesindeyiz… Rehberlerden biri başlıyor anlatmaya; "Şu gördüğünüz çaylar 60 senede yetişiyor, ağaçları kesmesek boyları 10 metreye çıkar…" En iyi rehber en iyi hikaye anlatan rehberdir derler. Şu ana kadar bunun aksi bir duruma şahit olmadım, Sri Lanka'da bile. Rehberimiz anlatmaya devam ediyor;
"Efendim, çay milattan önce 2737 yılında büyük Çin İmparatoru Shen Nung tarafından bardağındaki sıcak suya düşen bir yaprağın tadına bakması ve hoşlanması ile ortaya çıkmış. Dünyaya Çin ve Hindistan'dan yayılmış. Avrupa'ya ise 1610'da girmiş. Avrupalı tüccarlar çayı ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaç gibi sunarken; doktorlar biraz daha ileri giderek, çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırdığını savunmuş.
1839 yılında Hindistan'ın Kolkota bölgesinden getirilen çay tohumu ve fidanları sayesinde Sri Lanka çay ile tanışmış. Sri Lanka'da ana ürün olarak yetiştirilen kahvenin 1869'da bir hastalık sonucu yok olmasıyla arazi sahipleri başka ürün arayışına girmiş.
Resmi belgelere göre ilk defa 1867 yılında James Taylor isimli bir İngiliz gemici Sri Lanka'ya gelerek 19 dönümlük bir arazi üzerinde çay ekmeye başlamış, çay üretimi ülkenin dört bir yanına yayılmış. Ve kısa bir süre sonra Sri Lanka çay ülkesi "Seylan" olarak ün salmış."
Sri Lanka, Hindistan ve Çin'den sonra dünyanın en çok çay üreten üçüncü ülkesi olmasına rağmen en çok çay ihraç eden ülkeler sıralamasında birinci sırada.
Seylan 1872 yılında ilk çay sevkiyatını 10.5 kg olarak gerçekleştirmiş bugün ise 300 milyon kilo...
ÖRNEĞİ YOK
Fillerin yetimhanesi
Budistler ilginç insanlar. Ot, çiçek, böcek, hayvan denildi mi adamlar bir başka havaya giriyor. Ama söz konusu insan olunca acımasız olabiliyorlar. Tıpkı Myanmar'daki Budistler gibi. Buradaki Budistler biraz daha farklı. Bu mevzulara girersek içinden çıkamayız. Burada konumuz bir daha farklı.
Budist nüfusun yüzde 68 olduğu Sri Lanka'daki yetim filler için 1975'te hükümet tarafından Kandy ile başkent Kolombo arasında Pinnawela Fil Yetimhanesi kurulmuş. Sri Lanka'da bu sorunla başa çıkmak için en iyi çözüm yolu bulunmuş. Dünyada bu kadar çok fili bir arada bulunduran bir bölge yok. 24 dönümlük bir araziye kurulmuş yetimhane yıllar içinde kalabalıklaşmış. 5 fil için yapılan yetimhanede bugün 100'ün üzerinde fil barınıyor. Bu filler doğada yalnız kalmış, yaralanmış, başka yerlerden gelen nakiller ve yetimhanede doğan fillerden oluşuyor. Sabahın erken saatlerinde beslenen ve sonra da yetimhaneye 400 m. uzaklıktaki Maha Oya Nehri'nde iki saatlik banyoya götürülen fil ordusu turizm için iyi bir gelir kapısı olmuş. Sri Lanka'da fil dışkısından kağıt yaptıklarını da hatırlatalım. Ne lazım diyenler unutabilir!
Ya okul ya hapis
Sri Lanka'da çocuk 3 yaşına geldiğinde anaokuluna gitmek zorunda. Ancak bu okullar özel ve paralı. Normal okul ise 5 yaşında başlıyor. Çocuk gitmiyorsa baba hapis cezası alıyor.
Burada hayvanların dokunulmazlığı var. İnsanlarla o kadar iç içe olmuşlar ki elinizden yemek yiyorlar
SULTAN ABDÜLHAMİD CADDESİ
'Ne oldu paralar' diyecekler diye ödüm koptu
İngiltere'de yerleşik Sri Lanka'lı Müslümanlardan Abdurrahman ile akşam saatlerinde otelde yemekteyiz. Türkiye'nin güçlü olmasından, son dönemde yaşanan olaylardan bahsediyoruz. Daha doğrusu o soruyor biz dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Abdurrahman, "Siz güçlü olmalısınız. Siz ne kadar güçlü durursanız, yeryüzündeki Müslümanlar da kendini o kadar güvende hissedecektir. Biz Türkler zaafa düşmesin, hilafet yaşasın diye maddi manevi çok destek verdik. Hatta başkent Kolombo'da bir caddemizin ismi Sultan Abdulhamid olarak yazılıdır" diyor. "O gönderdiğimiz paralar, altınlar ne oldu?" soracak diye çekiniyorum ne yalan söyleyeyim. Kalkıp "O paralarla İş Bankası'nı kurdular" nasıl diyeyim? BİTTİ

Buradan binlerce kilometre yol gidecek; dünyanın 'Seylan çayı' bizim ise 'kaçak çay' ismiyle dimağımızda yer verdiğimiz çay bahçelerini görmeyecek, orada tatmayacaksın olacak şey mi? Tabii ki olmaz. Sri Lanka'lı Muhammed Refik abimizin çabası, kafile başkanımız Murat Yılmaz'ın da onayı ile doğru adanın güneyindeki Nuwar Eliya bölgesine doğru yola çıkıyoruz. Git git yol da yeşillik de bitmiyor. Ara ara İngilizlerden kalma malikhaneler, golf sahaları ve kriket oynayan gençler göze çarpıyor.
Önce Hollandalıların, ardından da İngilizlerin sömürdüğü ada her ne kadar 1948'de bağımsızlığını kazanmış gibi görünse de halen İngiliz Milletler Topluluğunun üyesi. Ve en önemlisi dünyanın neresinde bir karışıklık varsa orası ya gizli sömürgedir ya da İngilizlerin bir parmağı vardır. Yıllarca süren Tamil-hükümet kavgasının temelinde de aslında İngilizler vardır. Çünkü girdiği her bölgenin nüfus yapısı ile oynak taşıma nüfusla ülkeyi her an karışacak duruma hazır hale getirmek İngilizlerin görevidir. Tıpkı Hindistan, Myanmar, Pakistan, Filistin ve Afrika kıtasındaki karışıklıklar gibi…
Birkaç saatlik yolcuğun ardından Nuwar Eliya'ya varıyoruz. Burası ülkenin en yüksek bölgelerinden biri. Dolayısıyla en kaliteli çayın da yetiştiği bölge olarak ün yapmış. Yamaçlara doğru alabildiğine uzayan çay bahçelerinde hasat sürüyor. Heyecanla bir iki bahçeye girip fotoğraf çekiyorum. İkazlar başlıyor: "Dünyanın en zehirli yılanları burada!" Bir çay şirketine gidip hem orada hem hasat hem de üretimi görmekten başka çare yok.
Devasa bir çay bahçesindeyiz… Rehberlerden biri başlıyor anlatmaya; "Şu gördüğünüz çaylar 60 senede yetişiyor, ağaçları kesmesek boyları 10 metreye çıkar…" En iyi rehber en iyi hikaye anlatan rehberdir derler. Şu ana kadar bunun aksi bir duruma şahit olmadım, Sri Lanka'da bile. Rehberimiz anlatmaya devam ediyor;
"Efendim, çay milattan önce 2737 yılında büyük Çin İmparatoru Shen Nung tarafından bardağındaki sıcak suya düşen bir yaprağın tadına bakması ve hoşlanması ile ortaya çıkmış. Dünyaya Çin ve Hindistan'dan yayılmış. Avrupa'ya ise 1610'da girmiş. Avrupalı tüccarlar çayı ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaç gibi sunarken; doktorlar biraz daha ileri giderek, çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırdığını savunmuş.
1839 yılında Hindistan'ın Kolkota bölgesinden getirilen çay tohumu ve fidanları sayesinde Sri Lanka çay ile tanışmış. Sri Lanka'da ana ürün olarak yetiştirilen kahvenin 1869'da bir hastalık sonucu yok olmasıyla arazi sahipleri başka ürün arayışına girmiş.
Resmi belgelere göre ilk defa 1867 yılında James Taylor isimli bir İngiliz gemici Sri Lanka'ya gelerek 19 dönümlük bir arazi üzerinde çay ekmeye başlamış, çay üretimi ülkenin dört bir yanına yayılmış. Ve kısa bir süre sonra Sri Lanka çay ülkesi "Seylan" olarak ün salmış."
Sri Lanka, Hindistan ve Çin'den sonra dünyanın en çok çay üreten üçüncü ülkesi olmasına rağmen en çok çay ihraç eden ülkeler sıralamasında birinci sırada.
Seylan 1872 yılında ilk çay sevkiyatını 10.5 kg olarak gerçekleştirmiş bugün ise 300 milyon kilo...
![]() |
1600 doları yudumlatıyorlar
Çeşit çeşit çaylardan en çok bilineni Türkiye'de de tüketilen alçak kesimlerde yetişen iri kıyımlı olan. Ancak en kıymetlisi zirvede yetişen beyaz, gümüş ve kraliçe olarak adlandırılan çaylar. Bunların kilosu 1600 dolar civarında.
HER ÇAYIN TADI FARKLI
Sri Lanka'nın en güzel çayları bin 200 metrenin üzerindeki çay çalılıklarından elde ediliyor. Bu yükseklikteki çalılıklar daha soğuk, daha sisli ortamlarda yavaş yavaş büyür. Altı ana üretim bölgesi var. Her bölgede yetişen çayın kendine göre aroması ve tadı bulunuyor.
![]() |
ÖRNEĞİ YOK
Fillerin yetimhanesi
Budistler ilginç insanlar. Ot, çiçek, böcek, hayvan denildi mi adamlar bir başka havaya giriyor. Ama söz konusu insan olunca acımasız olabiliyorlar. Tıpkı Myanmar'daki Budistler gibi. Buradaki Budistler biraz daha farklı. Bu mevzulara girersek içinden çıkamayız. Burada konumuz bir daha farklı.
Budist nüfusun yüzde 68 olduğu Sri Lanka'daki yetim filler için 1975'te hükümet tarafından Kandy ile başkent Kolombo arasında Pinnawela Fil Yetimhanesi kurulmuş. Sri Lanka'da bu sorunla başa çıkmak için en iyi çözüm yolu bulunmuş. Dünyada bu kadar çok fili bir arada bulunduran bir bölge yok. 24 dönümlük bir araziye kurulmuş yetimhane yıllar içinde kalabalıklaşmış. 5 fil için yapılan yetimhanede bugün 100'ün üzerinde fil barınıyor. Bu filler doğada yalnız kalmış, yaralanmış, başka yerlerden gelen nakiller ve yetimhanede doğan fillerden oluşuyor. Sabahın erken saatlerinde beslenen ve sonra da yetimhaneye 400 m. uzaklıktaki Maha Oya Nehri'nde iki saatlik banyoya götürülen fil ordusu turizm için iyi bir gelir kapısı olmuş. Sri Lanka'da fil dışkısından kağıt yaptıklarını da hatırlatalım. Ne lazım diyenler unutabilir!
![]() |
Sri Lanka'da çocuk 3 yaşına geldiğinde anaokuluna gitmek zorunda. Ancak bu okullar özel ve paralı. Normal okul ise 5 yaşında başlıyor. Çocuk gitmiyorsa baba hapis cezası alıyor.
![]() |
SULTAN ABDÜLHAMİD CADDESİ
'Ne oldu paralar' diyecekler diye ödüm koptu
İngiltere'de yerleşik Sri Lanka'lı Müslümanlardan Abdurrahman ile akşam saatlerinde otelde yemekteyiz. Türkiye'nin güçlü olmasından, son dönemde yaşanan olaylardan bahsediyoruz. Daha doğrusu o soruyor biz dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Abdurrahman, "Siz güçlü olmalısınız. Siz ne kadar güçlü durursanız, yeryüzündeki Müslümanlar da kendini o kadar güvende hissedecektir. Biz Türkler zaafa düşmesin, hilafet yaşasın diye maddi manevi çok destek verdik. Hatta başkent Kolombo'da bir caddemizin ismi Sultan Abdulhamid olarak yazılıdır" diyor. "O gönderdiğimiz paralar, altınlar ne oldu?" soracak diye çekiniyorum ne yalan söyleyeyim. Kalkıp "O paralarla İş Bankası'nı kurdular" nasıl diyeyim? BİTTİ
