Başkası olma kendin ol

CANAN ERASLAN

Daha çocukken başlıyor başkaları için, onlara göre yaşama alışkanlığı edinmemiz. Onun kızı 8 aylıkken yürümüş, 10 aylıkken konuşmuş... Komşunun torunu daha 3 yaşında okumayı öğrenmiş. Sen daha dur...
Öyle tanıdık ki bu cümleler... Büyük ihtimalle herkes annesinden ya da babasından defalarca kere duymuş olmalı bu karşılaştıran ve hatta aşağılayan cümleleri... Sonra bu alışkanlıktan olsa gerek, büyüdüğümüzde kendi çocuklarımıza bir benzerini yapmaya çalışıyoruz. En iyi okulda okumalı, en başarılı o olmalı. Fakat sadece okul başarısı yetmez tabii; sporda, müzikte ve sosyal hayatta da başarılı olmalısın. Arada bir de tiyatro falan yaparsan da olur hani.  Komşunun kızından neyin eksik? Bak, bir dakika boş vakti yok kızcağızın. Ne dedin, ne istedin de yapmadık; değil mi ama yani!.. Tabii aynı zamanda güzelliğine dikkat etmeli, beden ölçüleri dayatılan sayıları göstermeli, moda makyaj, moda kıyafetler...
Ya erkekse? Güçlü ve sert olmalı, ağlamamalı, üniversite okumalı, saygın bir meslek edinmeli, mezun olur olmaz da yönetici olarak işe başlamalı.
Bir de yeni tredlerimiz var tabii... Üniversite de okusa, iyi bir meslek de edinse, şarkıcı olsun aslında bir de... Hemen bir yarışma falan bulmalı katılmak için.  Arkasında ya sevinçten ağlarız ya hüzünden. E oğlumuz okulda başarılı ama futbolda iyi para var, şu kulüplere bir bakalım. Yeteneğini bir fark etseler, tamamdır...
Toplum öyle istiyor olabilir, aileniz ve sevdikleriniz de hatta... Peki siz istiyor musunuz onların istediği kalıba girmeyi? O kalıpta mutlu olabilecek misiniz? Yarın keşke demeyecek misiniz? Belki bugüne kadar onların istedikleri oldunuz ama o kabuktan çıkmak, kendiniz olmak için hiçbir yaş geç değil... Moda diye o sevmediğiniz renkleri giymek, o saç rengini boyatmak, üzerinde yürüyemeyeceğiniz ayakkabıları giymek ve birileri için o mesleği seçmemeli insan...

BAŞARI TEK TİP DEĞİLDİRGenel başarı tanımlarını bir kenara bırakın. İllaki matematik ve kimyada, edebiyat ya da coğrafyada çok iyi olmak zorunda değilsiniz. İstediğiniz, sevdiğiniz alanda başarılı olabilirsiniz. Biri sayılarla başarılıysa, iletişim kuramıyorsa mesleğinde başarılı mıdır? Ya da kelimelerle harika şeylere imza atıyorsa başarısız mı? İyi şarkı söylemek, güzel resim çizmek, birilerinin fark etmediği yeteneği bulunmak, başkalarına konuşarak yardım etmek... Hepsi birer başarı. O yüzden biri size başarısız diyorsa aldırmayın. Önemli olan iyi yaptığınız şeyin üzerine gitmek. Belki o konuda dünyanı en iyisi olacaksınız.

MUTLULUĞUN FORMÜLÜ NE?
Mümkün mü böyle bir formül? İnsanın çalışma saati belli, maaşı yüksekse, o maaşla iyi bir muhitte ev almış, arabası da varsa mesela? Mutlu mudur? Her istediğinde tatile gidebilmek mi mutlu eder onu, yoksa her şeyi bırakıp dünyayı gezmek mi? Dünyada açlık çeken 1 milyarı aşkın insan varken, çocuklarına bakabilenler de çok mutlu, kimsesi olmayan çocuklara mutluluk götürenler de... Onlarca evi olan da, tek bir ev alabildiği için mutlu olan da var tabii ama belki de o evin kredisini öderken yaşayacaklarınız yeni bir mutsuzluk olacak, bilemeyiz. Onun için doğrumuza da yanlışımıza da biz karar verelim.

PAPATYAYA BAKMAYIN SİZ
İnsan ilişkileri ise en zor olan belki. Papatyadan kopan son yaprak 'sevmiyor' diyebilir size ama, her şey o kadar da basit değil. Partnerinizle aranızdaki dinamik, başkalarınınki gibi asla olmayabilir. Duygularınızı gösterme sebebiniz arkadaşınızın şekli gibi olmak zorunda değil. Arkadaşınız her şeyi yönetmek istiyor ama siz yönetilmekten hoşlanıyor olabilirsiniz. "Eşini niye rahat bırakıyorsun, baksana kimin fotoğrafını beğenmiş" diyen arkadaşınıza bakmayın siz. İki kişilik ilişkiler, sadece o iki kişiyi ilgilendirir. Başkası istiyor diye kıskançlık krizine kapılıp eşinize hayatı zehir etmeyin. Fikrini alacağınız kişi partneriniz olsun.