Annesi olmayanın beyni bile geri kalıyor

Annesi olmayanın beyni bile geri kalıyor

YAŞAM Haberleri

Araştırmalar, beyin gelişimi için bile anneye ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Cennet onların ayakları altında. Canımız yandığında, yaşımız kaç olursa olsun ‘Of anam’ diyorsak, kıymet bilmeli. Geç olmadan...

CANAN ERASLAN

Dünyaya getiren, bakıp büyüten, yavrusu için bırakın kendi istek ve ihtiyaçlarını, her şeyden vazgeçebilen anne... Cennetin ayakları altına serildiği, ne yapsak hakkı ödenmeyecek varlık...
Haftaya pazar, anneler günü... Bu gününü kutlayabilecek şanslı insanlardansanız, yaşınız kaç olursa olsun hâlâ küçücük bir çocuksunuz demektir. Hayır, sadece annenizin gözünde değil. Gerçekten öyledir aslında. Bir düşünün, ne zaman bir yeriniz ağrısa, birazcık hasta olsanız onun şifalı çaylarını aramaz mısınız? En lezzetli çorba, anne çorbası değil midir? Karşılıksız, ‘eğer’siz tek sevgi onunki değil mi? Derdiniz, sıkıntınız olduğunda onu aramaz mısınız? Dizine yattığınızda kendinizi küçücük bir çocuk hissetmez misiniz sahi?
Küçücük bir bebek hep anne diye ağlar tamam da, siz canınız yandığında ‘Of anam’ demez misiniz? Kendinizin kaç yaşında, kaç tane çocuğunuz olursa olsun, her zaman onun evladı değil misiniz?
Peki annesi hayatta değilse? İşte o zaman büyür insan. Ne ağlamak istediğinde yatacak bir diz vardır hayatta, ne ‘Anne ya’ diye arayacak kimsesi...
Hele de annesi hayattayken onu görmeye dahi vakit ayıramadıysa?
Bayramları bile onun kucağına değil, denize atlamak için fırsat olarak gördüyse?
“Nasılsa giderim” deyip geç kalmış ve şimdi o başındaki soğuk taşla dertleşiyorsa?
İşte acı bu...
Pişmanlıkla gelen acı...
Dünyanın en lüzumsuz kelimesi olan ‘keşke’ ile gelen acı...
Annesi hayatta olan şanslı insanlardansanız, size bir bilimsel araştırma sonucu söyleyeyim: Annesi olmayanın beyni bile geri kalıyormuş.
Onun için bugünkü zekâmız için bile onlara minnettarız.
Sözün kısası, anneniz hayattaysa sizin yaşınızın önemi yok. Onun kıymetini bilmek için hâlâ şansınız var demektir. ‘Mecburen’ ve ‘acı biçimde’ büyümek zorunda kalacağınız güne kadar annenizin kıymetini bilin derim. Büyüdükten sonra dönüş yok. Kaybettikten sonra dönüş yok. Hem onun, hem çocukluğunuzun kıymetini bilin.

24 saat ayrı kalan travma yaşıyor
Annenin yavruları üzerindeki etkisini görmek için bir deney yapılmış. Deney Indiana ve Purdude üniversitelerinde, fareler üzerinde gerçekleştirilmiş. Deney sonucunda, annesi yanında olan ve annesinden ayrı olan farelerin beyninde farklılıklar gözlenmiş. Yaşamın erken safhasında annesinden ayrı kalan yavrunun şizofreni gibi nöropsikotik rahatsızlık yaşayanlarla benzerlik gösterdiği görülmüş. Deneyde, 9 günlük yavru annesinden ayrı tutulmuş ve annesinden ayrılmayan farelerin beyin fonksiyonlarının daha hızlı geliştiği görülmüş.

Çocuğunuz onu terk ettiğinizi zannediyor
Araştırmayı anlattım. Bu bilimsel bir sonuç. Çocuklarını birilerine bırakmak zorunda olanlar bir tarafa, sırf sosyalleşsinler diye çocuklarını kreşe gönderenleri anlamak mümkün değil. Üstelik kendisi evde olduğu hâlde. Çocuklarını kreşe gönderip kendisi başka alanlarda sosyalleşen anneler... Uzmanlar diyor ki; böyle yaparak çocuklarınızın hem beyin gelişimini hem sosyal gelişimini önlüyorsunuz. Çünkü mecbur kalmadığı hâlde ‘annesiz’ bırakılan çocuk, terk edilmiş hissi yaşıyor, korkuları artıyor, güvensiz bir birey hâline geliyor.

Annenize biblo almayın
Önümüzdeki pazar, yani 12 Mayıs 2018 Anneler Günü. Kız anneleri sanki biraz daha şanslı. Onlar annesinin ne isteyeceğini, nasıl mutlu olacağını bilir. Biraz da kendisinden. Ancak erkeklerde bir hediye telaşı var ki, sormayın gitsin. En kolayı çiçek deyip işin içinden çıkanlar da var, her yıl aynı hediyeyi alanlar da. Mesela “Bak anne sana gelinini getirdim” demek pek de hediye sayılmaz aslında. Erkekler bilmeli ki, anneler evlatlarının evlenmesini kendileri için değil, onlar için ister.
Kırışıklık kremi de uygun bir hediye değil. “Çok kırıştım” diyen annenize “A... Evet, gerçekten” demenin başka bir yolu bu.
Hele biblo almak... Eğer annenizin özel biblo merakı yoksa, marketten geçiyorken gözünüze takılmış, alıp gelmişsiniz gibi. Sevgi yok, duygu yok.
Küçük ev aletleri üreticileri için üzgünüm ama ütü, mutfak robotu, düdüklü tencere gibi hediyeler, mutfakta olmanın, ev işi yapmanın en çok sevdiği şey zannedilmesinden, “Al bunu, yemek yap’ demekten başka bir şey değil.
Onunla geçireceğiniz bir gün, birlikte yemek, baş başa bir gezinti en güzel hediye olacaktır mutlaka ama ‘ek’ hediyeler size kalmış!..

 

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...