Acının en tatlı hâli

Acının en tatlı hâli

YAŞAM Haberleri

Dünyanın her yerinde tatlı olan reçeldir, Şanlıurfa’da ise isota ‘reçel’ denir.

RAŞİT AĞZIKARA

Sonbahar gelince İstanbul’da hava serinler lakin Şanlıurfa için pek bir şey değişmez. Hâl böyleyken biberler toplanır damlar kızıla boyanır. İsot hasatı çok teferruatlı bir iş değil ancak çok emek veriliyor. Sabahın erken saatlerinden akşama kadar çalışan mevsimlik işçilere ne kadar dua etsek az. Tarlada çalışanın azaldığı, hayvancılık yapmak istemeyenlerin çoğaldığı bir zamanda onlar bu zor işe dört kolla sarılıyorlar. Tek kelimeyle “Helal olsun!”

“ISI OTU”
İsot dünya litaratüründe pepper, Türk dünyasında ise “ısı otu” olarak geçiyor. On defa ısı otu kelimesini tekrar ederseniz isot olarak telaffuzu çıkıyor. Mahallî halkın iddiası ise bibere Türkçede en doğru söylemi Urfalılar yapıyor. Biberin yeşiline, kırmızısına, kurusuna ve yaşına isot diyorlar. Dünyanın her yerinde tatlıya reçel denir. Şanlıurfa’da bir çocuğa “Reçel getir” dediğiniz zaman isot reçeli getirir (Salça). Evde yapılan isot; lahmacuna, çiğ köfteye ve diğer yemeklere rahatlıkla kullanılabilir. Bölgenin toprağına, suyuna ve havasına göre tadı değişiyor. Bunu test edenler de olmuş. Şanlıurfa’dan Bursa’ya tohum götüren birisinin aldığı mahsul tatlı çıkmış.

ÜÇ RENK ÜÇ ÖZELLİK
Kurutma şekline göre rengi değişiyor. Birkaç gün kurutmada kalan biber açık renkte oluyor. Tabii rengi kırmızı olan isot kurutma aşamasında üç gün bekletiliyor, nemli iken toplanıp bez torbalara sarılıyor ve ağzı bağlanıyor. Akşam havalandırılıp sabah tekrar torbalara koyuluyor. İsot dördüncü günün sonunda mor rengi, yedinci gün ise siyah rengi alıyor. Lahmacuna siyah isot koyulursa ürün daha çok pişiyor ve fırında yanıyor. Mor isotlu lahmucun içi ise fırına yarı pişmiş olarak gidiyor ve nefis bir kıvam alıyor. O sebepten çiğ köfte siyah isotla yoğurulur ve tam pişme gerçekleşir.

ŞANLIURFA'NIN KALBİ HALİLÜRRAHMAN GÖLÜ
Balıklı Göl olarak meşhur olmuş lakin dünyanın her yerinde bir balıklı göl vardır, Halilürrahman Gölü ise bir tanedir. Hadise meşhurdur... İbrahim aleyhisselam Nemrûd’u Allahü teâlâya iman etmeye davet eder. Nemrûd ise reddedip İbrahim aleyhisselamın kendisine secde etmesini ister. Secde etmeyince hapse attırıp ateşte yakılmasını emreder. Günlerce yığılan odunlar büyür de büyür. Şiddetinden yanına yaklaşamadıkları ateşe Hazret-i İbrahim’i mancınıkla atarlar. Ateşe atılırken; “Hasbiyallah ve ni’mel vekîl”, yani “Bana Allah’ım yetişir. O ne iyi vekildir, yardımcıdır” der. Ateşe düşerken Cebrâil aleyhisselam gelip “Bir dileğin var mı?” diye sorunca; “Var, fakat sana değil, Rabb’im beni görüyor, biliyor” der. Onun bu hâli Kur’ân-ı kerîmde övülür ve; “Sözünün eri olan İbrahim” buyurulur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde ateşe meâlen; “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selâmette ol!” (Enbiyâ sûresi: 69) diye emretti. Ateşin içi yemyeşil bir bahçe kesilir.

İSOT MU PUL BİBER  Mİ?
Kırmızı acı pul biberin güneşte karartılmasına isot deniyor. Fiyatı pul biberden pahalı, bunun sebebi ise yaklaşık 11, 12 kg Urfa biberinden 1 kg isot çıkması. Aşırı sıcaklarda fire de artıyor. Ayrıca zeytinyağı kullanılması da önemli faktör. Şanlıurfalılara göre dünyanın her yerinde yetişene biber, Şanlıurfa’dakine ise isot denir.

Hayatlı evler
Apartman dairesinin dar odalarından Şanlıurfa’nın hayatlı evlerine… Kuyusuyla, kuş takalarıyla, havuzuyla, eyvanıyla, nar ağacıyla kendinizi huzurlu bir masalın içinde hissediyorsunuz. Eskiden hayatlı bir evde yedi aile oturabiliyormuş. Bugün bu evlerin çoğu otel olarak kullanılıyor.

Acının en tatlı hâli

Halfeti’nin yeni simgesi karagül
Bu muhteşem çiçek Halfeti’ye çok yakışmış. İngiltere’den bir parfüm firması bu gülleri ürünlerinde kullanmaya başlamış. Ayrıca lokumda ve kozmetikte de kullanılıyor. Tarihî
ilçenin birçok noktasında siyah gülden yapılan kolonyalar satılıyor. Şehre ayrı bir değer katacağı kesin ancak gülü yetiştirdikleri yerde de bu saydığımız ürünleri görmek isterdik.

Savaşan köyü turizme açılmalı
Birecik Barajı dolayısıyla büyük bölümü sular altında kalan Savaşan köyü, Şanlıurfa’nın turizmi açısından önemli bir yer hâline gelmiş. Halfeti’den kalkan tekneler buraya kadar geliyor ve kısa bir çay kahve molası veriyor. Batık şehrin üst kısımlarındaki terk edilmiş taş evlerin restore edilerek butik otel hizmeti vermesi konuşuluyordu. Öyle bir çalışma bölgeye de ülkemize de farklı bir değer katabilir.

Acının en tatlı hâli

Son yılların en büyük arkeolojik keşfi Göbeklitepe
12 bin yıl önce inşa edilmiş Göbeklitepe, İngiltere’deki Stonehenge’den 6.000 yıl, Sümerlerden 5.500, Mısır piramitlerinden 7.400 yıl daha eski. İnsanlığın mağaralarda medeniyetten uzak yaşadığı düşünülen zamanlardan çok daha eski dönemlere ait bu eser, tarih kitaplarını baştan yazdırdı. İnsanı hayvan gibi gören düşünceleri de yerle bir etti. Anlayacağınız Göbeklitepe sadece turizm açısından bir değer değil.     

Acının en tatlı hâli

Şanlıurfa’nın manevi sultanı
Harran’da yetişen evliyanın büyüklerinden Hayat bin Kays el-Harrani Hazretleri... Yöre halkı ve bazı sultanlar duasını almaya gelirmiş. Cömertliği ile meşhur olmuş. Doğum yılı net bilinmiyor ama 1185’de Harran’da vefat etmiş. Şehir merkezine 45 kilometre.

Hayırda yarış!
Şanlıurfalılar hayır yapmak için kendisine vesile üretiyor. Mesela, kötü rüya gören kişiye “Evden 5 ekmek dağıt” derler. Cuma gecesine ve kandil gecelerine de aziz gece derler. Bu geceler komşuya evden mutlaka bir yiyecek çıkar. Esnaf, cuma namazına giderken dükkânlar açık kalır. Camiden çıkınca şerbetçi “Yok mu sebil eden” der. Bir kişi çıkar ve “Benim hayrımı sebil et” der. Cuma gecesi susamlı şekerli ekmek dağıtımı da Şanlıurfalıların vazgeçmediği güzel âdetlerinden biri...

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...