Öcalan kendini diktatör ilan etti!

Bir zamanlar örgütün ikinci adamı olan Şemdin Sakık tarafından yazılan "İmralı'da Bir Tiran Abdullah Öcalan" isimli kitapta Öcalan ile ilgili ilginç ayrıntılar yer alıyor. Sakık'ın tanık olduğu Öcalan'ın konuşmaları kendisini nasıl tiranlaştırdığını gösteriyor. Öcalan hayatını romanlaştırmayan yazarları, kendisi hakkında şiir yazmayan şairleri ve kendi adına türkü derlemeyen müzisyenlere kin kusuyor. nbsp;

YAŞAR KEMAL'E TEPKİ
Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Sakık'ın kitabında anlattıklarına göre "Öcalan, roman kahramanı olup ölümsüzleşmek istiyordu. Romanını yazmak için epey uğraştı. Ancak bunu başaramadı. Öcalan kendi hayatını romanlaştırmayı kabul etmeyen ünlü yazar Yaşar Kemal'i şöyle eleştiriyor: "Görüyorsun bazıları da kendilerine romancı diyorlar. Örneğin Yaşar Kemal! O asimilasyon çocuğundan, o yeni yetme Kemal'den söz ediyorum! Benim gibi büyük ve mücadeleci bir kişilik ortada dururken böyle bir halkın varlık-yokluk savaşı yürütülürken o gitmiş Çukurova'nın börtü böceğiyle, kurdu kuşuyla uğraşıyor. Zavallı köylüleri ve Eşkıya Mehmed'i yazıyor! Güya o da Kürt'tür. Sence bu tutum utanç verici değil mi?"

ORHAN PAMUK'A ELEŞTİRİ
Öcalan, Orhan Pamuk'u ise kendisi gibi bir abideyi yazmak yerine hayali kahramanları yazmakla eleştiriyor. Şemdin Sakık'ın yazdıklarına göre Öcalan, Pamuk öfkesini de şöyle ifade ediyor: "Aha Orhan Pamuk, İstanbul sokaklarını yazıyor. Bu kadar büyük gerçekler varken hayali senaryolar ve kahramanlar oluşturma peşinde. Gerçekler ortada dururken hayal kurmanın ne haceti var. O da bir sokağa hapsolan hayatını yazıyor, nakkaşları yazıyor. Bre aşağılık, bu büyük savaşı görsene, bu inanılmaz kişilik abidesine baksana. Böyle sıradan ve basit şeylerle uğraşmanın ne anlamı var. Kesinlikle Özel Savaş'ın bir yönlendirmesidir. Halkı nbsp;basit şeylerle oyalamak için bizzat Özel Harp Dairesi tarafından görevlendirilmiştir. Yoksa bu kadar kör olabilir miydi? Asla! Asla!"
Öcalan'ın hedefinde olan sadece romancılar değil. Öcalan kendisiyle ilgili şiirler yazmayan şairleri de yerden yere vuruyor. Nazım Hikmet'in şişirildiğini söyleyen Öcalan, Burkay için de "Bu konuda Kemal Burkay'a benzemiyorum değil mi? O tam bir işbirlikçi, teslimiyetçi bir tiptir. Mazlumluk edebiyatını geliştirmekle uğraşıyor. Onun şiirleri ağlamaklı, sızlamalıdır. Sanki birileri öyle şiirler yaz ki Kürtler okuduklarında ağlasınlar demişler gibime geliyor" diyor. nbsp;

ÖCALAN'IN KEMAL DÜŞMANLIĞI
Öcalan "Kemal" ismine de kafayı takmış. Kemal Burkay, Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal'le ilgili şunları söylüyor: nbsp;"Hepsi ismini Kemal koymuş. Neden benim soyadım Öcalan oluyor da onların ki Kemal oluyor? Hasebiyle ben asimilasyona uğramadım, Kürtlüğümden taviz vermedim. Onlar da o kadar asimile oldular ki her taraflarını Kemal yaptılar. Kürt olduklarına yemin ediyorlar. İşte benimle onlar arasındaki fark budur. Burkay'ın ismi bile Kemal konulmuş. Böyle Kemalistler Kürtlere ne verebilirler ki! Ancak Kürtlerin mezarını kazarlar. Sadece o mu? Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal de öyledir. Baksana her biri ya ismini ya da soy ismini Kemal koymuş."

ARAM TİGAN KAHRAMAN, ŞİVAN HAİN
Sakık'ın kitabında yazdıklarına göre Öcalan müzik dinlemezdi. Ancak Ermenistan Kürtlerinden Aram Tigan'ı kendisi için birkaç şarkı bestelesin diye kiralamıştı.
Sakık şunları anlatıyor: "Bu bay ulu önderimizin azametini (!) bestelemekle görevlendirilmişti. Ücretli işçi gibi çalıştırdı. Yaptığı her beste için kendisine nakit para ödenirdi. Ona biri Halep'te biri Atina'da olmak üzere iki ev satın alınmıştı. Kim ulu önderi konu alan türkü ve şarkılar bestelediyse o maddiyata boğulurdu. Benzer tekliflerini Şiwan Perver, Gülistan Perwer ve Civan Haco'ya da götürdü. Ama bu sanatçılardan yüz bulamadı. Kendisi için şarkı besteleyenlere yurtsever, bu isteğine uymayanlara da hain derdi. Yoksul Kürtlerden toplanan paralarla sahte sanatçıları bestelerken bu bataklığın dışında kalanlara işbirlikçi diyerek saldırırdı."