Başbuğ için kim ne dedi?

Cumhurbaşkanı Gül, Başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili, "Herkes hukuk karşısında eşittir, soğukkanlı yaklaşılmalı" dedi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, "Değerli bir çalışma arkadaşımız, onda şüphe yok" diye konuştu. En sert tepki MHP lideri Bahçeli'den geldi: "Konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimsenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensuplarını terör örgütü üyesi ya da yöneticisi gibi göstermeye hakkı ve haddi yoktur."
Eski Genelkurmay başkanı emekli Org. İlker Başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili ilk yorumlar gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili olarak, "Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir" dedi. Gül, temas ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Düzce'de, gazetecilerin Orgeneral Başbuğ'un tutuklanmasına ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye'de anayasa, kanunlar ve bir hukuk düzeni olduğunu ifade eden Gül, "Bu hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Daha fazla söyleyecek bir şeyim yok. Çünkü bağımsız yargının devam ettirdiği bir yargılama süreci vardır" dedi. İlk kez bir Genelkurmay başkanının tutuklandığının belirtilmesi üzerine de Gül, "Kimse mahkeme kararı ortaya çıkmadan suçlu ilan edilemez. Bunun önce herkes tarafından bilinmesini isteriz. Sonra da tabii ki herkesin yargı karşısında, hukuk sistemi içerisinde sorumluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir. O bakımdan gayet soğukkanlılıkla takip etmek gerekir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yönetim kurulu üyeliğine seçtiği Mümtazer Türköne'nin istifasının sorulması üzerine ise Türköne'nin bu konuda bir açıklama yaptığını ve bunun üzerine söylenecek bir şey olmadığını ifade etti.
Atalay: Değerli bir çalışma arkadaşımız
CNN Türk'te canlı yayında soruları cevaplayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, şunları söyledi: "Önemli bir olay. Yargıdaki gelişmeleri görmek durumundayız. Adaletin adaletli ve çabuk olması gerekir. İlker Başbuğ'u biz atadık. Doğrudur. Ama yürüyen soruşturma çok teknik bir konuda. Ben de ayrıntıyı bilmiyorum. Dosyada neler var bilmek mümkün değil. Değerli bir çalışma arkadaşımız, onda şüphe yok. Biz atadık, bizim iktidarımız döneminde atandı ve uzun yıllar beraber çalıştık. Gerek terörle mücadele olsun gerek MGK'da beraber çalıştık."
Davutoğlu: Peşinen yargılarda bulunmak doğru değil
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili, hukuki süreçler devam ederken peşinen yargılarda bulunmanın doğru olmadığını belirterek, önemli olanın hukuki sürecin en kısa sürede tamamlanması ve gereksiz spekülasyonların önüne geçilmesi olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu: Uludere'nin perdelenmesi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasına ilişkin, yargılama sürecine herkesin saygı duyması gerektiğini, ancak özel yetkili mahkemelerin "siyasi iktidarın sopası" gibi kullanıldığını savundu. Bu mahkemelerin adalet dağıtmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Kaldı ki Anayasa'nın bir maddesi var, Genelkurmay başkanlarının Yüce Divan'da yargılanacağına ilişkin. Bu bile atlanıyor. Burada katledilen bir hukuk. Öyle bakmamız lazım" dedi. Kılıçdaroğlu, "Uludere'yi perdeleme amacı taşıdığı yönünde iddialar var?" sorusuna, "Uludere'nin perdelenmesi için bunun yapıldığı belli" cevabınını verdi. Bugüne kadar AK Parti'nin aleyhine gelişen bir olayın ardından buna benzer operasyonların ortaya çıktığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu bir tek örnek değil ki onlarca örnek var. Uludere'nin perdelenmesi için bunun yapıldığı belli" dedi.
Bahçeli: Çok vahim bir hadise
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasını "vahim" olarak nitelendirerek, "Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir" iddiasında bulundu. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: "'Konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimsenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensuplarını terör örgütü üyesi ya da yöneticisi gibi göstermeye hakkı ve haddi yoktur. TSK'nın ve mensuplarının terör örgütü kurmanın üssü olarak takdim edilmesi, önü alınamayacak kriz ve kaoslara meydan verecektir. Bilinmelidir ki Türk ordusunu terörle aynı kategoriye sokanlar bölücü emellere katkı verdiklerini ve hain hedeflerine hizmet ettiklerini asla unutmamalıdırlar. Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir."
Demirtaş: Tepkileri azaltmak için BDP'liler tutuklanacak
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından oluşacak tepkileri azaltmak için KCK operasyonları ile BDP'lilerin tutuklanacağını ileri sürdü. Twitter üzerinden yorum yapan Demirtaş, "Eğer İlker Başbuğ tutuklanırsa, birkaç gün içinde büyük kapsamlı bir KCK operasyonu ile yine BDP'liler tutuklanacak demektir. Umarım yanılırım" dedi. Bu yorumun üzerine 'Başbuğ'un tutuklanması ile KCK operasyonları arasındaki ilişkiyi biraz açar mısınız?' şeklindeki soruya da yanıt veren Demirtaş, "Orduya dönük tutuklamalarda tepkiyi azaltmak için hemen arkasından BDP'lileri tutukluyorlar, geçmiş tarihlere bakabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
Türker: Sıra büyük iş adamlarında
DSP Genel Başkanı Masum Türker, "Başbuğ'un tutuklanmasını, özellikle bir güç gösterisi olarak değerlendiriyorum, şimdi sıra büyük işadamlarımıza ve medya sahiplerine gelecek" iddiasında bulundu. Türker, "Türkiye'de maalesef hukuk kanunlar eliyle siyasallaşmıştır. AK Parti iktidarları döneminde son yapılan halk oylamasında Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvet Komutanları'nın yargılanmaların Yüce Divan'da olması kararlaştırılmıştı. Bu uygulamanın göz ardı edilmesi ve yetkili mahkemeler aracılığıyla Başbuğ'un tutuklanmış olması birincisi, herkesin kanunlara da fazla güvenmemesini, siyasallaştığını göstermek açısından bir örnektir" diye konuştu.
AB: Hukukun üstünlüğü için bir fırsat
Avrupa Komisyonu'nun Genişleme Sözcüsü Peter Stano, emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili olarak, "Darbe davaları, Türkiye'deki demokratik kurumların işleyişi ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi için önemli bir fırsattır" yorumunda bulundu. Günlük basın toplantısında bir soru üzerine açıklamada bulunan Stano, "Daha evvel de Ergenokon davalarıyla ilgili olarak söylediğimiz gibi iddia edilen darbe girişimleri ile ilgili devam eden davalar Türkiye'nin demokratik kurumlarının işleyişini ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmesi için önemli bir fırsattır" ifadesini kullandı.
AK Partili Tanrıverdi: Türkiye demokratikleşiyor
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasının Türkiye'nin demokratikleştiğini gösterdiğini söyledi. Tanrıverdi, şunları kaydetti: "Yargı, görevini yapmaktadır. Delillere, bilgilere dayalı olarak, yargı kendi kuralları çerçevesinde ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktadır. Görülüyor ki, Türkiye demokratikleşmektedir. Demokratikleşen ülkede her şey şeffaf bir şekilde yürümekte, bütün açıklığıyla görülmektedir. Demokrasilerde herkes eşittir, bu noktada imtiyaz yoktur, dolayısıyla yargının işine de kimse müdahale edemez. Siyasetle bunun uzaktan yakından bir alakası yoktur. Yargının, bağımsız yargının kendi işleyişidir, kendi kararıdır."
Kuzu: Özel yetkili mahkemede yargılanması doğru
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un özel yetkili mahkemede yargılanmasının doğru olduğunu söyledi. Kuzu, Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının haklarındaki iddialarla ilgili olarak nerede yargılanacağı konusunda muğlaklığın Anayasada son yapılan değişiklikle giderildiğini belirterek, bu konudaki boşluğun doldurulduğunu kaydetti. Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının görevinden doğan suçlara, Yüce Divanın bakacağı işler arasına aldıklarını anlatan Kuzu, "Bu kişilerin Yüce Divanda yargılanması için görevinden doğan suçlar olması gerekiyor. Görevdeyken işlediği suçlar değil....Yüce Divan kimi yargılıyorsa, hepsindeki şart, görevinden doğan suçlar olmasıdır" dedi. Başbuğ hakkındaki iddianın "görevi olmayan bir iş yapmış olması" olarak ifade edildiğini belirten Kuzu, bu nedenle özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının doğru olduğunu kaydetti.