Sanat ve bilim ışıldayan bitkilerde buluştu

Sanatçı İdil İlkin’in parıldayan bitkilerle oluşturduğu “Cennetsi” adlı sergisi, aktüel çevre problemlerine temas ediyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ
Ağaçlar ışık yaymaya başlasaydı sokaklarımız nasıl olurdu? Ya saksı bitkilerimiz ışık saçarsa evlerimiz?.. Bugünlerde Contemporary Istanbul Vakfı’nın (CIF) Fişekhane’deki “Cocoon” sanat alanında görülebilen İdil İlkin’in “Cennetsi” adlı enteresan sergisi, aslında bu soruların etrafında dolaşarak, aktüel çevre problemlerine temas ediyor. Sanatçı bunu parıldayan bitkilerle oluşturduğu eserlerle yapıyor!
ATEŞ BÖCEĞİ GİBİ BİTKİLER
Sanatçı İlkin, akademik bir buluştan ilham alarak, ateş böceklerinde bulunan biyo-ışıma enzimi lusiferazı, nanoparçacıklar yardımıyla bitki yapraklarına uyguladı ve parlak bir ışık yaymalarını sağladı. Genetik müdahaleler yerine bazı moleküller yoluyla ışıma elde edilen proje, etik tartışmalardan karbon ayak izine kadar birçok eleştiriyi içinde barındırıyor. “Cennetsi”, biyo- ışıma yoluyla, insan ve bitki arasındaki iş birliğin sunduğu imkânları keşfetmeye davet ediyor. Sergi, alternatif yenilenebilir enerji modellerini ele alan İdil İlkin’in, güncel pratiğini bitkiler ve laboratuvar malzemeleri ile sunuyor.
GÖZLE GÖRÜLMEYEN ŞEYLERLE ÇALIŞTIM
Çalışmalarının detaylarını anlatan sanatçı İdil İlkin “Cennetsi’yle uğraşırken, sürecin en önemli noktalardan biri de gözle görülmeyen medyumlarla çalışmaktı. Bütünüyle soyut bir sürecin içine girdim. Kullanmayı bilmediğim kimyasallardan çıkan sonucu beklemek tuhaf bir bekleyişti. Gözle görülmeyen bu moleküller, bilim sınırlarından sanat sınırlarına atladı. Elli mikronluk nano parçacıklar birer ışıma ajanı hâline geldi. Bu süreçte gözle görebildiğim tek şey sıvı bir karışım oldu. Karışımı bitkilere verince, bitkiler ışıdı ve ben de bu tepkimeyi sanatıma taşıdım” ifadelerini kullanıyor. Sanatçı herkesi biyo-ışımayı alternatif bir geleceğin parçası olarak düşünmeye davet ettiğini de söylüyor.
Bilim sanat ilişkisine dikkat çeken serginin küratörü Ekmel Ertan ise “Sanat ile bilimi, uzlaştırılması güç iki ayrı disiplin olarak görme eğiliminde olmamız, eğitim sistemi ve sosyal değerlerin de bu yanılgıya katkıda bulunması, bilim insanlarının kendilerini neoliberalizmin faydacı tutumuna teslim etmesi gibi sebeplerle sanat işe yaramaz ve işlevsiz olarak görülür. Bilim insanlarının ve sanatçıların ön yargılarını aşmak, sanatı ve bilimi hayatımızın bütünleşik unsurları olarak algılamak için birlikte çalıştıklarına tanık olmak çok önemlidir” diyor.
Sergi, 30 Ekim tarihine kadar Zeytinburnu’ndaki Contemporary Istanbul Vakfı Cocoon sanat alanında pazartesi hariç her gün saat 11.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebiliyor.
HAFTANIN KİTAPLARI
BÜYÜK SAVAŞIN KARARLARI
Ian Kershaw’ın “Dünyayı Değiştiren Kararlar” eseri Kronik Kitap tarafından Türkçeye çevrilerek okuyucuya sunuldu. Kershaw, eserinde İkinci Dünya Savaşı’nda çarpışan altı büyük devletin liderlerinin aldığı mühim kararları ve uygulama safhalarını inceliyor. Liderlerin karakterlerinin alınan kararlara tesiri de yazar tarafından ele alınıyor. Kershaw, son büyük harbe yeni bakış getirirken büyük mücadelelerde hiçbir şeyin kesin olmadığını gözler önüne seriyor.
OSMANLI'DAKİ "TASAVVUFİ YAPILAR"
Ahmet Işık Doğan’ın “Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları” adlı eseri XIV. asırda Anadolu’ya gelen dervişlerin mimari eserlerle üstlendikleri sosyal görevlere ayna tutuyor. Ketebe Yayınlarının neşrettiği eser; tekkeler, tarikat zaviyeleri, fütüvvet camileri ve imaretler gibi birçok yapı grubunu detaylı bir şekilde ele alıyor. Kitapta, tarikat ve fütüvvet yapılarının karşılıklı ilişkileri tartışılıp bu yapıların bir bütün olarak Osmanlı mimarisi geleneğindeki yerleri değerlendiriliyor.
DÜNDEN BUGÜNE YÜZ OKUMA
İnsanı dış görünüşünden tanımak için Batı’da fizyonomi metinleri, Doğu’da ise kıyafetnameler kaleme alındı. Erol Göka ve Murat Beyazyüz ise yüz okumanın tarihten bugüne ne gibi değişimlere uğradığını Kapı Yayınlarında çıkan “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?” adlı eserle ortaya koyuyorlar. Kitapta yüz ve karakter arasındaki bağın günümüzdeki izleri de sürülüyor.
HAFTANIN AJANDASI
- Yakın zamanda ölen ressam Adnan Çoker’in “Benim Siyahım” adlı sergisi, sanatçının 13 adet eserini 3 Aralık’a kadar Beyoğlu’ndaki Galeri Mekür’de bir araya getiriyor.
- Monica Bellucci, Liam Neeson ve Guy Pearce’in başrollerini paylaştığı “Memory” (Geçmişe Dönüş) filmi, 25 Ekim’den itibaren FilmBox Extra ve online platform FilmBox+’ta seyirciyle buluşuyor.
- Zaman konulu sanat eserleri ve antika nesneleri buluşturan “Her Şeyin Bir Zamanı Var” adlı sergi, 31 Aralık tarihine kadar Fatih Belediyesi Nusret Çolpan Sanat Galerisinde görülebiliyor.
- Pedro Almodovar’ın “Yüksek Topuklar” filminin unutulmaz sesi Luz Casal, bu akşam otuz senedir seslendirdiği şarklılarla CSO Ada Ankara Ana Salon’da sahne alıyor.