Pelerinsiz kahraman, baba

Sesli Dinle
A -
A +

Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminin sonuçlandığı akşam, vefat eden bir ablanın taziyeevindeydik. 

 

Merhumenin oğlu bir yazardı ve kimi koltuklarda kimi yerde halının üzerinde oturan küçük kalabalığa anlatıyordu:

 

“Ben doğuluyum. 
Babam Kars, annem Erzurumlu. 
Ve ben bundan çok memnunum. 
Doğu, kelimesiz konuşmasını bilenlerin yeridir. 
Sevgiler sessizlikle taçlanır bizim topraklarda…
Aşklar cümlesiz yaşanır.

 

Kırk beş yılık evliliklerinde ve kırk dört yıllık hayatımda babamın anneme veya annemin babama ‘seni seviyorum’ dediğini hiç duymadım. 

 

Ama onların birbirlerinin ‘vazgeçilmezi’ olduğunu çok iyi biliyordum.
Bu söylediklerim bütün Anadolu’ya ‘şamil.’

 

‘Daha önce başkalarına (seni seviyorum) demiştim ama seni tanıyınca yalan söylediğimi anladım. Çünkü o zamanlar aşkın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyormuşum’ gibi süslü ve kısa ömürlü aşk sözcükleri yerine, ömürlük suskun ve sessiz dayanışmanın coğrafyasıdır Anadolu. 

 

Babalar Günü’nü, Anneler Günü’nü, Sevgililer Günü’nü bütün yıla dengeli yayabilmiş arif insanlar beldesidir.

 

Bakın size bir örnek anlatayım:

 

Babam, bir sabah, küçük bir mide ağrısı sebebiyle rahmetli annemi… (kısa bir sessizlik, yutkunma, ağlamayı tehir etme arasından sonra) –ilk kez annem için “rahmetli” demek zor geldi; ne diyordum- babam annemi apar topar köyden Sarıkamış’a, doktora götürmüştü. 
Doktor bir iki üşütme ilacı verip yolcu etmiş.

 

Öğleden sonra köy minibüsüne doğru giderlerken, kaldırımda bir kestaneci görmüşler. Daha doğrusu babam, annemin kestaneciye baktığını görmüş.

 

- Alayım mı, demiş.

 

Annem ses çıkarmamış.

 

Babam, ‘Bu sessizlik kabul etmek anlamına gelir’ diye düşünerek kestanecinin yanına gitmiş.

 

Kestaneyi tarttırmış, sıcak paketi anneme uzatmış ve minibüsün yanına gelmişler.

 

- Sen git, demiş babam. Benim biraz işim var, sonra geleceğim.
Minibüs hareket ettikten sonra, babam on kilometrelik yolu yaya olarak iki saatin üstünde bir zaman yürüyerek köye ulaşmış.
Çünkü başka parası yokmuş.”

 

Yazar ağabey konuşmasına bu noktada ara verip, artık iyice soğuyan çay bardağına uzanınca tebessümle dedim ki:

 

- Babanız annenize “Yağmur gibi sev beni, kaçmak mümkün olmasın” demese de olurmuş. Yaptığı hareket aşkın en kıymetlisi…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.