Ömer Faruk Aksoy: "Hicaz'da Osmanlı eserlerinin yıkılışını gördüm"

Editör:
- Güncelleme:
Ömer Faruk Aksoy: "Hicaz'da Osmanlı eserlerinin yıkılışını gördüm"
Türkiye Cumartesi Haberleri

Kırk sene boyunca Mekke ve Medine'yi fotoğraflayan sanatçı Ömer Faruk Aksoy'la konuştuk... Aksoy, "İki sene boyunca yürüyerek Hindistan’dan Arabistan’a gelen bir adamın fotoğrafını çekmiştim. Yine 132 yaşında hacca gelen bir adamı kadrajıma aldım. İki torunuyla birlikte oraya gelmişti. Tabii torunları birer dedeydi. On altı dil bilen İngiliz Müslümanlarından İsmail Efendi ile tanışmam da enteresandı" ifadelerini kullandı.

Ömer Faruk Aksoy:

Ömer Faruk Aksoy, yaklaşık 40 sene boyunca Mekke ve Medine’nin içerisinde yer aldığı mukaddes Hicaz’da enstantaneler çeken bir fotoğraf sanatçısı… Aksoy, 70’li yıllarda Yeşilçam filmlerinde kameramanlık yaptıktan sonra Londra’ya gidip belgesel filmler çekmeye başlamış. “Hollywood”a gitmek isterken ise yolu “holy cities”e (mukaddes beldeler) düşmüş; 1981 yılında iki haftalık dokümanter film çekimi için gittiği Suudi Arabistan’da yıllarca ikamet etmiş. Bu esnada fotoğraf makinesini elinden düşürmemiş.

Artık Türkiye’de yaşayan sanatçı Aksoy, Hicaz’da çektiği fotoğrafları eşi Kitty Amine’nin fikriyle sergiye taşıdı. Kuveyt Türk tarafından desteklenen “Bir Belgeselcinin Hicaz’da 40 Yılı” adlı fotoğraf sergisi, 31 Ekim’e kadar Saray Koleksiyonları Müzesinde sanatseverlerle buluşuyor. Biz de aynı zamanda TRT 2’de “Evliya Çelebi” programını sunan Aksoy’la bir araya gelip sanat hayatını konuştuk.

HİCAZ ÇOK DEĞİŞTİ

Mukaddes topraklarda kırk seneye yakın yaşamışsınız. Geride kalan bu zaman zarfında Hicaz’da neler değişti?

Çok şey değişti. Eskiden insanların çoğu zor hac vazifesi için ömürlerince biriktirdikleri parayı sarf ediyorlar, yaşlı olarak geliyorlardı. Şimdi yaş düştü. Fakat maneviyat açısından insan profili değişti. Tabii, hem Mekke hem de Medine’de genişletme inşaatları yapıldı. Çünkü oraya gelen hacıların sayıları artmıştı. O sebepten bazı eserler de tarihe gömülmek zorunda kaldı.

Onların aralarında çok kıymetli Osmanlı eserleri de vardı. Hakikaten Suudlar bunu yapmak zorunda mıydı?

Kendisi mimar olan Suud bir dostum var. Aslında o bu tarihî eserlerin korunabileceğini söylüyordu. Fakat sözünü dinletemedi. Kral’la konuşmasına rağmen projelerini kabul ettiremedi. Bazı mimari eserler gözümüzün önünde yıkıldı. Mesela Medine’de tarihî bir kervansarayın ve Arif Hikmet Kütüphanesinin yıkımlarına bizzat şahitlik ettim. Ancak bizi uzaklaştırdıkları için bunları fotoğraflayamadım. Bir Osmanlı torunu olarak bunları görmem üzücüydü.

Ömer Faruk Aksoy: Ömer Faruk Aksoy, sorularımızı cevapladı

KÂH VİNÇLERDE KÂH MİNARELERDE…

Peki, maneviyatın çok yüksek olduğu Hicaz gibi bir yerde fotoğraf sanatını icra etmek kolay mıydı?

İbadet yapan insanlar arasında fotoğraf çekmek çok zor. Çünkü onların ruhaniyetini bozmadan enstantane yakalamanız lazım. Gözyaşları içerisindeki insanları fotoğraflamak da güzeldi. Bunların yanında kâh vinçlerden kâh minarelerden fotoğraflar çektim.

Peki, orada enstantane peşine düşerken hangi hisler sizi sarıyordu?

Büyük bir projeye başlamadan evvel iki rekât namaz kılar, dua ederim. Çok temkinli şekilde, ruhaniyeti yansıtmak için kareler çekerim. Özellikle eski kameralarda vizörden bakarken sağ gözümü kullanırım ki, orada farklı bir dünya vardır. Ne zaman sol gözümü açarsam kendime gelirim.

Ömer Faruk Aksoy: Hicaz'a yürüyen Hintli ve 132 yaşındaki adam...

YÜRÜYEREK İKİ SENEDE HACCA GELEN ADAM GÖRDÜM

Fotoğrafladığınız kişiler arasında en enteresanları hangileriydi?

İki sene boyunca yürüyerek Hindistan’dan Arabistan’a gelen bir adamın fotoğrafını çekmiştim. Yine 132 yaşında hacca gelen bir adamı kadrajıma aldım. İki torunuyla birlikte oraya gelmişti. Tabii torunları birer dedeydi. On altı dil bilen İngiliz Müslümanlarından İsmail Efendi ile tanışmam da enteresandı.

Bu sergi sizin için ne ifade ediyor?

Çektiğim fotoğrafları göstermek benim için bir vazife… Dokümanter filmlerin yanında fırsat buldukça 1981’den beri çektiğim bu kareler, benim Hicaz’daki hayatımın âdeta bir özeti oldu.

Ömer Faruk Aksoy:

SULTAN HAYRANLARIYLA BULUŞUYOR

AKM’nin dış alanına kurulan “Türk Telekom Prime Açık Hava Sineması” faaliyetinde yarın saat 14.00’te “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmi gösterilecek. Gösterimden önce Türkân Şoray, hayranlarıyla buluşacak.

'AMADEUS' YİNE SAHNEDE

Mozart ile Antonio Salieri’nin hikâyesi “Amadeus” Zorlu PSM’de yeni sezon temsillerine 17 ve 18 Ekim’de de devam ediyor. Yönetmen Işıl Kasapoğlu rejisiyle tiyatroseverlerle buluşan oyunun başrollerini Selçuk Yöntem, Tansu Biçer ve Dilan Çiçek Deniz paylaşıyor.

PLAK GÜNLERİ

Kadıköy Plak Günleri, bugünden itibaren Kadıköy Belediye bahçesinde başlıyor. Bu yıl plaklar, asırlık bestelerin ustası Kemanî Tatyos Efendi anısına dönüyor.

SİYAH BEYAZ İSTANBUL

Fotoğraf sanatçısı Annette Louise Solakoğlu’nun solo sergisi “İstanbul’a Reverans” 20 Ekim - 20 Kasım tarihleri arasında Şule Gazioğlu Art & Design Galeri’de sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçı, İstanbul’un mimarisi ve günlük hayatı temasıyla, son 15 yılda çalıştığı siyah beyaz fotoğrafları sergileyecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...