En acı kazamız... Üzerinden 58 yıl geçti
11 Ağustos 1965 günü, tarihin en garip ve en trajik trafik kazalarından biri yaşandı.
Bir yolcu otobüsü, 40 yolcusuyla birlikte akşamüzeri Ankara’dan hareket edip sabaha karşı 03.00 sularında Hendek’e geldiğinde, arıza yüzünden yol kenarına park etmiş kamyona arkadan çarptı. Kazada otobüs hasar aldı ama kimse yaralanmadı.
Otobüsün çarptığı kamyon kezzap yüklüydü. Yol kenarındaki şarampolde küçük bir su birikintisi vardı. Kezzap dolu damacanalar parçalanınca, içindeki kimyasal şarampolden aşağı döküldü, suyla karıştı. Kezzap ile su buluşunca ortalığı duman kapladı. Bu duman otobüsün içine de doldu. Kaza anında uyumakta olan yolcular, otobüsün yandığını düşünüp panikle çıkmak için kapılara hücum etti.
SU DİYE KEZZAP ÇUKURUNA ATLADILAR
Biraz izdiham olduysa da kimse yaralanmadı. Otobüsten inen yolcular yol üzerindeki kezzaba basınca ayakları yanmaya başladı. Gecenin zifirî karanlığında hemen kenardaki su birikintisini gördüler. Oysa o artık su değil, bir kezzap çukuruydu. Yolcular ayaklarının acısını dindirmek için kendilerini su sandıkları kezzap dolu çukura attılar. Çukura atlayan saniyeler içinde eriyordu. Tam 26 kişi eriyerek öldü.
Yanık kokusu Hendek’e ulaştı. Cesetlerden geriye çok az şey kaldı. Kemikler bile erimişti. Kalan parçalar biraz ileride kazılan bir çukura konuldu. Bir imam, çukurun başında cenaze namazını kıldırdı. Yaralıların da durumu parlak değildi. Kimi gözünü kaybetti, kimisinin vücudunda çok ağır yaralar vardı. Adapazarı Devlet Hastanesinin koğuşları yanık kokusuyla, feryatlarla kaplıydı. Acı çok büyüktü. Üzerinden 58 yıl geçen bu kazayı bugün kimse hatırlamıyor.