Bilim insanları Anadolu tarihini aydınlattı: İlk çiftçilerin nereden geldiği ortaya çıktı

Günümüzden 10 bin ila 12 bin yıl önce Anadolu topraklarında tarıma geçiş yapılmasıyla insanlık tarihinde önemli bir aşama kaydedildi. Şimdiye kadar ilk çiftçilerin kökenleri belirsizdi ancak yeni bir araştırmada bilim insanları, Anadolu’da 7-10 bin yıl önce yaşamış ilk çiftçilerin kökenine dair yeni bilgilere ulaştı.
Avrasya tarihinin şekillenmesindeki en büyük katkı hiç şüphesiz antik ‘Yakın Doğu’ (Türkiye, Suriye, Filistin, İran vb) toplumlarıdır. Tarım ve dünyanın ilk uygarlıklarından bazıları Yakın Doğu’da doğmuş ve bölge eski Yunanlılara, Truva'ya ve Roma İmparatorluğu'nun geniş bölgelerine ev sahipliği yapmıştır. Alman Arkeoloji Enstitüsü arkeologu Svend Hansen, Anadolu topraklarının da içinde bulundu Yakın Doğu’nun antik tarihine ilişkin, “Kesinlikle merkezi bir yer ve tam da bu nedenle üzerinde çalışıyoruz. Her zaman bir kültür köprüsü ve inovasyon ve değişimin temel itici gücü olmuştur.” diyor. Ancak geçmişi ortaya çıkarmak için en güçlü araçlardan biri olan antik DNA, bu tarih ve kültür hakkında çok az şey söylüyor. Çünkü kısmen DNA, sıcak iklimlerde hızla bozulmakta.
Araştırmacılar, bölgede 10 bin yıldan fazla bir süre önce yaşayıp ölmüş 700'den fazla insanın DNA'sını analiz etti. Devasa veri seti, bilim insanlarının ‘Güney Ark’ olarak adlandırdığı bir bölgede, Hırvatistan'dan günümüz İran'ına uzanan mezarlardan alınan DNA'ları içeriyordu. Bu verilerle ekip, Anadolu topraklarında tarımı başlatan, hayvanları ilk defa evcilleştiren, avcı-toplayıcılığı bırakıp köylere yerleşen, modern dillerin öncüsü olan ilk insanlar hakkında yeni bilgileri gün yüzüne çıkardı.
ANADOLU’YA GÖÇ DALGASIYLA ARTTI
Harvard Üniversitesinden David Reich ve Iosif Lazaridis liderliğindeki genetikçiler, yaklaşık 4 yıl boyunca arkeologlar ve dilbilimcilerle birlikte çalışarak binlerce iskelet örneği topladı ve petröz kemiğinden DNA'yı çıkarıp analiz etti. Araştırmacılar, Science isimli dergide tarımın da başlangıcı olarak kabul edilen M.Ö. 9000’li yıllara, Neolitik döneme (Cilalı Taş Devri) ışık tutan çalışmalarını şu şekilde aktardı:
Tarım devrimi (Ancient Origins)
“Tarım, günümüz Türkiye'sinde Anadolu'da başladı. Ancak DNA, yaklaşık 10 bin yıl önce buğday ekmeyi ve koyun ve keçileri evcilleştirmeyi deneyen insanların, bölgede yaşayan daha önceki avcı-toplayıcıların soyundan gelmediğini gösteriyor. Onlarca dizilenmiş genom, Anadolu'nun yaklaşık 10 bin ila 6 bin 500 yıl önce en az iki ayrı göçle karşılaştığını gösteriyor. Biri bugünkü Irak ve Suriye'den, diğeri ise Levant’tan (Doğu Akdeniz kıyılarından) geldi. (Göçler sonucunda) Anadolu'da birbirleriyle ve daha önceki avcı-toplayıcıların torunlarıyla karıştılar. Yaklaşık 6 bin 500 yıl önce, popülasyonlar ayrı bir genetik imzada birleşti.
Başka bir genetik katkı, yaklaşık 6500 yıl önce Kafkasya'dan avcı-toplayıcıların bölgeye girmesiyle doğudan geldi. Sonra, yaklaşık 5 bin yıl önce, Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlardan gelen ve ‘Yamnaya’ olarak bilinen göçebeler geldi, genetik tabloya katkıda bulundular (yani genetik çeşitliliği artırdılar).”
Araştırmacılar, göç dalgalarının sonucunda Anadolu topraklarında tarımın başladığını söylüyor. Yani Anadolu’nun ilk çiftçilerinin sadece yerliler olmadığını, dışarıdan gelen insan topluluklarının da tarımı başlattığını düşünüyorlar.
Kısacası araştırmacılar, Anadolu'nun ilk çiftçilerinin üç farklı avcı-toplayıcı atalara sahip olduğunu buldu; Anadolu, Mezopotamya ve Levant.
HİNT-AVRUPA DİLLERİNİN KÖKENİ
Çalışmayı yürüten ekipteki dilbilimciler ise farklı bir konuya dikkat çekiyor. Günümüzde Avrupa'da konuşulan hemen hemen her dil, Hint dilleriyle paylaşılan ortak bir kökten gelmektedir. Yeni çalışma öncekilerden farklı olarak, Karadeniz bozkırının Hint-Avrupa'nın başlangıç yeri olmadığını, belki de günümüz Ermenistan’ı civarında başlayan bir yolculuk boyunca bir durak olduğunu savunuyor.
Araştırmacılar, yaklaşık 8 bin yıl önce günümüz Türkiye’sinde ölmüş bu adam da dahil olmak üzere bireylerden DNA örneği aldı. (Foto: Jacob Roodenberg)
Hint-Avrupa ve eski Hitit gibi Anadolu dilleri arasındaki benzerlikler nedeniyle, dilbilimciler Yamnaya topluluğunun hem Anadolu'da hem de Avrupa'da genlerinin yanı sıra dilini de bıraktığını tahmin ediyordu. Ancak yeni analiz, eski Anadolulular arasında hiçbir Yamnaya atasına rastlamadı. Ekip, eski Anadoluluların ve Yamnaya'nın Kafkas Dağları da dahil olmak üzere Anadolu'nun doğusundaki dağlık bölgelerdeki bir avcı-toplayıcı popülasyonda ortak ataları paylaştıklarını öne sürüyor. İşte bu bölgenin, insanların belki de 5 bin ila 7 bin yıl önce bir Anadolu-Hint-Avrupa kök dilini konuştukları en muhtemel yer olduğunu düşünüyorlar.
Çalışmanın üç makalesinin de baş yazarı Lazaridis, “Bu Kafkas bileşeni, eski Hint-Avrupa dillerinin konuşulduğu her yerde bulduğumuz birleştirici bir soy türüdür” derken Leiden Üniversitesinden dilbilimci Guus Kroonen, bunun dilbilimsel verilerle çeliştiğini belirtiyor. Kroonen, Kafkasya'nın ilk insanlarının çiftçiliğe aşina olduğunu ancak Hint-Avrupa'nın en derin katmanlarında tahıl için sadece bir kelimenin ve baklagiller ve saban için hiçbir kelimenin bulunmadığını söylüyor. Kroonen, “Dilsel kanıtlar ve genetik kanıtlar eşleşmiyor gibi görünüyor.” diyerek tartışmaya dahil oldu.
Lazaridis ise kök dilin ‘başlangıçta bir avcı-toplayıcı dil olduğunu’ ve bu nedenle çiftçilik için terimlerin bulunmadığını söylüyor. Ekip, ‘İlk-Hint-Anadolulular’a ışık tutmak için daha fazla kanıt bulunması gerektiği konusunda hemfikir ancak Kafkasya'nın daha fazla analize ışık tutacağını düşünüyor.