Otoparktan RİO'ya

Babasının kurduğu hedef tahtasına otoparkta ok atarak başladı spora. Sayısız şampiyonluk ve rekorların ardından şimdi olimpiyatlarda altın madalya kazanmaya kesin gözüyle bakıyor
MURAD TAMER
İhlas Koleji'nden çıkan bir milli sporcu Mete Gazoz. Olimpiyatlarda ülkemizi temsil edecek. Üstelik henüz daha 17 yaşında. Rio'da mücadele edecek en genç sporcular arasında yer alıyor. Olimpiyatlarda altın madalya kazanacağına en çok inanan sporcularımızdan biri. Hatta 'Orası kesin' diyecek kadar emin kendinden. Gelecekte biyografik filmi çekilecek olsa girişi şimdiden hazır. Otoparkta başlamış okçuluğa. Oradan Rio'ya uzanan bir öyküsü var. İşin çok başında olduğunu düşünüyor. 'Daha kazanacak çok şampiyonluk, çok madalya var' diyor. Antrenörü de kendisini öve öve bitiremiyor. Sporculuk kariyerinin başlarında olmasına rağmen olimpiyat oyunlarında kürsünün zirvesine çıkmaya hazırlanıyor. İddialı sözleriyle bizleri şimdiden heyecanlandıran Mete Gazoz, Rio 2016'da merakla takip edeceğimiz sporcularımızın arasındaki yerini aldı.
Altın madalya kesin mi diyorsun?
“Evet kendime güveniyorum. Rakiplerim hakkında bana sorular geliyor ama ben neden onları düşüneyim ki? Onlar beni düşünsün. Ben altın madalya kazanacağıma inanıyorum. Kendime güvendiğim için bu kadar iddialıyım. En önemlisi her anımda ne yaptığımı biliyorum. Kendimden çok eminim yani. Ayrıca antrenörlerim de çok iyi. Onların bana olan katkılarına, beraber yaptığımız çalışmalara da güveniyorum. Kendimi kesinlikle altın madalya almış ve ülkeme altın madalyam boynumda dönmüş hayal edebiliyorum.”
Nasıl başladın okçuluğa?
“Babam da okçuydu. Onun sayesinde 3 yaşında başladım diyebilirim. Evde onun yayını çekmeye falan çalışıyordum. Babam da etkilendi ve beni başlattı. Evin altında otopark vardı. İlk orada başladım ok atmaya. Babam hedef tahtasını koyardı, ben de atışlar yapardım. Çok zevkliydi. O zamanlar 11-12 yaşlarındaydım. Basit gibi görünebilir ama hâla o otoparkta yaptığım antrenmanların şu andaki tekniğime önemli katkı yaptığını söyleyebilirim. Aslında okçuluk küçüklüğümden itibaren bilinç altıma işlenmiş gibiydi. Babamla yarışmalara katıldım. Sahada büyüdüm yani.”
Ne gibi zorluklar yaşadın?
“Şartlar şimdiki gibi elverişli değildi eskiden. Milli takıma girmeden önce antrenman yapacak yerimiz yoktu. Bizler önemli dereceler elde ediyor, yurt dışında başarılar kazanıyoruz. Avrupa Şampiyonası'na sadece futbol takımı katılmıyor. Bizler de mücadele ediyoruz ama işte Türkiye'de spor denilince akla futbol geliyor. Dedim ya ben otoparkta antrenman yapıyordum. Sadece Avrupa Şampiyonası’na katıldılar diye futbol takımının başarılı gösterilmesini anlayamıyorum.”
Okçuluk ülkemizde gelişiyor mu?
“Türkiye'nin okçulukta uluslararası olarak yeri yeterli değil. Bence çok daha yükseklerde olabiliriz. Çünkü genç bir nüfusa sahibiz. Ben bu yaşta elde ettiğim başarılar için biraz şanslıydım diyebilirim. Her şey üst üste denk geldi. Yükselişe geçmeye başladıktan sonra da kendime olan güvenim arttı. Şimdi olimpiyatlara gidiyorum. Bu benim için çok gurur verici.”
İhlas Koleji'nin katkıları nasıl oldu?
“Okulumun eğitimime çok önemli katkısı oldu. Ben yarışmalardayken aklımın okulda kalmasını engellediler. Genç sporcular için okul büyük problem biliyorsunuz. Ama okulum benim okçuluğa odaklanmamı sağladı. Böylelikle bugünlere gelebildim. Aynı zamanda çok iyi bir eğitim görmemi sağladılar. Bana verilen eğitim ve tanınan fırsatlar için okuluma çok teşekkür ediyorum.”
KAZANMAYA İNANIYOR
Mete Gazoz'un özgüvenini bir de antrenörü Yusuf Göktuğ Ergin'den dinleyelim. "Mete'nin en büyük özelliği kendine güveni çok yüksek ve her zaman kazanmaya inanıyor. Mete, okçuluk sporu için performansı çok yüksek, yetenekli bir oyuncu. Gelecekte geride bıraktığı başarılarla Türk okçuluğunun lokomotifi haline gelmiş, yeni gençleri başarılı olmaya motive edecek örnek bir sporcu olmasını bekliyoruz.”