Kaleci takımın yüzde 30'u

Düzenleyen:
Kaleci takımın yüzde 30'u

SPOR Haberleri

“Kova doldu her gelen gol atıyor ama küpümüz boş! Antalya’dayım, iki çocuk okutuyorum… İstiyorum ki, iyi yetişip vatana millete hayırlı olsunlar. Milli Takım kalecisi iken yedeğim dahi olamayanlar dünyayı kazandı, Allah daha çok versin ama liyâkatin de hakkı teslim edilmeli…

Bu sözlerin sahibi futbolumuzun efsane ismi Yaşar Duran’dı… “Güzel insan” denilen, kibar ve son derece mütevazı biri… Yaşar Duran ile kendisini, A’dan Z’ye futbolumuzu ve kalecileri konuştuk. İşte, noktasına virgülüne dokunmadan o 1 saatlik söyleşiden öne çıkanlar:

Hasan SARIÇİÇEK
Hasan.Sariçiçek@tg.com.tr

 
Kovamız doldu, küpümüz boş!
 
Fenerbahçe’de 12 sene oynadım. Döneminin en iyi kalecileri Şenol Güneş, Simoviç ve Rasim Kara ile çekişiyordum. İlk 3teki kaleciydim ama en az milli olandım. Bulgaristan bile bizimle özel maça yanaşmıyordu. Sabri Kiraz ile başlayan süreçte, 2 lig şampiyonluğu, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TSYD kupaları kazandım. Hayatımda 1 kez kırmızı gördüm. O da hakem yanlışı. Başımı eğip, çıktım… ‘Penaltı da olsa, Yaşar’a gol atmak çok zor’ derdi, herkes. Böyle bir kariyerim vardı ama İngiltere’den bir maçta 8 gol yedim, bütün artılarım sıfırladı. Adım, Kova Kaleci’ye çıktı… O travma unutulur mu hiç? Tam, 22 kişiye karşı oynuyordum, top duvara çarpmış gibi dönüp üstüme geliyordu…
 
Oğlum delirdin mi, sen?

Jupp Derwall ve Candan Tarhan anlattılar, ‘Kanatlara dikkat, Robson’a orta yaptırmayalım’ diye. Bir hafta buna çalıştık ama kanatlardan 4 gol yedik. Topla en çok buluşan Rıdvan Dilmen’di, tam 8 kez. Kaptan Cem Pamiroğlu her golden sonra kalemizden topu alıp getiriyor, Rıdvan da santra yapıyordu. Maç 4-0 olduğunda Cem’e, ‘Hocaya söyle beni çıkarsın’ dedim. Cem, “Delirdin mi oğlum, milli maç oynuyoruz anca beraber kanca beraber’ dedi. Kaleyi terk edemedim. O gün faturayı üstlendim, takım arkadaşlarımı, takımı, Federasyon’u kurtardım… Bana sarılıp öpenlerin hiçbirisi ortada yoktu… Olanlar da çok acımasız davrandılar… Şu güzelim ülkede herkes işi duygusallığa bağlıyor… Futbol bu değil. İngilizlerden Fatih Uraz da 8 yedi ama o maç Wembley’deydi, unutuldu.

Kaleci takımın yüzde 30'u
 
Ödediğim bedel yetmedi mi?

“Adımız ‘Kova Kaleci’ye çıktı ya ağzımla kuş tutsam silemiyorum o travmayı. Beni, teknik adam olarak değil ‘Kova Kaleci’ diye değerlendiriyor herkes. Bu ağır travma. Hal bu ki futbolu bırakalı yıllar oldu. Kendimi geliştirmek için kurslara katılıp, başarıyla tamamladım, takımlarda antrenörlük yaptım ama Yaşar Duran olarak hâlâ o 8 golün bedelini ödüyorum. Daima ülkesini, futbolunu geliştirmeyi arzulayan ve nasıl faydalı olabilirim diye düşünen biri olarak kendim için değil edindiğim onca tecrübe, eğitim ve birikimim benimle mezara girecek diye üzülüyorum. Milli Takım’da, Fenerbahçe’de veya bir başka takımda teknik adamlık, kaleci antrenörlüğü yapabilirim. Ama kimseye gidip de, ‘bana iş verin’, diyemem!”
 
Bize primi Turgut Özal verdi

Milli Takım’da prim olayı çok abartıldı, çıkan kavgada zararı ülke futbolu gördü. Biz de prim aldık, hem de İsviçre ve K.İrlanda ile 0-0 berabere kaldık, diye. Bize primi de merhum Turgut Özal verdi. Halkalı’da 25 m2 ev sertifikası ve imzasının bulunduğu değerli birer saat… İyi takımımız vardı, temel eğitimi Avrupa’da almış İlyas Tüfekçi, Erhan Önal ve Erdal Keser gibi futbolcular vardı ama galip gelemiyorduk, korkak futbol oynuyorduk. ‘Şerefli mağlubiyet’ teranesiyle avutuyorduk kendimizi. Şimdi öyle mi? Büyük karakterler var, İspanya’da, Almanya’da oynayan futbolculara sahibiz… İmkânlar da kendine güven de arttı…
 
Gerçekten bir Arda daha yok!

Arda Turan için çok üzülüyorum. Özel meziyetleri olan zeki biri, o. Aslan gibi kalbi olan biri. İspanya’ya gittikten ilk aşkını kaybettikten sonra nasıl bir kıza aşık oldu, magazine düştü ve kayboldu hâlâ havsalam almıyor. Yazık oldu. Gerçekten bir Arda daha yok, asla kaybedilmemeli… Türk futbolu için lazım olan biri… Yeni bir sayfa yeni bir sezon yeni bir hayat var önünde… Üstüne düşeni yapmalı ve kendini tekrar ispatlamalı… Ortalarda az gözükmeli evinden idmana evine gitmeli… Bunları hesaba katmalı… Bir mentor arkadaşı olmalı… Mutsuz insanları çevresinden uzaklaştırmalı. Mutlu olmanın yollarını aramalı. Kendine sıkıntı verenlerden uzak durmalı.
 

Kaleci takımın yüzde 30'u
 
BEN GERÇEK FENERBAHÇELİYİM
 
Ali Koç’a inanıyorum

Ben, Fenerbahçe’de 5 ayrı yönetim gördüm. İlk başkanım Ali Şen’di, ismini söylerken bugün bile heyecanlanıyorum, o bir efsaneydi. Kulübe büyük hava kattı… Raush ile sıkıntı yaşadık ama değişim dönemiydi o. Aziz Yıldırım başkan da Fenerbahçe’ye çok şey katkı… Hakkı inkâr edilemez. ‘Fenerbahçe çok borçlu’ diyorlar, finans sorunu bütün kulüpler için geçerli. UEFA ile Finansal Fair Play konusunda herkesin problemi var. Ali Koç geldi, sadece değişim oldu…
Kendisi ile Antalya’da görüştüm, taraftarın arasından gelen biri, Ali Şen gibi çok heyecanlı ve çok da hesaplı hareket ediyor… Harika bir programı var… Ali Koç’a inanıyorum, ben… Fenerdeki değişime ‘Kim kaybetti kim kazandı’ diye bakmıyorum… Bayrak yarışı, bu. Fenerbahçe kazansın istiyorum, iyi şeyler olsun istiyorum. Kasetten oyuncu almamalar bitsin istiyorum. Yabancı tamam da kulüp biraz da kendi evladına sahip çıkılsın istiyorum. Ben gerçek bir Fenerbahçeliyim…
 
Ödediğim bedel yetmedi mi?

“Adımız ‘Kova Kaleci’ye çıktı ya ağzımla kuş tutsam silemiyorum o travmayı. Beni, teknik adam olarak değil ‘Kova Kaleci’ diye değerlendiriyor herkes. Bu ağır travma. Hal bu ki futbolu bırakalı yıllar oldu. Kendimi geliştirmek için kurslara katılıp, başarıyla tamamladım, takımlarda antrenörlük yaptım ama Yaşar Duran olarak hâlâ o 8 golün bedelini ödüyorum. Daima ülkesini, futbolunu geliştirmeyi arzulayan ve nasıl faydalı olabilirim diye düşünen biri olarak kendim için değil edindiğim onca tecrübe, eğitim ve birikimim benimle mezara girecek diye üzülüyorum. Milli Takım’da, Fenerbahçe’de veya bir başka takımda teknik adamlık, kaleci antrenörlüğü yapabilirim. Ama kimseye gidip de, ‘bana iş verin’, diyemem!”

Kaleci takımın yüzde 30'u
 
Kocaman aslında başarılı!

Dünya Kupası’nı ilgiyle takip ediyorum… Futbolda yeni ne var, diye… Brezilya, Hırvatlar, Fransa, Belçika ekip halinde oynayan, hırslı ve rakibi baskı altına alan iyi takımlar… O klasik anlayış demode oldu… Kalıplar kırıldı, 4-4-2, 3-5-2, 4-1-4-1 gibi sayısal sisteme bağlı oyun yok artık. 1-6-3 de olabiliyor, 4-6-0’da… Bugünkü futbolun içinde hepsi var, oyuncuların kapasitesi ve hocanın oynatacağı plâna göre. Bizde buna en yakın oyunu Fenerbahçe oynadı, çünkü tabiatı gereği baskılı oynayan bir kulüp. Bu manada Aykut Kocaman, Fenerbahçe için iyi bir teknik adamdı. Polemikler oluştu, ‘Valbuena’yu niye oynatmıyor?’ diye. Seyirci sırtını döndü hocaya…
 
Valbeuena’nun sezonu

Günümüz futbolunda orta kalktı, çalım ve şut en büyük silah. İngiltere, Belçika, Brezilya ve Almanya yerden sert vuruyor. İspanya rakibi oyundan düşürerek iki pas, (kontrol – pas) oynuyor, özellikle sol ayaklı oyuncularla. Valbuena’da hepsi var, çok yetenekli biri ama hocası geriye dönmesini istediğinde ayak diredi, yanlış yaptı. Hocasını anladığında ise Galatasaray ipi göğüslemişti. Bu sezon Valbuena’nın sezonu. Aatıf da iki sene önce gönderiliyordu. Kaldı, kendini geliştirdi, çok faydalı oldu. Fenerbahçe’nin şu an en büyük eksiği iki arka kenarı, Şener ve Hasan Ali çalışkan ama Gökhan ile Caner’in yeri hâlâ doldurulamadı. Bir de stoperden biri oyuna iyi top sokamazsa büyük hayaller kuramazsınız.
 
Güneş dünyada her takımı çalıştırabilir

Şampiyon kim olur, zor soru… Büyük–küçük kavramı bitti… Bir tek isim; ‘Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray’ diye sayamıyorsun bugün. Fenerbahçe değişime girdi, herkes ‘şampiyonluk’ bekliyor ama kolay mı? Galatasaray kadrosunu korudu, Beşiktaş hâlâ en kuvvetlisi, Kayseri, Göztepe, Malatya artık kök söktürüyorlar… ..Ve, Başakşehir son iki sezonu aylarca lider götürdü, sonra kaptırdı… Göksel Gümüşdağ başkan ve Abdullah Avcı’nın gayretleri az şey mi? Beşiktaş bir sene Ankaraspor’un, Osmanlıspor’un hatta Başakşehir’in sahasında oynadı ama üst üste şampiyon oldu. Niye? Doğru yönetildiği ve bu sıkıntılı süreçte herkes fedakârlık yaptığı için. Bunu yapamazsan olmaz. Ayrıca Şenol Güneş’in başarısını kim inkâr edebilir? Güneş başka kulüpte olsa 4. Diye hocayı gönderirlerdi. Beşiktaş, hocasına sahip çıkmakla doğruyu yaptı.
 
En beğendiğim kaleci Muslera!

Fenerbahçe ve Milli Takım’ın kalesini korumuş bir kaleci olarak iyi bilirim, kaleci bir takımın yüz de otuzudur. Kalede hep duruyor gibi gözükür ama antrenman ve maçlarda en çok koşan odur. Sadece penaltı kurtarmakla iyi kaleci olunmuyor. Topu ayaklarınla oyuna sokacaksın, pas dağıtacaksın, liderlik yapacaksın. Arkadaşlarının güvenini kazanacaksın. Muslera’da bunların hepsi mevcut. Galatasaray’ı 3 defa o şampiyon yaptı. Uruguay’ın Dünya Kupası’nda çeyrek finale yükselmesinde yine o var. Almanya’nın kalecisi Nuer de iyi kaleci ama takımı elendiği için kendini gösteremedi. Bu kupada en beğenerek seyrettiğim kaleci Muslera, diğerleri vasattı. 
 
Fabricio 3 sezondur mükemmel

Spor Toto Süper Lig’de de en mükemmeli Muslera. Geldiği ilk iki sene mükemmel oynadı. Beşiktaş’a şampiyonluğu kaptırdıkları iki sezon formda değildi. Bu düşünün sebebi Muslera’nın kaleci antrenörü Tafferel’in o dönemde olmaması. Kaleci Hocası çok önemli, bunun ne anlama geldiğini en iyi İtalyan kaleci Buffon bilir. Muslera dışındaki en başarılı isim, Beşiktaş’ın kalecisi Fabricio. İspanyol kaleci, Tolga’dan kaleyi aldı ve bırakmadı. Son üç senedir de Şampiyonlar Ligi’ndeki bir maç dışında hatasız oynadı. Büyük takımlarda bu istikrarı göstermek hiç kolay değil.

Kaleci takımın yüzde 30'u
 
Serkan neden Milli Takım’da yok?

Konya’nın kalecisi Serkan Kırıntılı’nın Milli Takım’da olmasını çok istedim ama neden bilemiyorum, alınmadı. Hiç de tanımam kendisini… Oynasa Dünya Kupası’na gidebilirdik. Diyeceksiniz ki, kaleci hatası mı, oldu. Pozisyon olarak olmadı ama Volkan Babacan estetik açıdan kalede donuk duruyor, sıcak ve atletik olması lazım. Topu oyuna geç sokuyor, oyunu yavaşlatıyor. Oysa Milli Takım ve Başakşehir’in hızlı oyuncuları var. Onur, Trabzon’da sakatlık geçirdi yoksa o da beğendiğim bir kaleci.
 
Demirel’in öfke kontrolü yok / Volkan’ın keşke mentörü olsaydı

Volkan Demirel, Fenerbahçe’de, Milli Takım’da başarılı olmuş bir kardeşimiz. Büyük kaleci ama öfke kontrolü yok, Kazakistan maçında stadı terk etmesi çok yanlış. Seyirci velinimettir. Tepki var diye o kaleyi asla terk etmezdim, ben. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon seyircisi hâlâ beni seviyor. Niye? Futbolu bıraktıktan sonra da bir hayat olduğunu düşündüm hep. Bir sporcu magazine düşmeyecek. Açık vermeyecek, gazetecilerle kavga etmeyecek! Orta sahadaki pozisyona müdahale etmeyecek. Görüntü önemli…
 
Tony’deki irade bizimkilerde yok

Depreme dayanıklı olmalı insan. Bizim çocuklar bir gol yedi mi hemen yıkılıyor. Bu çok yanlış… Oysa Alman Milli Takımı ve Fenerbahçe’nin eski kalecisi Tony Schumacher öyle miydi, 4-3 kaybettiğinde bile o yenilgiyi unutur hiçbir şey olmamış gibi hemen gelecek ilk maça hazırlanırdı. Damdan düşenin halini en iyi damdan düşen bilir. Fenerbahçe ve Milli Takım’daki o korkunç baskıya yıllarca dayanmak kolay değil. Öyle tepkiler olur ki insan çıldırır. Volkan’ın eldivenlerini atıp, stadı terk etmesi önlenebilir miydi? Keşke, Volkan’ın bir mentörü olsaydı.
 
Kaleci antrenörü şart… Tafferel tamam ya gerisi?

Bu ülkede yedek kaleciler bile yabancı, buna çok üzülüyorum. Bizde kaleci yetişmiyor niye kaleci antrenörlüğü müessesi yok. Gerçi TFF, iki sene de bir kurs açıyor, ben de o kurslardan mezun oldum ama sonuç ortada. Oysa bu saha önemli. Taffarel, Mehmet Kulaksızoğlu ve Nurettin Yıldız başarılı ya gerisi? Bir kaleci maçı 270 dakika oynayacak şekilde hazırlanmalı… Maçtan önce 90, maçta 90 ve maçtan sonra 90 dakika… Kaleci antrenörü vasfındaki arkadaşlarımız kendilerini geliştirmeliler, antrenman şekillerini değiştirmeleri lazım.
 
Şimdikiler çok şanslı ve de nazlı!

Şimdikiler çok şanslı… Tesisler yeniden yapılıyordu… Fenerbahçe olarak Raus döneminde 5 ay Altunzade’ye taşındık. Şartlar kötüydü… Şimdi Türkiye’nin her tarafında stat yapıldı.
Sahalar çamur değil, malzeme o biçim. Biz, Dinyakos marka altı kösele ayakkabılarla oynardık, iki de bir çivisi çıkardı. Formalar yağmuru yediğinde ağırlaşır, güneşi gördüğünde solardı. İngiltere maçında Peter Shilton ile forma değişmek istedim, kaleci kazağımı görünce değiştirmeyi kabul etmedi. İlk antrenman sahasını Fenerbahçe yaptı, en çok pirimi de Fenerbahçe verirdi. Ancak bir ev, bir araba alınca para bitiyordu. Şimdi kaleciler 2 milyon avrodan başlıyor. Malzeme, tesisler… Dört dörtlük…
 
TFF kulüplere para yağdırıyor

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eski bir futbolcu ve sporu seviyor olması, büyük şans. Spora her türlü yatırım yapılıyor. Şimdi amatör maçlar bile çim sahalarda oynanıyor, tesisler 7 yıldızlı otel konforunda. TFF’nin mükemmel çalışıyor, kulüplerin aldığı paralar gani… 1.lig, 2. Lig’e verilen paralar az paralar değil. Yöneticiler bu paraları peşin alıyor, hesapsız harcıyorlar ve sonra yeniden ‘para’ diyorlar… Bu çok yanlış, bir planları ve hedefleri olmalı. Kulüplerin bir vizyonu olmalı, herkes şampiyon olacak bir şey yok. Bazıları da yetiştirir. Yıldızları korumak lazım… Avrupa’ya biz de futbolcu satmalıyız. Portekiz, Brezilya gibi olmamız lazım. Üçe alıp, 6’ya satamıyoruz, 3’a alıp, 1,5’a satıyoruz, bu spor, bu sektör kalkınır mı?
 
Spor Medyası mı, nerede eski gazeteciler?

Spor medyası mı, nerede o eski gazetecilik ve gazeteciler? İnanın, o günleri özlüyorum. Görsel basının ağırlığı kalmadı, sporu konuşmuyor, tiyatro yapıyorlar. Erozyon var ama bu da reiting ve trajla ilgili… Görsel basında bilen de var, bilmeyen de var. ‘İnanılmaz vurdu, inanılmaz kurtardı’, diyor spiker arkadaşlar biraz dikkat etsinler… Ortada pozisyon yok öyle bir anlatıyor ki, üzülerek izliyorum… Kahraman arama sevdasından vaz geçsinler… Her maçta ‘Dünya çapında yıldız” üretmeye çalışıyorlar, bu mümkün değil. Dünya Kupası’na bakın, Mbappe dışında öne çıkan kim var? İki haftada kahraman olunmaz… 19’unda, 20’sinde yıldız yapıyorlar… Messi, Neymar, Ronaldo ve Hazard dışında yıldız mı var? Yazık ediyorlar. Yazılı basındakilerden memnunum; okuyorum.
 

Düzenleyen:  - SPOR
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...