İşte yerli ve millî

Lafta kalmadı, sahadaydı! Şenol Güneş ışığı, ay yıldızla bütün Türkiye’ye yayıldı. Bu ışığın içinde barış, birleştiricilik, beraberlik, beceri, hırs, istek, mücadele, millî ruh, yardımlaşma, dayanışma ve yarınlara umutla bakma var
HASAN SARIÇİÇEK
Bazı sonuçlar vardır tabela dışında da kazanımı fazladır. İşte bizim adımıza da Arnavutluk ve Moldova maçları da öyleydi. Mircea Lucescu ile yollar ayrılmış takımın başına ise aynı zamanda Beşiktaş’ı çalıştıran Şenol Güneş getirilmişti. Güneş, ezber bozan bir tarz geliştirdi. Maçlar öncesi basını davet etti, birlik ve beraberlik mesajı verdi, barış çubuğu uzattı. Türk halkı uzun zamandır istikrarsız gidişat, oyuncu seçimi ve yenilgiler sonrası sürekli bahane üreten anlayıştan bıkmış ve tabiri caizse millî takım havasından çok ama çok uzaklaşmıştı. Vatandaşlarımızın bir çoğu Türkiye’nin grubunu, nerede mücadele ettiğini ve o gün hangi ülkeyle maçı olduğunu dahi umursamaz hâle gelmişti. Özetle küskünlük vardı. Ancak Güneş’in kucaklayıcı ve mesaj dolu basın toplantısı çok şeyi değiştirdi. Neleri mi? Geçelim ayrıntılarına...
Davet ve birleştiricilik
Evet, Şenol Güneş’in kırgın ve kızgın olduğu basın mensupları vardı. Çünkü kendisine çok ağır eleştiriler yapmışlardı. Ama o, millî dava adına herkesi tek tek aradı ve Riva’daki basın toplantısına çağırdı. Gerilimden uzak, yapıcı, birleştirici ve el birliğiyle yükselmesi, yüceltilmesi gereken bir millî olgudan bahsetti ve dolgu istedi! Basının büyük bölümü davete icabet ederek çağrıya cevap verdi. Güneş’in mesajları açık ve netti. Her ne kadar göreve geliş kısmındaki soru işaretleri ve belirsizlikler eleştiri alsa da o, bunların geride bırakılmasını ve maçlara odaklanılmasını istedi. Basının da kendilerine el vermesini talep etti. O el verildi. Lucescu döneminin gerilimli, mana verilemeyen kadro ve oyuncu seçimleri, mağlubiyetler hâlinde sürekli gündeme gelen “yabancı kuralı” yoktu. Zaten yabancı kuralı sorulduğunda da Güneş’in cevabı hazırdı: Bugünün konusu değil.
Çağrısı cevap buldu
Dünya Kupası üçüncülüğü apoleti bulunan ancak maalesef Türk toplumunda hakkı hiçbir zaman teslim edilmemiş olan Şenol Hoca kadro tercihini yaptığında eleştiri olmadı mı? Oldu. Ama tek bir oyuncuya. O da kendi takımında bile şans vermediği Oğuzhan Özyakup’u çağırmasına. Tecrübeli teknik adam bu konuda da açık ve netti: Bazı oyunculardan sadece sahada oynatarak değil saha dışında da faydalanabilirsiniz. Tecrübesinden enerjisinden... Bunları söylerken dışarıda kalan Selçuk İnan gibi isimlerin de gönlünü aldı. “Millî hafta” çağrısı küskün ve artık ay yıldızlı davadan biraz kopmuş olan kesim adına önemliydi. Hele ki Arnavutluk karşısında alınan galibiyet ve Burak Yılmaz’ın “millî hafta” odaklı basına teşekkürü önemliydi.
Keyifle seyredilir oldu
Kısa sürede ne değişti de ay yıldızlı takıma pozitif bakış gelişti? Şenol Güneş, millî ve yerli bir değerdi. İstek ve düşüncelerimizi çok iyi biliyordu. Tabii ki iki zayıf olarak nitelendirilecek rakibe karşı alınan galibiyet ölçü değildi belki ama önemli bir referans oluşturdu. Yarınlar adına umut verdi. Güneş’in rakibe göre taktik planı ve oyun anlayışı sonuç getirdi. Evet kazanan her zaman haklıydı ama Şenol Hoca, inandığı futbol doğrularını uygulatarak sonuca gitmesi, analizleri ve çözümleri bizi kısa sürede problemsiz bir takıma dönüştürdü. Özlemiştik! Ülke olarak ihtiyacımız vardı bu birlikteliğe. Tartışmadan, ayrışmadan ay yıldızlı bayrak altında bağırmaya. Teşekkürler Hoca’m.
Bitirim ikili
Mircea Lucescu döneminde kadro konusunda soru işaretleri çoktu! Ki Burak Yılmaz gibi bir değerin Fatih Terim döneminden kalma vukuatları ülkeye fatura ediliyordu. Şenol Güneş onu önce istenmemesine rağmen önce Beşiktaş’a ardından millî takıma aldı. Hücumda sıkıntı çektiğimiz aşikarken Güneş’le o da değişti. İki maçta rakip fileleri altı defa havalandırdık; hem de çift forvet özellikli Cenk Tosun ve Burak Yılmaz ikilisiyle. “İkisi beraber oynar mı?” sorularının tartışılmasına fırsat bile bırakmadan Güneş cevabı sahada verdi: OYNAR. Hem de biri asist yapar, diğeri golü atar.
Hatıralar sarmış milli takımı!
Şenol Güneş, A Millî Takım’ın başındaki ilk dönemine de ikide iki yaparak başlamıştı. Türkiye Güneş’le ilk döneminde Bosna Hersek ve Moldova ile karşılaşmış ve iki mücadeleyi de 2-0’lık skorlarla almıştı. O dönemki maçlar Dünya Kupası elemeleriydi bu ise EURO 2020 elemeleri. Ne diyelim; ilk dönem gibi sonu mutlu bitsin!
EN BÜYÜK RAKİBİMİZ TÜRKİYE
Euro 2020 Elemelerine iki maçta iki galibiyetle başlayan A Millî Futbol Takımı’mızın performansı dış basında da geniş yer buldu. Özellikle millî takımımızla aynı grupta yer alan Fransız basını, Şenol Güneş’in öğrencilerinin performansına dikkat çekti. L'Équipe gazetesi, grup liderliği için en büyük rakiplerinin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Le Télégramme ise ‘Deschamps’tan Türkiye uyarısı’ başlığı ile verdiği haberde, Haziran ayındaki maçın kendileri için oldukça çok zor geçeceğini belirtti.
Büyük bir tehdit
H Grubu’nda Fransa dışında Türkiye’nin de ikide iki yaptığını hatırlatan Paris Normandie gazetesi de ay yıldızlı ekibin kendileri için büyük bir tehdit hâline geldiğini ifade etti. Öte yandan Moldova filelerini iki golle sarsan ve galibiyette önemli rol oynayan Cenk Tosun da İngiliz basınının gündemine oturdu. Everton’da oynayan golcü oyuncunun performansını öven İngiliz gazetelerinden Daily Mail “Türkiye, Moldova’yı ezerken Cenk Tosun öne çıktı” ifadelerine yer verdi.