Angarya değil işkence

Zımpara gibi zeminler, maç başı ücretlerinin getirdiği mali yük, sakatlık endişesi ve tribünlerin boşluğu kupayı angaryadan da öte işkenceye çevirdi
Onur, teselli ve gurur olması gereken Ziraat Türkiye Kupası artık angaryadan çok bir işkenceye dönüştü… Özellikle kış şartlarının ağır yaşandığı şu günlerde zımpara gibi zeminler, yoğun fikstür ve buna bağlı olarak artan oyuncu sakatlıkları, futbolculara ödenen maç başı ücretleri, hakem bulma, güvenlik, ulaşım, konaklama, iklim ve çevresel faktörler sebebiyle, kupa bu formatıyla futbolun paydaşlarına hiç cazip gelmiyor.
Astarı yüzünden pahalı
Gümüşhane-Kızılcahamam maçındaki buz gibi zemin ve benzeri durumlar, futbol ailesini oldukça tedirgin ediyor. Yıldızların oynamak istemediği kupa mücadelesinde hem sakatlık korkusu, hem de futbolcuyla karşı karşıya gelmek istemeyen teknik adamlar starlarını bu maçlara götürmüyor. Ayrıca lig, kupa ve Avrupa olmak üzere üç kulvarda birden mücadele eden kulüpler maçı başı ödeme sebebiyle artan futbolcu maliyetlerinden de rahatsız. Birçok kulüp yöneticisi, kupa organizasyonu için ‘astarı yüzünden pahalı’ değerlendirmesini yapıyor. Nitekim Tuzlaspor’un lider olduğu Türkiye Kupası’ndaki iki maçından da beraberlikle ayrılan Galatasaray, 3. Lig takımı 24 Erzincanspor ile deplasmanda -5 derecede karşılaşırken, as kadrodan sadece Carole ile Semih’e ilk 11’de yer verdi.
TFF ve Emniyete büyük yük
Kupa formatına göre, 8 grupta 96 maç oynanıyor, Süper Lig’de ise bir devrede 153 karşılaşma yapılıyor, kupanın hakem, gözlemci ve temsilci maliyeti, elemeler ve final de eklediğinizde TFF’ye neredeyse Süper Lig kadar külfet getiriyor. Ayrıca bu maçlara hakem bulmak da hayli güç. Ayrıca Artan terör olaylarının futbola da sıçramaması için güvenlik önlemleri ‘misyon koruma’ boyutuna taşınırken, emniyet güçlerine de büyük yük ve sorumluluk getiriyor. Diyarbakır’daki AMED-Fenerbahçe maçında her 6 metrede bir polis görevlendirilmesi de bunun bir sonucu.
İzlenirliği düşük
Kulüplerin, ön yargılar, para hesapları ve kaybetme korkuları sebebiyle aslarını sakladığı kupa mücadelesinin seyir keyfi de yok, izlenirliği de. Boş tribünler önündeki futbol, teknik adamlar tarafından da eleştiri konusu. Robin van Persie gibi yıldızlarını bu maçlara götürmeyen, Diyarbakır’a sadece 15 futbolcu ile maçtan 3,5 saat önce gelen sarı-lacivertlilerin yedek kulübesinde sadece 4 futbolcu yer almıştı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Dirk Advocaat trajikomik durumu Amed Sportif maçı sonrası “Bazı futbolcularımız bu karşılaşmayı hazırlık maçı sanıyordu” diye ifade etmişti. Advocaat, Amed maçında son lig karşılaşmasına göre ilk 11’in tamamını değiştirmiş, altyapıdan 4 futbolcuyu sahaya sürmüştü.
Beşiktaş’ta -10 endişesi!
Lig ve Avrupa’da başarılı bir performans sergileyen Beşiktaş’ta da, Boluspor’la deplasmanda oynayacakları maç öncesi benzer kaygılar var. Maçın saat 20:00’de başlayacak olması, -10 dereceyi bulan soğuk hava, kar yağışı, sakatlık endişesi ve bu iklim şartlarındaki yolculuk siyah-beyazlıları oldukça endişelendiriyor.
“Gruplar bizim için intihar”
Aslında kupanın bu formatıyla ilgili en çarpıcı açıklamayı bir teknik adam yapmıştı. Samsunspor Teknik Direktörü Osman Özköylü, kupanın 3. eleme turunda Menemen Belediyespor ile oynayacakları maç öncesinde, “Bu kulüp için gruplara kalmak tam anlamıyla intihardır. Bunu net şekilde söylüyorum. Belki birileri kızabilir, belki eleştirebilirler ama ligde çok kısıtlı kadro ile gidiyoruz. Gruplara kaldığımızı varsayın. Biz ligde kalmak için mücadele eden bir takımız. Her oyuncumuzu zinde tutmamız lazım” demiş ve rakibine 1-1 ve 1-4’lük skorlar sonrası elenmişti.