Yoğun bakım çiçek bahçesi değil

Editör:
Yoğun bakım çiçek bahçesi değil
SAĞLIK Haberleri

Koronavirüs imtihanını başarıyla veren Türkiye’nin şu andaki en önemli problemi, virüse karşı tek etkili silah olan “Maske, fiziki mesafe, hijyen” kurallarına uymayanlar. İçimizde hastalık belirtisi vermeyen çok sayıda bulaştırıcının olduğunu söyleyen uzmanlar gerekli uyarıları yapıyor. Ancak en sert uyarı hastalığı yaşayanlardan geliyor “Bu virüs çok sinsi, işin şakası yok, kendinizi koruyun”…

Ziyneti Kocabıyık - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayında yaptığı koronavirüs tedbirleri kapsamında sürdürülen 65 yaş üstü ve 18 yaş altı sokağa çıkma sınırlamasının kaldırılması sonucunda, sokaklarda 1 Haziran’dan itibaren başlayan hareketlilik iyice arttı. Uzmanlar ve siyasiler; maske, fiziki mesafe ve el hijyeni kurallarını tekrar tekrar hatırlatsa da toplumun önemli bir bölümünde bu kuralların hiçe sayıldığı görülüyor. Özellikle hafta sonu piknik alanlarında, deniz kenarlarında ve asker uğurlamalarında yaşanan “aldırmazlık” virüsün yeniden tırmanması endişesini artırdı. “Bana bir şey olmaz” duygusuyla eski normal hayatlarına dönenlere en önemli uyarı koronavirüs enfeksiyonuna yakalanıp atlatanlardan geliyor. Virüs dehşetini yaşayanlar, âdeta yalvarıyor “aman tedbiri elden bırakmayın…”
Yoğun bakım çiçek bahçesi değil
YANINIZDAKİ HASTA ÖLÜYOR SİZ HAREKETSİZ YATIYORSUNUZ
Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yeni tip koronavirüs tedavisi gören pratisyen hekim Ömer Faruk Bilici de hastalığa yakalanıp daha sonra şifa bulanlardan. Ülkemizdeki ilk vakalardan biri olan Dr. Bilici aynı zamanda hastalığı en ağır geçiren ve atlatanlardan biri. Dört günü yoğun bakımda olmak üzere 20 gün hastanede kalan Dr. Bilici “Yeni tip koronavirüs, sinsi bir virüs. Hastalık belirtisi gösteren hiç kimse ile temasım olmadığı hâlde virüsü kaptım. Gencim, sağlıklıyım bana olmaz demeyin. Ben de 34 yaşındayım ve sağlıklıyım ama ölümle burun buruna geldim” diyor. Yoğun bakımın çiçek bahçesi olmadığını söyleyen Dr. Bilici “Yoğun bakımda her ne kadar moralinizi yüksek tutmaya çalışsanız da korku var. Şuurunuz açık, her şeyi görüyor duyuyorsunuz etrafınızda birileri ölüyor ve siz yatakta hareketsiz yatıyorsunuz. İnanın hiç kimse orada olmak istemez. Bunu yaşamamak için insanlarla aranıza mesafe koyun, koyamadığınız yerde de mutlaka maske takın. Hastalığın ilacı yok, aşısı yok. Bu kadar rahat olmak emek hırsızlığıdır. Hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanmış biri olarak ben bile hâlâ kurallara uyuyorsam bir bildiğim var demektir” diye anlatıyor.

Benim kadar ağır olan on kişiden 8'i öldü
Emekli muhtar 66 yaşındaki Muharrem Kirman, 11 günü yoğun bakımda olmak üzere 22 gün hastanede kaldıktan sonra hayata tutunmayı başaran koronavirüs hastalarından biri. Virüsü nereden aldığını bilmediğini söyleyen Kirman “Eşim beni uyarıyordu, ‘Aman dışarı çıkma’ diye. Bana bir şey olmaz diye düşünüyordum. Mümkün olduğu kadar çıkmadım, hep uzak durdum ama yine de virüsü kaptım” diyor. Hastalık sürecinin çok ağır geçtiğini ifade eden Kirman “Hastanede 10 gün yatıp çıkanları, ayakta atlatanları örnek almayın. Onlar hiç bir şey yaşamadı. Ben en ağır geçirenlerden biriyim. Beş gün boğazıma tüp sokup beni uyuttular. Uyandığımda hiçbir yerim tutmuyordu. Yoğun bakımda konuşulanların yapılanların hepsini duyuyor ve hissediyordum ama parmağımı kıpırdatamıyordum. Benim durumumda olan 10 kişiden sekizi öldü. İnanın balkondan bakmak, yoğun bakım odasının tavanına bakmaktan çok daha iyi” dedi. Yoğun bakımda bir süre yüzükoyun yatırıldığını söyleyen Kirman “O yüzükoyun yatıp kafa kaldırıp nefes almaya çalışmak tarif edilemez. Kafanı kaldırıyorsun ama ilerisini göremiyorsun. Takatin yok. Onu çeken iyi bilir. Yoğun bakımda ölümden korkmadım. Ölüm Allah’ın emri ama Allah bir daha düşürmesin” diye anlattı.

Hastalık sürecim kötü bir film gibi
Elli dört yaşındaki gıda işletmecisi Engin Güner de korona mağduru. Yaptığı işten dolayı temizlik ve korunmaya aşırı önem gösterdiğini söyleyen Güner “Çok dikkatliydim ama pandeminin başında Dubai’den gelen bir Arap dostumla kucaklaştım. Onlar hastalığı daha çok belirtisiz geçiriyorlar. Bu olaydan beş gün sonra ilk belirtiler başladı. Sekiz gün hastanede yattım. Kendimi koruduğum için virüsün bulaşmayacağını düşünüyordum. Ama bulaşınca da ölümle burun buruna geliyorsunuz. Hastanedeki günlerim kötü bir film gibi. Yaşamayan bilmez. Aman rehavete kapılmayın!” dedi. İyileştikten sonra immün plazma veren Güner “Bulunduğunuz yerden bakınca film seyreder gibi, hep aynı insanlar bu hastalığa yakalanıyormuş gibi oluyor ama yakalanınca da çok ciddi” diye uyardı.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...