Yakın temasla bulaşıyor, sinsi ilerliyor… Kliniklere başvuru sayısı arttı
Uyuz vakaları hem dünyada hem Türkiye’de artış gösteriyor. Hastalık kendini uyutmayan gece kaşıntıları ve sivilce benzeri döküntüler şeklinde gösteriyor. Uyuz hastalığında yakın temasta bulunan kişilerin uzmana başvurması gerektiğinin altını çizen Dr. Gökhan Şahin, son dönemlerde dermatolojiye gelenlerin yüzde 20'sini uyuz vakalarının oluşturduğunu bildirdi.
Kaşıntı şikayetiyle dermatoloji polikliniklerine giden kişilerin birçoğuna uyuz tanısı konuluyor. Peki, uyuz belirtileri neler, hastalığın teşhisi nasıl konuluyor? Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Dermatoloji Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Gökhan Şahin, hastalıkla ilgili önemli bilgiler aktardı.
HASTALARIN YÜZDE 20’SİNDE UYUZ GÖRÜLÜYOR
Salgın döneminde ve deprem sonrası toplu yaşama alanlarında uyuz vakalarında artış gözlemlendiğini söyleyen Şahin, "Yurt ve askeri alanlardan hastalarımız geliyor. Oran verecek olursak 2014 yılında haftada bir civarında uyuz görürken şu anda baktığımız hastaların yüzde 20 civarı uyuz vakalarından oluşuyor" dedi.
GECE UYKUDAN UYANDIRAN KAŞINTIYA DİKKAT
Uyuz olduğundan şüphelendikleri hastaların hepsinde hemen tedaviye başladıklarını bildiren Şahin, "Özellikle gece artan kaşıntı ve evde başka birinde daha kaşıntı olması bizim için en fazla uyuzu düşündüren sebepler. Hastalara sorduğumuz iki soru var, gece uykudan uyandıran kaşıntınız var mı, evde başka birisi de kaşınıyor mu? Sonrasında muayenemizde bizim için önemli olan şey uyuz hastalığının tutunduğu yerler. El parmak araları, göbek çevremiz, bileklerimiz, göğüs çevremiz, genital bölgesi, ayak çevresi en çok tutulan alanlar olmakta uyuz açısından. Buraları dikkatli bir şekilde muayene ediyoruz, görebilirsek uyuz akarlarını görmeye çalışıyoruz. Gözle görülmeyecek akarları ise vücuttan kazıntı alarak mikroskopta inceliyoruz" dedi.
TEMASLIYSANIZ VAKİT KAYBETMEDEN UZMANA GÖRÜNÜN
Eğer evde birden fazla kişide kaşıntı varsa en yakın dermatoloji uzmanına zaman kaybetmeden gidilmesi gerektiğini hatırlatan Şahin, şunları belirtti:
"Doktorunuzun önerdiği tedaviyi ailece tam anlamıyla kullanmak çok önemli. Ama genelde bu tedaviye karşı hastalardan direnç görüyoruz. Bu direncin sebebi hastaların iyileşmemesi. Burada en önemli sebep hastalarımızın genellikle tedaviyi yanlış kullanması. Çünkü bu mikrop bulaştığında genellikle 3 ila 6 hafta sonra kaşıntı oluşmaya başlıyor, hemen kaşıntı oluşmuyor. Hastalarla 6 hafta içerisinde yakın temasta bulunan herkese tedavi olmasını öneriyoruz ama hastalar genellikle yakın temaslı dahi olsa tedavi olmuyor kaşınmıyorum diye. Sonrasında üç dört hafta sonra kaşıntı başlayınca da bu sefer diğer asıl tedavi gören kişinin tedavisi yarım kalmış oluyor."