Kanser hastası nasıl beslenmeli?

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam kanser hastalarının beslenmesi ile ilgili yapılan yanlışları ve beslenmede dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.
Ziyneti Kocabıyık
Kanser, görülme sıklığı en hızlı artan hastalıklardan biri. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre 2030 yılında kanser vakalarında yüzde 70 artış olması bekleniyor. Buna karşılık tedavideki gelişmeler sayesinde artık çok sayıda hasta uzun yıllar hayatını sürdürüyor ya da tamamen şifa buluyor. Bugünkü rakamlarla dünyada 33 milyon kişi kanserle yaşıyor.
Kanser tedavisi uzun ve zahmetli bir süreç. Hastalığın ve tedavinin getirdiği yan etkilerle mücadele eden hastanın hayat tarzının yeniden düzenlenmesi, beslenmesinin ve egzersizinin doğru ayarlanması hastalığın gidişini önemli ölçüde etkiliyor. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kanser hastalarının beslenmesi ile ilgili yapılan yanlışları ve beslenmede dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.
SAĞLIKLI BESLENMEK ŞART
Kanser hastalarının beslenmesinde de herkes gibi “denge”nin mutlaka korunması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, “Kanser, vücutta yıkımın en üst seviyede olduğu hastalıklardan biri. Bu yıkıma bağlı olarak önemli ölçüde bir kalori açığı meydana geliyor. Hastalar iştahsız, halsiz oluyorlar. Hastalığın ve tedavinin etkisi ile tat alma duyguları bozulduğu için, yiyeceklerden eski tadı alamıyorlar. Bu sebeple kanser hastasının beslenmesine özel önem verilmesi gerekir. Hastanın enerjisini yükseltecek şekilde beslenmesi önemlidir. Bu noktada görev hem sağlık personeline hem de hasta ile sürekli birlikte olan yakınlarına düşer” dedi.
SIVI BESİNLER DE VAR
Baş boyun kanserleri, mide kanserleri gibi bazı kanser türlerinde hastaların normal yiyeceklerle beslenmesinin mümkün olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Sağlam, özel olarak hazırlanmış beslenme ürünlerinden destek alınması gerektiğini söyledi. Yoğun protein ve fiber içeren, karbonhidrat oranı azaltılmış, dengeli beslenme solüsyonlarının uygun hastalarda özellikle radyasyon onkologları tarafından çok sık kullanıldığını işaret eden Prof. Dr. Sağlam “Bu ürünlerle yutma sıkıntısı olan hastanın ihtiyacı olan porsiyonu sıvı olarak vermek mümkün. Hastanın 1 porsiyon etle yiyebileceği proteini belli mililitrede bir sıvı gıdayla da verebiliyorsunuz” diye konuştu.
SUYU DENGELİ TÜKETİN
Kanser hastalarında da sıvı tüketimi çok önemli. Günlük sıvı tüketimi miktarının büyük bir bölümünün su olarak alınması gerektiğini belirten Prof. Esra Kaytan Sağlam “Kiloya göre sıvı alımı ayarlanmalıdır. Hastanın kilosunu 3 ile çarparak gerekli rakamı elde etmek mümkün. Örneğin 60 kilo olan bir kişi günde 1 litre 800 gram su tüketmelidir. Aşırıya kaçmamak da gerekir. Çünkü aşırı su içmek özellikle kanser hastalarında ishalleri, idrar çıkışını artırır ve faydalı vitaminlerin minerallerin kaybına sebep olur” dedi.
PROTEİNE AĞIRLIK VERİN
Kanser hastasının en yoğun tüketmesi gereken yiyecek grubunun proteinler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, metabolik yıkımda kaybedilenleri yerine koymanın tek yolunun vücudun yapı taşı olan protein tüketimini artırmak olduğunu belirterek “Bu da özel bir durumu yoksa kanser hastasının et, süt, yumurta, yoğurt gibi hayvansal proteinleri en yoğun olarak tüketmesi anlamına gelir. Bunların yanında bitkisel protein kaynakları olan mercimek, nohut gibi kuru baklagilleri de bolca tüketmeleri gereklidir” dedi.
MULTİVİTAMİNLERİN FAYDASI VAR MI?
Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, dışarıdan vitamin takviyesinin kanserden korunma ve kanser tedavisinin başarısı ile ilgili bilimsel verilerin olmadığını belirterek “Kanser hastalarında multivitamin kullanımını çok da fazla önermiyoruz. Çünkü multivitaminlerin artısı eksisi çok da bilinen düzeyde değil. Bir dönem özellikle Beta-karotenlerin kanserden koruması ile ilgili çalışmalar vardı. Ama bu çalışmaların 10-12 yıllık uzun dönemli sonuçlarında, vitamin kullananlarla kullanmayanlar arasında sağ kalım süresi ve hastalığın tedavisi ile ilgili hiçbir fark olmadığı ortaya çıktı. Multivitaminlerle yapılan ve içinde özellikle C vitamini, E vitamini, Beta-karoten, selenyum, çinko gibi eser elementlerin olduğu çalışmada bu vitaminlerin hem kardiyovasküler hastalıkların sıklığında hem kanser sıklığında ve bu hastalıklardan ölüm oranlarında hiçbir fark oluşturmadığı ortaya çıktı. Beta karoten, çinko, selenyum, yüksek doz C vitamini gripten korumakta faydalı olabilir ama hepsi bu kadar” dedi.
DÜZENLİ YÜRÜYÜŞÜN TEDAVİYE KATKISI VAR
Egzersizin, kanserden koruma kadar hastalığın sürecinin iyi yönetilmesinde etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kanser hastalarına yürüyüşün ve yüzmenin tavsiye edildiğini söyledi. Günde 4 kilometre yürüyüşün özellikle kalın bağırsak, meme ve prostat kanseri hastalarında olumlu etki yaptığına yönelik çalışmalar bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sağlam “Koşmayı tavsiye etmiyoruz. Haftada 6 gün, günde 30 dakika orta hızda yürümek ve giderek tempoyu artırmak faydalıdır. Hedef minimal kasları çalıştırarak egzersiz yapmaktır. Bunun yanında nefes egzersizlerinin de hastanın ruhsal durumunun düzeltmesinde faydalı olmaktadır” diye konuştu.
KANSER HASTASINA ŞEKERLİ YİYECEĞİ YASAKLAMAYIN
Şeker ve kanser ilişkisi üzerinde sık durulan konulardan biri. Aşırı şeker tüketiminin kanserin ortaya çıkışındaki önemli tetikleyici faktörlerden biri olduğu gerçeği ile kanser hastalarının şeker tüketiminin sıfırlanması tavsiye edilir. Ancak Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, bu konuda çok katı olmamak gerektiğini söylüyor. Hastanın enerji kaybının bir kısmının şekerden sağlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sağlam “Şeker önemli bir enerji kaynağıdır. Kanser hastasının vücudunda zaten bir savaş var. Bu savaşta ağır bir yıkım meydana geliyor. Hastaya ‘sıfır şeker’ demek bu savaşta destek kollarından birini kesmek anlamına gelir. Doğru olan glikoz kaynaklı şekeri tamamen hastanın hayatından çıkarıp tatlı ihtiyacını taze meyvelerden, kuru üzüm, kuru incir gibi kuru meyvelerden ya da bal pekmez gibi tatlılardan karşılamasını sağlamak gerekir. Ancak bunda da aşırıya kaçmamak gerekir” diye konuştu.
KEÇİ SÜTLÜ DONDURMA
Tatlı tercihinde keçi sütü dondurmanın seçilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Sağlam “Özellikle baş boyun kanseri hastalarında ağız yaraları fazla oluyor. Bu hastalar keçi sütünden yapılmış dondurmayı rahatlıkla tüketebilirler. Keçi sütünün ağız yaralarına iyi gelen bir özelliği olduğu gibi hem protein ihtiyacını karşılıyor hem de soğuk tüketildiği için hastayı rahatlatıyor” dedi.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR HASTA EDİYOR
Kanser tedavisi gören hastaların ilaçlarının yanı sıra yedikleri içtikleri her şeyi doktorlarına danışmaları gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam en sık tüketilen yiyecekleri ve bunların etkilerini şöyle sıraladı:
Karadut: Özellikle baş boyun kanserlerinde ağız içi yaralara iyi gelen bir etkisi var.
Ayva: İshale yol açmadığı için, çiğ ya da komposto olarak rahatlıkla tüketilebilir.
Probiyotikler: Bağırsak mukozasını düzenleyerek hastanın bağırsak hareketlerine yardımcı oluyor. Özellikle ishal ve kabızlık problemi olan hastalarda kullanılmalıdır.
Glutamin: Bizim immünonütrisyonda çok önemsediğimiz bir ürün. Hem ağız hem de bağırsak mukozasını koruyup, iyileştirerek hastaya fayda sağlıyor. Uygun hastalarda mutlaka kullanmak gerekir.
Kuru üzüm: Kanser hastalarında kansızlık önemli bir problem. Kara üzüm kurusunun hem bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri var hem de kan yapıcı özelliği var.
D vitamini: Kanser hastalarında D vitamininin 40-70 aralığında olmasını istiyoruz. Özellikle meme, prostat ve kolon kanseri hastalarında düzenli olarak kullanmalarını istiyoruz. D vitamini yetersizliği olan hastalarda bunu tamamlıyoruz. Belki uzun dönemde kanserden sağ kalımlarla ilgili yeni veriler ortaya çıkabilir.
Greyfurt ve narenciye: Kemoterapi sürecinde kesinlikle kullanılmaması istenen ürün grubudur.
Isırgan otu: Kanser hastalarının sıklıkla tüketme eğiliminde oldukları bir bitki. Ancak kan pıhtılaşma sürecini olumsuz etkileyerek kanama riskini artırabilir. Dolayısıyla konrolsüz fazla kullanılması zararlı olabilir.
Zerdeçal ve Kurkumin: Kanser hastalarında en çok kullanılan diğer iki ürün. Özellikle radyoterapi ile ilgili yan etkileri azaltabileceğine yönelik veriler var. Ancak bir soru işareti de radyoterapinin etkisini de azaltabilir mi şeklinde? Dolayısıyla bu ürünlerdeki sıkıntı hangi miktarın etkin doz, hangi miktarı toksik olduğu yönünde bir kanıt bulunmaması. O yüzden aşırı kullanıldığı zaman ısırgan da, kurkumin de, zerdeçal da zararlı olabilir. Tedaviyi olumsuz etkileyebilir.