Çocuklara savaşı anlayabileceği dilden anlatın

İsrail Hamas savaşı görüntüleri hemen her mecrada yer alırken, çocuklarımızı bu görüntülerden her zaman korumak mümkün olmayabiliyor. Peki, çocuklara savaşı anlatmak mümkün mü? Aileler nelere dikkat etmeli? Uzmanı ebeveynlere ışık tutacak bilgiler verdi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş; savaşın çocukların ruhsal dünyasında önemli yıkım etkisi oluşturabildiğinin altını çizdi, savaş ile ilgili haberlere maruz kalmış bir çocuklara savaşın nasıl anlatılacağını açıkladı.
Dr. Melek Gözde Luş, “En önemli noktalardan bir tanesi kavramlar ilgili açık ve çocuğun anlayabileceği bir şekilde konuşmaktır. Onun endişelerini anladığını anne babanın dile getirmesi ve çocuğa güven vermesi çok önemli. Çocuğun kaygılarını çok önemli ölçüde bu durum azaltır ve onunla birlikte haberleri izleyerek belki birtakım görüntülerden çocuğu uzak tutarak, çocuğu korumak anne babanın en önemli görevlerin başında gelir” şeklinde konuştu.
ERGENLER DE KÜÇÜK BİR ÇOCUK GİBİ ETKİLENİYOR
Özellikle ergenlik döneminde çocukların savaş ile ilgili haberlerle doğrudan ilgilenebileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, şöyle devam etti:
“Aslında politik sorular bile sorabilirler. Kendi görüşünü anne babasının görüşleriyle kıyaslamak isteyebilir ve hatta tartışmak isteyebilir. Anne babanın aslında bu konularda ergenler ile konuşması, konuşmaktan çekinmemesi hatta onu dinlemesi, yargılamaması, eğer kendisi gibi düşünmüyorsa, başka bir görüş bildiriyorsa kesinlikle yargılayıcı konuşmaması çok önemli.”
Ergenlerin de küçük bir çocuk gibi bu görüntülerden etkilendiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, “Savaş ortamında yaşayan çocuklar çok daha ciddi travma atlatıyorlar. Şiddete maruz kalmış çocuklar gibi onların da erişkinlik dönemine kadar devam eden, travma sonrası birtakım belirtileri gösterdikleri çeşitli araştırmalarla kanıtlanmış. Bu nedenle belki de çok uzun sürecek birtakım terapilere ve tedavilere ihtiyaç duyabiirler.” diye konuştu.
RUHSAL DÜNYALARI YIKILIYOR
Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, savaş gibi yetişkinlerin bile dehşete düştüğü, dehşet içerisinde kaldığı ve oldukça kötü etkilendiği şiddet ortamında çocukların elbette sadece ruhsal olarak etkilenmediklerini de belirterek, şunları anlattı:
“Çocukların temiz suya ulaşamadığı, temiz yiyeceklere ulaşamadığı, açlık, susuzlukla özellikle 5 yaş altındaki çocukların ölümle karşılaştığı savaş ortamında birinci öncelik elbette çocukların fiziksel olarak sağlıklı olmaları, hayatta kalmaları, temiz suya ve yiyeceğe ulaşmalarıdır. Fakat onların ruhsal dünyasında tıpkı yetişkinlerin olduğu gibi çocukların da ruhsal dünyasında savaş oldukça önemli yıkım etkisine neden olur. Özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda şiddet içerikli herhangi bir olayın hemen akabinde huzursuzluk, ağlama, her şeye aşırı tepki verme, hırçınlık, uykusuzluk, anne babanın dediklerine uymama, her şeyi reddetme gibi birtakım olumsuz belirtiler görülüyor.”
ÇOCUKLARI SAVAŞ HABERLERİNDEN UZAK TUTMAK GEREK
Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, öncelikle 6 yaş ya da 7-8 yaş sonrası çocuklarla daha küçük çocuklar arasında fark olduğunu dile getirerek, şöyle anlattı:
“Ebeveynler olarak, çocukların soyut kavramları anlamadıklarını, savaş da soyut bir kavram olduğu için buna anlam veremediklerini, gördükleri her şeyi sorabileceklerini hiçbir zaman unutmamalıyız. Önemli olan onlara doğru bilgiyi vermek, onların anlayabileceği bir şekilde konuşmak, anlayabileceği dilden konuşmak ve onlara güven vermektir. Zaten ebeveynlerin kendilerini anladığını hissederse bir çocuk, kendisini güvende hisseder dolayısıyla kaygısı çok azalır.
Ergenlik dönemi içinde aslında bu böyledir. Kendi görüşlerini geliştirmeye başladıkları için kişilik gelişimi ile birlikte ergenler bu konular ile ilgili tartışmak isteyeceklerdir. Kendi görüşlerini ortaya koymak isteyeceklerdir. Aslında anne babalar onları yargılamadan dinlemeli, onaylamasalar bile, kendi görüşlerine uymasa bile, yine de onları kesinlikle rencide etmeden, terslemeden dinlemeli, hak vermedikleri yerler olsa bile onları düzeltmeden sadece onların yanında olduğunu gösteren bir şekilde onlarla iletişim kurarak, aslında onlara destek olmak en iyi ebeveynlik işlevidir diyebiliriz.”