Amerikalı ünlü beslenme Profesörü Barbara Rolls: Çok ye çok kilo kaybet!

Amerikalı ünlü beslenme Profesörü Barbara Rolls: Çok ye çok kilo kaybet!

SAĞLIK Haberleri

Dünya, büyük tabaklarda, besin değeri yüksek, kalorisi düşük yiyecekleri bol bol yemeyi öneren "Volümetrik Diyet"in peşinde koşuyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK
Tüm dünyada büyük yankı bulan Volümetrik Beslenme Planını keşfeden ve bu konuda 3 kitap yayınlayan Beslenme Bilimleri Profesörü Barbara Rolls, şişmanlıkla mücadele için büyük tabaklarda çok yemek yemek gerektiğini söyledi. Küçük porsiyonlarda az gıda tüketerek zayıflamayı öneren birçok beslenme uzmanının tezlerini çürüten Prof. Dr. Rolls, "Diyetlerdeki en önemli başarısızlığın sebebi öneriler doğrultusunda her zamankinden az yiyerek sürekli açlık hissetmektir. Az yiyip, aç kalarak kilo verebilirsiniz. Ancak bu diyeti ömür boyu sürdüremezsiniz. Çünkü insan yerken sadece karnını doyurmaz. Önce gözü doyar; sonra beynine tokluk sinyali gider ve buna bağlı olarak da tokluk hisseder. Yemek yemek sadece fiziksel bir ihtiyaç değil; duygusal ve beyinsel bir tatmin olayıdır" dedi.
KURU?GIDALARIN nbsp;KALORİSİ?YÜKSEK nbsp;
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı tarafından düzenlenen 3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi'ne katılmak üzere İstanbul'a gelen ve sağlıklı beslenme konusunda bir otorite olan Prof. Dr. Rolls'la toplantı öncesinde görüştük. Kendi geliştirdiği volümetrik beslenme planını anlatan Prof. Dr. Rolls, volümetrik beslenmenin temelinin kalorisi düşük ancak besin değeri yüksek gıdaları büyük porsiyonlarla tüketmek olduğunu söyledi. Bu konuda 3 kitap yazan Prof. Dr. Rolls, obezitenin nbsp;temellerinin anne karnında atıldığını söyledi.
Modern insanın daha hızlı ve meşgul bir hayat sürmesi sebebiyle çabuk yiyebileceği, küçük hacimli ancak kalorisi yüksek gıdalara yöneldiğini hatırlatan Prof. Dr. Rolls, "Yediğimiz yiyeceklerin miktarını tükettiğimiz gıdaların kaloriler yoğunluğu belirliyor. Örneğin ne kadar yağlı, kuru bir gıda tüketirseniz aldığınız kalori miktarı o kadar artıyor. Su içeren gıdaları daha yoğun olarak tükettiğinizde daha az yağ ve kalori alıyorsunuz. nbsp;Volümetrik diyet konseptinde de temel ilke, kişinin kendini doymuş hissetmesi; yarım bir tabakla ya da doymadan sofradan kalkmamasını sağlamaktır" diyor.
TABAĞIN YARISINI SEBZE VE MEYVE İLE DOLDURUN
"Hacimsel diyet" olarak ifade edebileceğimiz Volümetrik diyet konseptinde de temel ilkenin, kişinin kendini doymuş hissetmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Rolls, "Bizim araştırmalarımız porsiyonların büyüklüğü üzerine odaklanıyor. Kişinin yarım bir tabakla ya da doymadan sofradan kalkmaması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü bu aslında bu şişmanlatan bir durum. Genellikle beslenme uzmanlarına 'sağlıklı beslenmek için ne yapmalıyım' diye sorduğunuzda 'daha az yiyin' derler. Daha az ilkesine uyduğunuzda porsiyonunuz küçülür. Bir tabaktan alacağınız 800 kalori 400 kaloriye düşer. O da sizi hem görsel hem de beyinsel olarak tatmin etmez. Daha çok çiğnediğinizde beyninize daha fazla doymuş olduğunuz duygusu iletiliyor. Daha düşük yoğunlukta kalori içeren lifli gıdaları artırdığınızda porsiyonunuz büyüyor ve sağlıklı besleniyorsunuz ve doyma hissini de alıyorsunuz. Temel ilkemiz tabağınızın yarısını sebzelerle ve meyvelerle doldurmaktır" diyor. nbsp;


Yağa da şekere de YASAK YOK!
nbsp;Prof. Dr. Barbara Rolls, birçok beslenme uzmanının aksine hiçbir gıdanın yasaklanmaması gerektiğini vurguluyor. Yağa da, şekere de izin veren bir diyet programı geliştiren Prof. Dr. Rolls'un olmazsa olmazı besin değeri yüksek, kalorisi düşük yiyeceklerden bol bol yemek. Sürdürülebilir sağlıklı beslenme programında her türlü besinin yer alması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Rolls, "Volümetrik beslenme konseptinde hiçbir gıdayı yasaklamıyoruz. Ancak bazı gıdaları daha temkinli tüketmeyi öneriyoruz. Şeker de bunlardan biri. Çünkü fizyolojik olarak eğilimimiz şeker tüketme yönünde o yüzden tamamen ortadan kaldıramayız. Onun yerine meyvelerden alacağımız şekeri koyabiliriz" diye konuşuyor.
Yağın da tamamen beslenmeden çıkarılamayacağını hatırlatan Prof. Dr. Rolls, "Yağları tamamen çıkardığımızda onun eksikliğini tamamlamak için kalorisi yüksek yiyecekleri daha fazla tüketme eğilimi oluşuyor. Zeytinyağı, avakado yağı ya da kanola yağı gibi daha çok bitkisel ağırlıklı yağları kısıtlı miktarda kullanabilirsiniz. Çünkü yağ ve şeker yemeklere lezzet veren unsurlar. Yaptığımız araştırmalardan gördüğümüz kadarıyla Amerika'da çocuklara kantinlerde fast food ürünlerin yanı sıra sebze de sunuluyor. Ancak bunlar buharda yağsız olarak piştiği için çocuklar tadını beğenmiyorlar ve fast food tercih ediyorlar. Amerikalı çocuklar ya hiç sebze meyve yemiyorlar ya da çok az tüketiyorlar. Bu tür beslenme hataları çocuklarda obeziteyi artırıyor" diyor. nbsp;
Amerikalı ünlü beslenme Profesörü Barbara Rolls: Çok ye çok kilo kaybet!

Kimdir?
Pensilvanya Üniversitesi Helen A. Guthrie Kürsüsü Beslenme Bilimleri Profesörü olan Barbara Rolls, çocuklarda obezitenin sebeplerini ortaya koymak için çalışmalar yapıyor. Amerika'da 3-5 yaş arasındaki okul öncesi çocuklarda ve yetişkinlerde yeme davranışlarını inceleyen Prof. Dr. Rolls, halen devam eden bu araştırmalarının sonucunda elde ettiği verilerden yola çıkarak "volümetrik beslenme" programını ortaya çıkardı.


Yağa da şekere de YASAK YOK!
nbsp;Prof. Dr. Barbara Rolls, birçok beslenme uzmanının aksine hiçbir gıdanın yasaklanmaması gerektiğini vurguluyor. Yağa da, şekere de izin veren bir diyet programı geliştiren Prof. Dr. Rolls'un olmazsa olmazı besin değeri yüksek, kalorisi düşük yiyeceklerden bol bol yemek. Sürdürülebilir sağlıklı beslenme programında her türlü besinin yer alması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Rolls, "Volümetrik beslenme konseptinde hiçbir gıdayı yasaklamıyoruz. Ancak bazı gıdaları daha temkinli tüketmeyi öneriyoruz. Şeker de bunlardan biri. Çünkü fizyolojik olarak eğilimimiz şeker tüketme yönünde o yüzden tamamen ortadan kaldıramayız. Onun yerine meyvelerden alacağımız şekeri koyabiliriz" diye konuşuyor.
Yağın da tamamen beslenmeden çıkarılamayacağını hatırlatan Prof. Dr. Rolls, "Yağları tamamen çıkardığımızda onun eksikliğini tamamlamak için kalorisi yüksek yiyecekleri daha fazla tüketme eğilimi oluşuyor. Zeytinyağı, avakado yağı ya da kanola yağı gibi daha çok bitkisel ağırlıklı yağları kısıtlı miktarda kullanabilirsiniz. Çünkü yağ ve şeker yemeklere lezzet veren unsurlar. Yaptığımız araştırmalardan gördüğümüz kadarıyla Amerika'da çocuklara kantinlerde fast food ürünlerin yanı sıra sebze de sunuluyor. Ancak bunlar buharda yağsız olarak piştiği için çocuklar tadını beğenmiyorlar ve fast food tercih ediyorlar. Amerikalı çocuklar ya hiç sebze meyve yemiyorlar ya da çok az tüketiyorlar. Bu tür beslenme hataları çocuklarda obeziteyi artırıyor" diyor. nbsp;


PROF. DR. ADAM DREWNOWSKİ:
Obeziteyle savaşmak için büyük yemek masası alın
"Ailece masaya oturup birlikte yemek yemek, daha uzun sürede ve daha az yemeyi sağlıyor"
Amerikalı uzmanlar da Türk geleneklerinin ayrılmaz bir parçası olan ailece birlikte masaya oturma alışkanlığının obezite ile mücadelede önemli bir silah olduğunu söylüyorlar. 3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi için İstanbul'a gelen Washington Üniversitesi Halk Sağlığı Beslenme Merkezi Direktörü Prof. Dr. Adam Drewnowski, "Obeziteyi tartışırken genellikle kaloriden, besin değerlerinden şekerden yağdan söz ederiz. Oysa obezite tartışılırken ekonomiden, sosyolojiden ve kültürden bahsetmek gerekiyor. Yalnızca tabağın üzerindekiler değil, tabağın çevresindekiler de önemli" dedi.
Sosyo kültürel durum ve ekonomik durumun obezite ile yakın ilişkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Drewnowski, "Amerika'da ve Avrupa'da obeziteyi en alt orta sınıfta görüyoruz. Bunlar en fakirler ya da en zenginler değil; geçinecek kadar parası olanlar. Bunun da sebebi bu kesimin besin değeri yüksek yiyeceklere yeteri kadar ulaşamaması. Zenginler sebze ve meyveler, lifli gıdalar gibi besin değeri yüksek yiyecekleri daha rahat satın alabiliyorlar. Spor yapıyorlar ve sağlık sigortaları var. Fakirler ise ancak yaşayacak kadar yiyecek bulabiliyorlar. Oysa orta alt grup elindeki bir miktar parasını kendisini daha tok tutacak kalorisi yüksek yiyeceklere harcıyor. Bu sebeple de bu grupta şişmanlık daha fazla görülüyor" dedi.
EVDE?PİŞEN?YEMEK?YENMELİ
"Dünyada Besin Değeri Yüksek Gıdalar Endeksi"ni oluşturan ve gıda, beslenme ve toplumsal eşitsizliklerle ilgili konularda hükümetlere danışmanlık yapan Prof. Dr. Drewnowski, obezite ile savaşabilmek için öncelikle kültürel bir devrim yapılması gerektiğini belirterek, "Yaptığımız toplumsal araştırmalarda yeme kültürünün değiştiğini gördük. Örneğin Amerika'da evden atılan ilk şey yemek masası oluyor. Bir masa etrafında toplanıp birlikte yemek yerine, nbsp;tek başına televizyon karşısında fast food yemeyi tercih eder hale geldiler. 20-30 yaş arasındaki grupta evlerde yemek pişmiyor. Ne yazık ki bu modernleştiğini düşünen diğer toplumlarda da böyle. Bu da obeziteyi getiriyor. Obezite ile mücadele için eve büyük bir yemek masası almak gerekir" dedi.
Amerikalı ünlü beslenme Profesörü Barbara Rolls: Çok ye çok kilo kaybet!

Çocuklarınız için bunları yapın!
Çocuklarda obezitenin önlenebilmesi için sebze ve meyve tüketiminin artırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. nbsp;Rolls, annelere şu önerilerde bulunuyor:
-Sebzeleri bütün olarak değil küçük küçük doğrayarak yedirin. Çünkü gördük ki, çocuklar sebzenin bütün görünümünü pek sevmiyorlar.
-Sevmedikleri sebzeleri püre yaparak farklı yemek türleri oluşturun.
-Sebzeleri buharda da pişirseniz içine bir miktar yağ katın. Çünkü yağ, şeker ve tuz yemeği daha lezzetli hale getirecektir.
Amerikalı ünlü beslenme Profesörü Barbara Rolls: Çok ye çok kilo kaybet!

Çocuğun şişmanlığından anne ve anneanne sorumlu
Obezitenin beslenmenin yanı sıra çevresel faktörler ve genetik faktörlere bağlı olarak da ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Barbara Rolls, çocukta obezitenin temelleri anne karnında atıldığını belirterek, anne adaylarını beslenmelerine dikkat etmeleri konusunda uyardı. Gençlikte yapılan açlık diyetlerinin gelecekte doğacak bebeğin kilosunu belirleyebildiğni ifade eden Prof. Dr. Rolls, "Anne adayının hamilelik dönemindeki beslenmesi de çocuğun ileride obez olup olmayacağını belirler. Örneğin Hollanda da savaş döneminde büyük bir kıtlık yaşandı. Bu dönemde dünyaya gelen çocukların büyük bir bölümü obez oldu. Çünkü 'açlık' duygusu genetik kodlara işleniyor ve vücut daha sonraki yıllarda ve hatta nesillerde alınan yağ depolanıyor. Bilimsel kanıtı olmamakla birlikte çocuğun şişmanlığından anneanne ve dedenin beslenme davranışının da sorumlu olduğunu düşünüyorum" dedi.













UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...