Aile kök hücre bağışını etkiliyor

Aile kök hücre bağışını etkiliyor

SAĞLIK Haberleri

TÜRKÖK donör hedeflerine ulaşmak üzere. Ancak kan vererek gönüllü olan bağışçıların yüzde 12’si eş ve ailelerinin destek vermemesi yüzünden bağışçı olmaktan vazgeçiyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK

Lösemi, Akdeniz anemisi ve kemik iliği yetersizliği gibi önemli kan hastalıklarında “tam iyileşme” sağlayan tek tedavinin kök hücre nakli olduğunu söyleyen Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hayri Özsan “Türkiye’de kök hücre ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan TÜRKÖK bu konuda son derece başarılı çalışıyor. TÜRKÖK’ün çabalarıyla neredeyse üç hastadan ikisine donör bulabilir hâle geldi. Şu anda 600 bin olan verici sayısını 800 bine çıkarmaya çalışıyor. Ancak bu konudaki en büyük sıkıntı donör yani vericilerin bir bölümünün vazgeçmesi. Vazgeçme oranları yüzde 12’ye ulaşıyor. Bu Avrupa standartlarına göre kabul edilebilir bir oran, ancak uzun bir beklemeden sonra şifa bulma umudu doğan hasta ve yakınları için çok büyük bir hayal kırıklığı oluyor” dedi.

GENÇLER DAHA KOLAY VAZGEÇİYOR
Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden farkı olarak 25-30 arasında çok genç bir donör havuzu bulunduğunu ve bu durumda kaynağın uzun süreli kullanılabilme ihtimali olması açısından avantajlı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özsan “Ancak bu yaşta aile ve eşler gönüllüler üzerinde baskı kurarak kök hücre bağışından vazgeçmelerine sebep olabiliyor. Daha çok da eşler, sağlık kaygıları sebebiyle donörü bağış yapmaktan vazgeçirebiliyor” diye

KARDEŞ DAHA ÇOK TERCİH EDİLİYOR
Türkiye’de diğer ülkelere göre aile içi donörler daha kolay bulunabildiği için donörlerin çoğunun kardeşler arasından seçildiğini, uygun donör bulunamadığı durumlarda, akraba dışı donör seçeneğinin araştırıldığını işaret eden Prof. Dr. Özsan “Gönüllü donörler sadece akraba hastalar için değil, tanımadığı insanlar için de kök hücre bağışı yapar ve bundan bir çıkar beklemez. Bu konuda bizim ülkemizdeki handikaplardan biri de bireysel kök hücre arayışlarıdır. Vazgeçmelerin bir bölümü de bu arayışlar yüzünden yaşanır. Medyanın ilgi gösterdiği ve haber konusu yaptığı kök hücre ihtiyacı olan hastalar var. Bu hikâyeler ilgi çektiği için o dönemlerde donör başvuruları artıyor. Hastaya uygun kök hücre bulunuyor ya da bulunamıyor. Ancak verici olmak isteyenlerin bilgileri bir başka hastaya uyuyor. Bu durumda kişiler ‘Ben haberi yapılan kişi için kök hücre verecektim’ diyebiliyorlar. O yüzden bireysel değil, global donör adayı olmak gerekiyor” dedi.

KAN VERMEK KADAR BASİT
Kemik iliği naklinin hematolojik ve hematolojik olmayan kötü huylu hastalıklar için hayat kurtarıcı bir tedavi şekli olduğunu belirten Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Can Boğa, donör adaylarının vazgeçmesinin en önemli sebebinin kök hücre bağışı konusundaki yanlış bilgilendirmeler olduğunu söyledi. Kök hücre bağışında hem verici, hem hasta hem de kök hücre güvenliğinin Avrupa Birliği kuralları çerçevesinde korunduğunu belirten Prof. Dr. Boğa “Gönüllü verici adayının sağlık kontrolleri yapıldıktan ve daha sonra gelişebilecek sağlık problemleri ortadan kaldırıldıktan sonra kök hücre toplanır. Ancak toplama işleminden önce verici adayının bir defa daha onayı alınır. Karar vermesi için iki gün süre tanınır. Bu yüzden bugün aday olan kişinin doku grupları eşleşse bile ondan hemen kök hücre alınmaz. Kök hücre bağışından sonra da donörün sağlığı takip edilir” dedi.

 

TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ SIRADA
Türk Hematoloji Derneğinin düzenlediği 12. Kemik İliği ve Transplantasyon Kongresi’nde, günümüzde tüm dünyada gönüllü verici sayısının 30 milyona ulaştığına işaret eden Prof. Dr. Boğa “Ülkemiz kök hücre naklinde Avrupa ülkeleri arasında üçüncü sırada. Transplant başarısı da birçok yönden eş değer. Donörlerden kan kök hücre toplama işlemi normal bir kan verme işlemine benzer. Verici toplama işleminden hemen sonra günlük hayatına döner. Hastanın durumuna göre donörden kemik iliği toplanması gerekebilir. Kemik iliği toplarken ağrı hissedilmesin diye yüzeyel anestezi verilebilir. Bütün bu işlemlerden önce onay alınır” diye anlattı.

STANDART TEDAVİ HÂLÂ KEMOTERAPİ
Kanserde en yeni tedavilerin bağışıklık hücrelerinin toplanarak, kanser hücreleri ile savaşacak şekilde güçlendirildikten sonra hastaya geri verildiği Car-T hücre tedavileri olduğunu söyleyen Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Cem Ar “CAR-T Hücre tedavileri giderek gelişiyor. Birçok hematolojik hastalıktan sonra şimdi organ tümörlerinde de denemeler yapılıyor. Avrupa da 600 tüm dünyada iki bin hastaya ulaşılmış durumda. Ancak hâlâ geliştirilmesi gereken noktaları var” dedi.
Kanser tedavisinde bağışıklık sistemi üzerinden kanseri iyileştirmeye çalışan immünoterapilerin, hâlâ tam şifa sağlamayı başaramadığına işaret eden Prof. Dr. Ar “İmmünoterapilerin geçmişi henüz birkaç yıllık. Kanserde tam şifadan söz edebilmek için en az beş  yıl boyunca hastalığı tamamen ortadan kaldırmış olması gerekiyor. İmmünoterapiler bugünkü durumuyla kanser hücrelerini tamamen ortadan kaldırmayan ancak bağışıklık sisteminin kontrolü altında tutan, hastalığı kronik hâle getiren tedaviler. Bu süre içinde kalıcı tedavilerin geliştirilmesine çalışılıyor. Ancak şunu söylemek gerekir ki, bütün kanserlerde henüz temel tedavi kemoterapi. İmmünoterapiler kemoterapi ile birlikte kullanılıyor. Çok hızlı gelişmeler var ve beklentimiz immünoterapilerin tek başına kanser hücrelerini tamamen ortadan kaldırabilmesi” dedi. 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...